Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hayat Sigortası Sözleşmelerinde Lehtar Atanmasına İlişkin Yorum Kuralı

Rule of Interpretation Regarding the Appointment of Beneficiaries in Life Insurance Contracts

Nurdan ORBAY ORTAÇ, Ayşe ÇAKIR

Hayat sigortası sözleşmesinde sigorta ettiren ve sigortacı sözleşmenin taraflarını oluştururken, sigortalı ve lehtar sözleşmeyle ilgili kişiler olarak kabul edilir. Söz konusu sözleşmelerde sigorta ettiren tarafından lehtar atanmış ise lehtar sigorta bedelini sigortacıdan talep etme hakkına sahiptir. Ancak uygulamada herhangi bir lehtar tayininin yapılmadığı yahut birden fazla kişinin lehtar olarak tayin edildiği, ancak tayin edilen bu kişilerin sigorta bedeli üzerinde hangi oranda pay sahibi olduklarının belirlenmediği hayat sigortası sözleşmeleriyle de karşılaşmak mümkündür. Çalışmada bahsedilen hallere ilişkin “Lehtar atanmasına ilişkin yorum kuralı” başlıklı TTK m. 1494 hükmü ele alınmış ve bu hükmün cevap vermediği sorunlara çözüm üretilmeye çalışılmıştır.

Sigorta Sözleşmesi, Hayat Sigortası, Lehtar, Sigortalı, Mirasçı.

In a life insurance contract, the policyholder and the insurer are the parties to the contract, while the insured and the beneficiary are the persons related to the contract. If a beneficiary is appointed by the policyholder, the beneficiary has the right to claim the insurance amount from the insurer. However, in practice, it is possible to encounter life insurance contracts in which no beneficiary is appointed or more than one person is appointed as a beneficiary, but the ratio of the shares of these appointed persons on the insurance amount is not determined. In this study, Article 1494 of the TCC titled “Rule of interpretation regarding the appointment of beneficiaries” is analysed in relation to the aforementioned cases, and it is attempted to find solutions to the problems that are not answered by this provision.

Insurance Contract, Life Insurance, Beneficiary, Insured, Heir.

GİRİŞ

Sigorta sözleşmeleri gerçekleşip gerçekleşmeyeceği önceden bilinmeyen veya gerçekleşmesi muhtemel olmakla beraber ne zaman gerçekleşeceği kesin olmayan olaylara karşı sigorta himayesi sağlar. Can sigortası türlerinden birini temsil eden hayat sigortasında da sigortacı, hayatı sigorta edilen şahsın sözleşmenin devamı sürecinde yaşamını yitirmesi ya da sözleşmede belirtilen tarihe kadar yaşamını sürdürmesi yahut anılan bu iki olayı kapsayacak şekilde teminat sağlamayı taahhüt etmektedir1 .

Hayat sigortasına ilişkin hükümler TTK m. 1487 ila 1510 arasında derç edilmiş ve hayat sigortasının tanımına ilişkin olarak m. 1487/1’de, “Hayat sigortası ile sigortacı, belli bir prim karşılığında, sigorta ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta kalması hâlinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlenir.” ifadesine yer verilmiştir. Tanımdan da anlaşıldığı üzere hayat sigortası sözleşmesinin, ölüm olayına karşı güvence sağlaması halinde, bahsi geçen olayın sonuçlarına karşı koruma; yaşama ihtimaline karşı himaye sağlaması halinde ise yatırım, diğer bir deyişle tasarruf amacı güttüğü söylenebilir2 .

Hayat sigortası sözleşmesinin taraflarından ve söz konusu sözleşmeyle ilgisi olan kişilerden bahsetmek gerekirse mezkûr sözleşme, esas olarak sigorta ettiren ve sigortacı arasında kurulur3 . Sigorta sözleşmesini kendi adına akdeden yahut başkası tarafından adına sözleşme akdedilen kişi sigorta ettirendir. Bu kişi, sözleşmeden doğan birtakım haklara sahip olurken bazı borç ve yükümlülükleri de üstlenir. Hal böyle olmakla birlikte hayat sigortası sözleşmesine ilişkin hükümlerin yer aldığı TTK m. 1487/1’de sigortalı, TTK m. 1494/2’de ise lehtar kavramından bahsedilmiştir. Dolayısıyla sigortalı ve lehtar hayat sigortaları bağlamında ilgili kişiler olarak kabul edilecektir. Sigorta bedelinin ödenmesi, ölmesine yahut kararlaştırılan tarihte yaşamda olmasına bağlanan kişi sigortalı olarak adlandırılmaktadır4 . Belirtmek gerekir ki hayat sigortası sözleşmelerinde sigortalı sıfatı, sigorta ettirenin kendisine ait olabileceği gibi başkasına da ait olabilir.

Hayat sigortaları çerçevesinde ilgili kişiler arasında sayılan lehtar ise sözleşmeye taraf olmamasına rağmen sigortalanan olay5 meydana geldiğinde sigorta bedelini sigortacıdan talep etme hakkını haiz olan kişidir6 . Nitekim zikredilen husus TTK m. 1493/7’de, “Sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça, lehtara aittir.” şeklinde kaleme alınmıştır. Ayrıca TTK m. 1490/1 ve m. 1493/1 hükmünden de anlaşıldığı üzere sigorta ettiren, hayat sigortası sözleşmesini bizzat kendi lehine akdedebileceği gibi kendisi ve sigortalı haricindeki bir başkası lehine de akdedebilir. Keza bazı hayat sigortası sözleşmelerinde birden fazla lehtarın atandığı yahut herhangi bir lehtarın tayin edilmediği hallerle de karşılaşmak mümkündür. Sözleşmede birden fazla lehtar atanmış ancak her bir lehtar için sigorta bedeli üzerindeki hak sahipliği oranı belirlenmemişse bu oranın nasıl saptanacağı veya herhangi bir lehtar tayin edilmemişse sözleşmenin kimin lehine yapıldığının kabul edileceği sorunları çözüme kavuşturulmayı beklemektedir. Kanun koyucu “Lehtar atanmasına ilişkin yorum kuralı” başlıklı TTK m. 1494 hükmü ile arz edilen sorunları çözüme kavuşturmayı amaçlasa da bu düzenleme bazı noktalarda yetersiz kalmaktadır. Nitekim yargı kararları ve öğretide yer alan görüşler incelendiğinde bahsi geçen sorunların çözümü noktasında yeknesak bir kanaatin varlığından da bahsedilemeyecektir. İşte bu çalışmada hayat sigortasında zikredilen sorunlar detaylı bir biçimde ele alınmış ve bu sorunların çözümü hususunda kanaatlere yer verilmiştir.

I. LEHTAR

Lehtar atanması ve değiştirilmesine ilişkin hükümlerin derç edildiği TTK m. 1493/1’den de anlaşılacağı üzere sigorta ettirenin, gerçek ya da tüzel kişi lehine hayat sigortası sözleşmesi akdetmesi mümkündür. Buna göre sigorta ettiren, sözleşme sona ermeden önce sigortalının ölmesi ihtimaline karşı bir hayat sigortası sözleşmesi akdetmiş ve bu sözleşmede lehtar olarak üçüncü bir kişiyi atamış ise üçüncü kişi lehine ölüm ihtimaline karşı bir hayat sigortası sözleşmesinin varlığından bahsedilecektir7 . Öte yandan sigorta ettirenin, kendisinin veya başkasının hayatını, hayatta kalma ihtimaline karşı sigorta ettirmesi ve bu sözleşmede lehtar olarak bir üçüncü kişiyi ataması da mümkündür8 . Arz edilen durumda ise üçüncü kişi lehine yaşam ihtimaline karşı bir hayat sigortası sözleşmesi söz konusu olacaktır. Önemle ifade etmek gerekir ki TTK m. 1490/2 gereğince, başkasının hayatı üzerine sigorta yapılabilmesi için o kişinin hayatının devamında lehtarın menfaatinin bulunması şarttır9 .

Üçüncü kişi lehine hayat sigortası sözleşmeleri kapsamında lehtar tayini işleminin hukuki niteliği konusunda ise TTK m. 1493/5 hükmü yol gösterici olacaktır. Zira söz konusu hükümde, lehtar atanması ve lehtar değişikliklerinin sigortacının iznine bağlı olmadığı belirtilmiştir. Mezkûr hükme binaen sigortacı nazarında lehtarın kim olduğunun bilinmesinin gerekmediği, lehtarın sigortacı tarafından bilinmesinin sigortalanan olay gerçekleştiğinde onun kime ödeme yaparak borcundan kurtulacağı noktasında bir önem arz ettiği sonucuna ulaşılır10 . Bu durumu dikkate alan kanun koyucu, TTK m. 1493/2’de sigorta ettirenin atadığı lehtarı sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla sigorta ettiren her ne kadar lehtar atarken yahut değiştirirken sigortacının onayını almak zorunda olmasa da atadığı lehtarı sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Bahsi geçen yükümlülüğün ihlali halinde ise TTK m. 1493/3 hükmü devreye girecek ve sigortacı iyiniyetle yaptığı ödeme ile borcundan kurtulacaktır. Tüm bunlardan hareketle, sigorta ettirenin kendisine tanınan lehtar tayin etme yetkisi ve tayin ettiği lehtar hakkında değişiklik yapma yetkisinin tek taraflı, yenilik doğuran ve varması gerekli bir irade beyanı olduğu söylenebilir11 .

Sigorta ettirene tanınan lehtar atama ve lehtar değiştirme yetkisinin tek taraflı bir hukuki işlem olması hasebiyle lehtarın bu işleme katılması veya onayı aranmaz. Keza lehtarın, akdedilen bir hayat sigortası sözleşmesinde lehtar olarak atandığını bilmesi dahi gerekmez12 . Ayrıca üçüncü kişi lehine hayat sigortası sözleşmesi yapılabilmesi için lehtarın fiil ehliyetini haiz olması da zorunlu değildir13 . Öte yandan sigorta ettirenin lehtar tayini yapabilmesi için tam ehliyetli olması gerekir. Ayırt etme gücüne sahip, ancak tam ehliyete sahip olmayan kişiler ise yasal temsilcilerinin izini veya onayı ile lehtar tayin edebileceklerdir14 .

Son olarak, üçüncü kişi lehine hayat sigortası sözleşmelerinin hukuki niteliğinden bahsetmek faydalı olacaktır. Kanun koyucu, hayat sigortası sözleşmelerine ilişkin hükümlerin yer aldığı TTK m. 1493/7’de sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisinin, aksi kararlaştırılmadıkça, lehtara ait olacağını kaleme almıştır. Buradan hareketle lehtarın, sigorta bedeline ilişkin istem hakkını sigorta ettirenden devir yoluyla değil, akdedilen sözleşme vasıtasıyla aslen kazandığını; dolayısıyla lehtar tayin edilmiş bir hayat sigortası sözleşmesinin, TTK’nin sigorta hukukuna hasredilmiş hükümlerinde özel olarak düzenlenen tam üçüncü şahıs yararına sözleşme niteliğini taşıdığı sonucuna varılacaktır15 .

Lehtar atanmasına yönelik TTK m. 1493/4 hükmü incelendiğinde, sigorta ettirenin iki farklı yöntemle lehtar tayin edebileceği neticesine varılır. Nitekim sigorta ettirenin, tayin ettiği lehtarı daha sonradan değiştirebildiği ya da geri alabildiği hallerde dönülebilir lehtar tayininden16 ; aksine lehtarı değiştirebilme veya geri alabilme hakkından feragat ettiği hallerde ise dönülemez lehtar tayininden17 bahsedilecektir.

Dönülebilir lehtar tayininde, sigorta bedeli üzerindeki tasarruf hakkı, sigorta ettiren lehine korunmaktadır. Lehtarın sigortacıya karşı sigorta bedelinin ödenmesi hususundaki talep hakkı sigortalanan olayın meydana gelmesiyle doğacaktır. Sigortalanan olayın gerçekleşmesinden önce sigorta ettiren, atadığı lehtarı geri alabilir, bir başka lehtar atayabilir, atadığı lehtarın alacağa ilişkin hakkını öncesine göre kısıtlayabilir, sigorta alacağını devredebilir yahut rehnedebilir. Keza sigorta ettiren, sigortalanan olayın gerçekleşme anına kadar sigorta sözleşmesinden doğan yenilik doğuran hakları kullanma yetkisine sahiptir.

Kanun koyucu, dönülebilir lehtar tayini için herhangi bir şekil şartı öngörmezken; dönülemez lehtar tayini hakkında TTK m. 1493/4’te bir şekil şartı öngörmüştür. Anılan hükümde, lehtar tayinin hangi yöntemle gerçekleştiği noktasında bir tereddüt hâsıl olmuş ise sigorta ettirenin lehtarı değiştirme hakkını saklı tuttuğunun kabul edileceği kaleme alınmıştır. Dolayısıyla lehtar tayini, TTK m. 1493/4’te belirtilen şekilde yapılmamış ise dönülebilir lehtar tayininin varlığından bahsedilecektir18 .

Yukarıda arz edildiği üzere dönülemez lehtar tayini işlemi için TTK m. 1493/4’te bir şekil şartı düzenlenmiş, sigorta ettirenin değiştirme hakkından vazgeçtiğini sigorta poliçesine yazdırmakla19 beraber sigorta poliçesini lehtara teslim etmişse, o kişiyi değiştiremeyeceği beyan edilmiştir. O halde sigorta ettirenin feragat beyanını içeren poliçenin lehtara teslimi ile geçerlilik şartı yerine getirilmiş olacaktır.

Dönülemez lehtar tayininin söz konusu olduğu hallerde lehtar sigorta bedeli üzerindeki alacak hakkını, sigortalanan olayın gerçekleşmesi şartıyla atama işlemi sırasında iktisap eder. Bu nedenle, atama işlemiyle birlikte lehtarın alacaklıları bu alacağı haczettirebilir ve mezkûr alacak lehtarın iflas masası kapsamında sayılır. Keza sigorta ettirenin dönülemez lehtar tayiniyle birlikte sigorta alacağını başkasına devretmesi yahut rehnetmesi mevzubahis olmayacaktır. Ancak yenilik doğuran hakların kullanılması bakımından durum farklılık arz etmektedir. Şöyle ki sigorta ettiren, her ne kadar lehtarı dönülemez şekilde atamışsa da sözleşmeden doğan yenilik doğuran hakların kullanılması konusunda yetki sahibidir20 . Buna göre, sigortacıdan borç alma21 veya sigortadan ayrılma22 haklarını kullanmak sigorta ettirenin uhdesindedir. Ancak önemle belirtmek gerekir ki anılan hakları kullanma yetkisinin kimin uhdesinde olduğu ile hakların kullanılmasıyla birlikte ödemenin kime ifa edileceği farklı meseledir. Nitekim sigorta ettiren borç alma hakkını kullanmış ise dönülemez biçimde tayin edilen lehtar bunu tahsil etme konusunda hak sahibidir23 . Benzer biçimde sigorta ettiren sigortadan ayrılma hakkını kullanma konusundaki talebini sigortacıya iletmiş ise sigortacının ödeyeceği meblağı tahsil etme yetkisi dönülemez biçimde atanan lehtara aittir.