Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Anayasa Mahkemesi’nin Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kurumunun Tamamı ile Basit Yargılama Usulünün İtiraz Kurumu Hakkında Vermiş Olduğu İptal Kararlarının Değerlendirilmesi ve Mevcut Sorunlara Çözü

Evaluation of the Annulment by the Turkish Constitutional Court on Deferment of the Announcement of the Verdict and the Appeal of the Simple Trial and Suggestions for Solutions to Current Problems

Oğuz BANDIR

Anayasa Mahkemesi yakın dönemde verdiği kararlarla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun tamamını, basit yargılama usulüyle ilgili CMK’nın 252. maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarını anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir. Çalışma kapsamında, maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku bakımından özellik gösteren söz konusu kurumlar hakkında verilen iptal kararlarının yaratacağı muhtemel sorunlar incelenmiş ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri sunulmuştur.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, Basit Yargılama Usulü, Müsadere, İtiraz Kanun Yolu, İşkence ve Kötü Muamele Yasağı.

With its recent decisions, the Turkish Constitutional Court annulled the entire institution of deferment of the announcement of the verdict and the second, third, fourth and fifth paragraphs of Article 252 of the Criminal Procedure Code regarding the simple trial, finding them unconstitutional. Within the scope of the study, the possible problems that will be created by the annulment decisions given about the institutions in question, which are special in terms of criminal law and criminal procedure law, have been examined and solutions to these problems have been presented.

Deferment of the Announcement of the Verdict, The Simple Trial, Confiscation, Prohibition of Torture and Ill-Treatment.

GİRİŞ

Anayasa Mahkemesi’nin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) yer alan alternatif uyuşmazlık çözüm yollarıyla ilgili son dönemde birçok iptal kararı verdiği görülmektedir.1 Çalışma kapsamında söz konusu iptal kararlarının tamamı hakkında değil, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının (HAGB) tamamı hakkında verilen ve basit yargılama usulünün itiraz kurumuyla ilgili verilen iptal kararları incelenmiştir. Bu iki kararın seçilmesinin nedeni hem kararların zamansal yakınlığından hem de diğer kararlarda olduğu gibi söz konusu kurumlarla ilgili bazı maddelerin Anayasa’ya aykırı olması nedeniyle değil, HAGB’nin ve basit yargılama usulünün Anayasa’ya uygun olup olmadığının değerlendirilmesinden kaynaklanmaktadır.

Çalışma kapsamında Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmelerde, kurumların Anayasa’ya uygun bulunan ve Anayasa’ya aykırı bulunan yönleri incelenmiş ve söz konusu kurumların Anayasa’ya aykırı bulunan yönleri için çözüm önerileri irdelenmiştir.

I. HAGB KARARI HAKKINDA İNCELEME

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının gerekçesi başlıca üç konuya dayanmaktadır:

- Anayasa Mahkemesi’nin sanığın HAGB’yi kabul etmesi koşuluyla ilgili düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğunu kabul etmesi başlıca iki sebebe dayanaktadır: Bunlardan ilki sanığın HAGB’yi kabul edip etmediğinin mahkûmiyetten sonra sorulmasına ilişkin kanunda düzenleme olmamasıdır. İkincisi ise Anayasa Mahkemesi’nin sanığın HAGB’yi kabul etmesini kanun yoluna başvuru hakkından feragat niteliğinde olduğuna yönelik değerlendirmesinden kaynaklanmaktadır. Bu kapsamda genellikle yargılamanın başında sanığa HAGB’yi kabul edip etmediğinin sorulması şeklindeki oluşan uygulamanın, istinaf kanun yolundan peşin feragat anlamına geldiği ve bu durumun Anayasa’nın 36. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkına aykırı olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından belirtilmiştir.2

- Mahkûmiyetle birlikte hükmedilen müsaderenin kanun yolu ve infazıyla ilgili belirsizliğin bulunduğu ve bu durumun Anayasa’da güvenceye alınan mülkiyet hakkını ihlal ettiği, kararda belirtilen diğer iptal sebebidir.3

- Anayasa Mahkemesi’ne göre, kamu görevlileri tarafından gerçekleştirilen işkence, kasten yaralama gibi suçlardan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi, suça sebep olan kişilerin etkili bir ceza almamasına neden olmakta ve bu durum ise Anayasa’nın 17. maddesinde güvenceye alınan işkence ve kötü muamele yasağını ihlal etmektedir.4