Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa Birliği ve Türk Marka Hukuku Doktrini ve Yargı Kararları Işığında Dürüst Kullanım Savunmasının Koşullarına İlişkin Bazı Tespit ve Değerlendirmeler

Some Observations and Evaluations Regarding the Conditions of the Honest Use Defense in the Light of European Union and Turkish Trademark Law Doctrine and Judicial Decisions

Gül BÜYÜKKILIÇ

Marka hakkı, mutlak nitelikte, herkese karşı ileri sürülebilen, sahibine işaret üzerinde tekel hakkı sağlayan güçlü malvarlığı haklarından biridir. Ancak bir işaretin belirli bir kimsenin tekeline verilmesi, potansiyel sonraki kullanıcıların işaret seçimine ilişkin özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Dolayısıyla, korumanın kapsamının sadece marka sahibinin menfaatlerinin dikkate alınarak belirlenmesi, piyasadaki diğer aktörlerin devre dışı kalmasına, serbest ve haklı rekabetin zedelenmesine ve hatta ortadan kalkmasına sebep olacaktır. Bu sebeple, belirli hâllerde marka sahibi yerine üçüncü kişilerin menfaatlerine üstünlük tanınması gerekir. SMK m. 7/5, mehaz 2015/2436 sayılı AB Marka Direktifi (m. 14) ve 2015/2424 sayılı Tüzük ile değişikliğe uğrayan 207/2009 sayılı AB Marka Tüzüğü’ne (m. 14) paralel şekilde aslında tecavüz teşkil eden bir eylemin hangi şartlar altında dürüst kullanım olarak kabul edilebileceği hususuna önemli ölçüde açıklık getirmektedir. Ancak yine de hükmün lafzı bazı soruları cevapsız bırakmaktadır. Nitekim dürüst kullanımın bir itiraz mı yoksa bir savunma sebebi olarak mı değerlendirilmesi gerektiği, “dürüst ve ticari hayatın olağan akışı içerisinde kullanım” ifadesinden ne anlaşılması gerektiği, hüküm kapsamında markasal kullanımın gerekli olup olmadığı, hükümde sayılan hâllerin tahdidi mi yoksa örnekleyici nitelikte mi olduğu ve dürüst kullanımın sadece SMK m. 7/1’de yer alan tecavüz hâlleri ile sınırlı olarak mı dikkate alınabileceği bunlardan bazılarıdır.

Dürüst Kullanım, Savunma Sebebi, Ticaret ve Sanayiye İlişkin Konulardaki Dürüst Uygulamalar, Markasal Kullanım.

Trademark right is one of the strong property rights that is absolute, can be asserted against anyone, and provides the owner with a monopoly right over the sign. However, the monopolization of a sign by a particular person restricts the freedom of potential subsequent users to choose a sign. Therefore, determining the scope of protection only by taking into account the interests of the trademark owner will lead to the exclusion of other actors in the market and to the damage or even the disappearance of free and fair competition. Therefore, in certain circumstances, the interests of third parties should prevail over those of the trademark owner. Article 7/5 of the IPC, in line with the predecessor EU Trademark Directive 2015/2436 (Art. 14) and EU Trademark Regulation 207/2009 (Art. 14), as amended by Regulation 2015/2424, clarifies the conditions under which an act that actually constitutes infringement may be considered as bona fide use. Nevertheless, the wording of the provision leaves some questions unanswered. As a matter of fact, whether honest use should be considered as an objection or a defense, what should be understood from the expression “honest use” and “use in the ordinary course of commercial life”, whether trademark use is necessary within the scope of the provision, whether the cases listed in the provision are exhaustive or exemplary, and whether honest use can only be considered limited to the cases of infringement under Article 7/1 of the IPL.

Honest use, Defence, Honest Practices in Industrial and Commercial Matters, Use as Trademark.

I. GİRİŞ

Marka hakkı, mutlak nitelikte, herkese karşı ileri sürülebilen, sahibine işaret üzerinde tekel hakkı sağlayan güçlü malvarlığı haklarından biridir. Marka koruması, sadece mal/hizmetlerin tüketicilerce ayırt edilebilmesini sağlayacak yaratıcı ibarelerin sahiplerini değil, aynı zamanda orijinal mal/hizmeti tercih edebilmeleri bakımından tüketicileri ve daha geniş ölçekte rekabet piyasasının sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde işleyebilmesi bakımından toplumu koruyucu nitelik taşır.

Ticari hayatın gereklilikleri, markaya sağlanan mutlak korumanın bazı hâllerde esnetilmesini gerekli kılar. Nitekim, bir işaretin belirli bir kimsenin tekeline verilmesi, potansiyel sonraki kullanıcıların işaret seçimine ilişkin özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Öte yandan koruma kapsamının sadece marka sahibinin menfaatlerinin dikkate alınarak belirlenmesi, piyasadaki diğer ekonomik aktörlerin devre dışı kalmasına, serbest ve haklı rekabetin zedelenmesine ve hatta ortadan kalkmasına sebep olur. İşte bu sebepledir ki, ilgili tüm tarafların menfaatleri arasında dengenin sağlanması ve bu çerçevede belirli hâllerde marka sahibi yerine üçüncü kişilerin menfaatlerine üstünlük tanınması gerekir.

Konuya ilişkin temel düzenleme, marka tescilinden doğan hakların istisnalarına ilişkin SMK m. 7/5’tir. Hüküm, mehaz AB Marka Direktifi (m. 14)1 ve AB Marka Tüzüğü’ne (m. 14)2 önemli ölçüde benzer olup, marka hakkına tecavüz iddiasıyla karşı karşıya kalan kimsenin hangi koşullar altında meşru kullanım sınırlamasını geçerli olarak ileri sürebileceğine önemli ölçüde açıklık getirmektedir. Ancak SMK m. 7/5’nin lafzı sınırlamaya ilişkin bazı soruları cevapsız bırakmaktadır. Nitekim meşru kullanımın hukuki niteliği, “dürüst ve ticari hayatın olağan akışı içerisinde kullanım” ifadesinden ne anlaşılması gerektiği, bu çerçevede hükmün TMK m. 2 karşısındaki durumu, “ticari hayatın olağan akışı” kavramının neyi ifade ettiği, hüküm kapsamında markasal kullanımın gerekli olup olmadığı bunlardan bazılarıdır. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki meşru kullanım, somut olay bazında bir değerlendirmeyi gerekli kılar. Bu durum bir yandan farklı tür uyuşmazlıklarda hakkaniyete uygun kararlar verilebilmesi için gerekli esnekliği sağlarken, diğer yandan konuya ilişkin net bir çerçevenin çizilmesini zorlaştırır3 .

Bu çalışmada meşru kullanım sınırlamasına ilişkin tespit edebildiğimiz belirsizliklere Avrupa Birliği ve Türk marka hukuku doktrini ve yargı kararları ışığında açıklık kazandırılmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede, ilk olarak sınırlandırmanın amacı ve konuya ilişkin hukuki düzenlemelere yer verilmiş, ardından meşru kullanım sınırlaması kavram ve hukuki nitelik açısından incelenmiş, sonrasında sınırlamanın koşulları tespit edilerek konuya ilişkin tartışmalı hususlar değerlendirme konusu yapılmış ve meşru kullanıma ilişkin bazı kriterlerin tespitiyle konuya bir çerçeve çizilmeye çalışılmıştır4 .

II. AMAÇ

SMK kapsamında tescilli marka sahibi, markasını tescil kapsamındaki mal/hizmetlerde tekelci biçimde kullanma, bu kapsamda ekonomik olarak değerlendirme, dava veya dava dışındaki hukuki taleplere konu etme ve hatta dilerse bu hakkı sona erdirmeyi kapsayan güçlü ve geniş bir korumaya sahiptir. Tescil konusu yapılabilecek işaretler de SMK m. 4’te sınırlandırılmamış ve ayırt edici olmak ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla her türlü işaretin marka olarak tescil edilebilmesi mümkün kılınmıştır. Bu çerçevede tescilli marka sahibine sağlanan korumanın makul sınırlar içerisinde kalmasını sağlayan düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Bu ihtiyacın bir gereği olarak kabul edilen SMK m. 7/5’in madde gerekçesinde buna ilişkin bir ifade yer almamakta ise de mehaz AB Marka Direktifi (m. 27) ve Tüzüğü’nün (m. 21) Açıklayıcı Notlarında bir markanın sağladığı münhasır hakların, marka sahibine, üçüncü şahıslar tarafından adil bir şekilde ve dolayısıyla sınai ve ticari konularda dürüst uygulamalara uygun olarak seçilen işaretlerin kullanımını yasaklama hakkı vermemesi ve hükmün başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklere tam anlamıyla saygı gösterilmesini sağlayacak şekilde uygulanması gerektiği ifade edilmiştir.

Bu çerçevede sonuç olarak meşru kullanım sınırlamasıyla markaya sağlanması gereken makul koruma alanını aşan bir tekel hakkı verilmesinin önüne geçilmesinin, böylece marka sahibinin işaret üzerindeki tekel hakkı ile işaretin serbestçe kullanımına ilişkin kamu yararı arasındaki dengenin sağlanmasının amaçlandığını söylemek mümkündür5 .