Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Çekin Teyidi

Certification of Check

Sinan SARIKAYA

Çek kullanımının yaygınlaşabilmesi için, lehtarın çekle yapılmak istenen ödemeye karşı duyduğu güvensizliğin giderilmesi gerekmektedir. Buna karşılık TTK m.784’e göre, çek hakkında kabul işlemi yapılamaz; yapıldığı takdirde, bu kayıt yazılmamış sayılır. Ancak bu kural, çekin ibrazında ödenmeme riskini artırmakta ve ödeme güvenliğini zedelemektedir. Bu nedenle çekin ödenmeme riskini azaltacak veya tamamen bertaraf edecek şekilde muhatabın beyanlarına ihtiyaç duyulmuştur. Bu noktada, çekin vizesi ve teyidi gibi hukuki müesseseler devreye girmiş ve bu kapsamda farklı çek tipleri icat edilmiştir. Cenevre Konvansiyonu Ek II m.6 uyarınca taraf devletlere, kabul manasına gelmemek üzere, çekin teyidini düzenleme yetkisi tanınmıştır. Buna karşılık çekin teyidi, Fransa, Amerika ve çok sınırlı da olsa Almanya’nın aksine, İsviçre’yi takip eden Türk hukukunda pozitif normlarla düzenlenmiş değildir. Teyit beyanı, muhatabı kambiyo ilişkisine dahil etmeyen, bununla beraber onun ödeme garantisini içeren bir borçlar hukuku taahhüdüdür. Teyit, çekin karşılığı olduğu ve bu karşılığın hamil lehine, ibraz süresi boyunca bloke edildiği şeklinde anlaşılmalıdır. Teyitli çekin karşılıksız çıkması halinde meşru hamil, başvuru hakkını, keşideci dahil bütün başvuru borçlularına karşı kullanabileceği gibi; teyit nedeniyle muhatap bankaya da başvurabilecektir. Çekin teyidi, uygulamada sıkça karşılaşılan bir ihtiyarı kayıttır. Mevzuattaki yeri ve kullanım alanı dikkate alındığında hiç de azımsanamayacak bir ekonomik hacimde işleme konu edilmektedir. Çalışmamızda merkezi ve yerel yönetimlerin ödeme kabulleri, taşınmaz satış işlemleri gibi pek çok alanda sıklıkla başvurulan çekin teyidi kavramı tartışılacak; benzer hukuki kurumlarla karşılaştırması yapılacak, ardından teyitli çekin işleyişi ile hukuki sonuçları irdelenecektir.

Çek, Teyit, Teyitli Çek, Karşılıksız Çek, Kabul Yasağı.

In order for the use of checks to become widespread, the beneficiary’s distrust of the payment to be made by check must be eliminated. On the other hand, pursuant to TCC art.784, acceptance cannot be made on a check; if it is made, this entry shall be deemed to be unwritten. However, this rule increases the risk of non-payment of the check upon submission and undermines the security of payment. Therefore, there is a need for declarations of the addressee to reduce or completely eliminate the risk of non-payment of the check. At this point, legal institutions such as visa and certification of the check have come into play and different types of checks have been invented. Pursuant to Article 6 of Annex II of the Geneva Convention, states parties are authorized to regulate the certification of a check, without implying acceptance. However, unlike France, the United States and, to a very limited extent, Germany, the certification of a check is not regulated by positive norms in Turkish law, which follows Switzerland. A certification is a commitment under the law of obligations that does not involve the addressee in the bill of exchange relationship, but includes its guarantee of payment. The certification should be understood to mean that the check has a provision and that this provision is blocked in favor of the bearer during the submission period. In the event that the check is dishonored, the legitimate bearer may exercise his right of against all debtors, including the drawer, and may also apply to the drawee bank due to the certificaiton. Certification of a check is a discretionary record that is frequently encountered in practice. Considering its place in the legislation and its area of use, it is subject to a considerable economic volume of transactions. In our study, the concept of certification of check, which is frequently used in many areas such as payment acceptances of central and local governments and real estate sales transactions, will be discussed; a comparison will be made with similar legal institutions, and then the functioning and legal consequences of the certified check will be examined.

Check, Certification, Certified Check, Dishonoured Check, Prohibition of Acceptance.

I. GİRİŞ

Bir kambiyo senedi olarak çek kullanımının yaygınlaşabilmesi için, lehtarın çekle yapılmak istenen ödemeye karşı duyduğu güvensizliğin giderilmesi gerekmektedir. Buna karşılık 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m.784’e göre, çek hakkında kabul işlemi yapılamaz; yapıldığı takdirde, bu kayıt yazılmamış sayılır. Kanun koyucunun çek muhatabı bankanın, kambiyo ilişkisine girmesini kesin olarak engellemesinin1 bir sonucu olarak, aval ve ciro da yapamayacağı kabul edilmektedir. Ancak bu kural, çekin ibrazında ödenmeme riskini artırmakta ve ödeme güvenliğini zedelemektedir. Bu nedenle çekin ödenmeme riskini azaltacak veya tamamen bertaraf edecek şekilde muhatabın beyanlarına ihtiyaç duyulmuştur. Bu noktada, çekin vizesi ve teyidi gibi hukuki müesseseler devreye girmiş ve bu kapsamda farklı çek tipleri icat edilmiştir.

Çalışmamızda öncelikle, çekin teyidi kavramı ve hukuki niteliği tartışılacak; benzer hukuki kurumlarla karşılaştırma yapılacak, ardından teyitli çekin işleyişi ile hukuki sonuçları irdelenecektir.

II. ÇEKİN TEYİDİ KAVRAMI

Teyitli çek hukukumuzda doğrudan bir normatif temele sahip değildir2 . Ancak teyitli çek kavramına değinen bir uluslararası antlaşma bir de TTK hükmü mevcuttur. İlk normatif temel 19.03.1931’de Cenevre’de imzalanan ve 01.01.1934’te yürürlüğe giren Çeklerle Bağlantılı Bazı Hukuki İhtilafların Giderilmesine Dair Konvansiyon (Cenevre Konvansiyonu)3 Ek II m.6’dır. İlgili maddede taraf devletler, kabul sonucunu doğurmamak üzere, teyit (certification), vize (visa) ve tasdik (confirmation) gibi beyanların hukuki sonuçlarını düzenleme hususunda yetkili kılınmışlardır. Anılan hükme karşılık gerek 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (eTTK) gerekse de TTK’yı ihdas eden kanun koyucu çekte teyidin hukuki sonuçlarını düzenleme yoluna gitmemiştir4 . Türk kanun koyucusunun bu yaklaşımı, kıymetli evrak kitabının İsviçre’den alınması ve İsviçre’nin Cenevre Konvansiyonu Ek II m.6 hükmüne dair herhangi bir düzenleme yapmamasından kaynaklanmaktadır. Bunun yerine eTTK m.734/3 ve onu takiben TTK m.822/I-c hükmünde teyide dolaylı olarak değinen bir tavır benimsenmiştir.

Mevzuata bakıldığında teyitli çek uygulamasına dair izler görmek mümkündür. Örneğin, gümrük işlemlerinden dolayı alınan çeklerin karşılığının bloke edildiğinin muhatap banka tarafından onaylanmış olması aranmaktadır5 . Özelleştirme ihaleleri nedeniyle teklif sahipleri tarafından verilen “ilgili bankaca teyidi yapılmış bloke çekler”in Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca teminat olarak kabul edileceği düzenlenmektedir6 . Yine bankacılık mevzuatında “bloke çek” gibi özel nitelikli çek düzenleme işlemi karşılığında bankaların ücret tahsil edebileceği hükmü yer almaktadır7 . Yerel yönetimlere ilişkin mevzuatta, muhasebe birimlerinin çekle yapacakları tahsilatlarda teyitli çek kabul edilmesine ilişkin ayrıntılı hükümler bulunmaktadır8 . Buna göre il özel idaresi, belediye, bağlı idare ve mahalli idare birliklerinin ödemeleri çekle kabul edebilmeleri için bankalarca bastırılacak çeklerin arkasında matbu olarak bloke şerhine yer verilmiş, bu şerhlerin şube yetkililerince imzalanmış olması ve bloke şerhinde gösterilen tutarın üzerinde keşide edilmemesi gerektiği ifade edilmektedir. Aynı gereklilik, bazı yardımlaşma sandıkları9 ve döner sermayeli işletmeler10 için de aranmaktadır.

Tüm bu hükümler çekin ödeneceğine dair güven duygusunun, kesinlik sınırında tesis edilmesinin arandığı kamusal işlemlerde, mevzuatın blokeli çeki tanıdığını göstermektedir. Bir başka deyişle her ne kadar kanun koyucu temel kanunlar olan TTK ve 5941 sayılı Çek Kanunu’nda (ÇekK) teyitli çekin hüküm ve sonuçlarına ilişkin doğrudan bir düzenlemeye gitmemişse de uygulamanın getirdiği ihtiyaçlar mevzuata yansımış ve pek çok alanda teyitli çek ile ödeme yapılmasına ilişkin hüküm ihdas edilmiştir.

Fransız hukukunda teyitli çek (chèque certifié) ilk olarak, Cenevre Konvansiyonu Ek II m.6’da verilen yetkiye dayanılarak çıkarılan 28.02.1941 tarihli Çeklerin Sertifikasyonuna Dair Kanun’la düzenlenmiştir. Bu kanun daha sonradan yürürlükten kalkmıştır. Mevcut durumda teyitli çekler, Code Monétaire et Financier (Para ve Finans Kanunu) art.L131-14’te benzer şekilde hüküm altına alınmıştır. Son düzenlemeye göre, muhatap nezdinde yeterli karşılığı bulunan tüm çekler, keşideci veya hamilin talebi halinde bankaca teyit edilir. Yeni düzenlemenin getirdiği yeniliklerden biri muhatabın -L131-7’nin 3. fıkrasında düzenlenen ve “banka çekleri” olarak adlandırılan- bankanın kendi üzerine çektiği çekleri teyit talebini reddedebilmesidir11 . Teyitli çekin karşılığı, ibraz süresinin sonuna kadar keşideci lehine olacak şekilde hamil nezdinde bloke kalır.

Görüldüğü üzere muhatap, çek hesabında yeterli karşılık varsa talep edilen teyidi yapmaya mecbur tutulmuştur. Bunun yanında -Türk hukukundaki baskın görüşün aksine- teyit talebinin, keşideci veya hamil tarafından yapılabileceği kabul edilmiştir. Zira Fransız hukukunda, çek keşideci tarafından lehtara teslim edildiği anda karşılığın devrinin de kendiliğinden gerçekleştiği kabul edilir. Böylece, keşideci karşılık üzerinde tasarruf yetkisini yitirir. Çekin tedavüle çıkarıldığı anda, karşılık bulunmuyor ise, hesaba para girdiği anda karşılığın devri yine gerçekleşir. Lehtar çeki devraldığı andan itibaren, keşidecinin muhatap bankaya yönelik mevduat alacağının, çek bedeli oranında sahibi haline geldiğinden, bu bedeli bloke ettirme talebinde bulunabilir12 .

Öte yandan Para ve Finans Kanunu R131-2’de teyidin şekli konusunda kurallar konmuştur. Buna göre teyidin, çek üzerinde tarih ve muhatabın imzasını içeren bir teyit beyanı ile yapılması, teyit edilen miktarın ve teyit eden şubenin belirtilmesi gerekir. Teyit beyanının, bütün güvenlik önlemlerini içerir şekilde, silinmez damga veya baskı yoluyla yapılması şarttır. Kanun koyucu, anılan şekli unsurlara uymamanın yaptırımını düzenlememiştir. Ancak, bunların ihlalinin teyidin geçersizliği sonucunu doğuracağı savunulmaktadır13 .

Teyit verilmesiyle banka, nezdindeki karşılığı, 8 günlük ibraz süresi bitimine kadar tutmak zorundadır. Bunun 8 günlük ibraz süresi ile sınırlanmasının nedeni, teyitli çekin banknot gibi tedavül etmesinin önlenmesidir14 . Dolayısıyla, banka bu sürede, aynı keşidecinin önceden düzenlediği diğer çeklerini, bloke tutardan ödemeyi reddetmesi gerekmektedir15 . Bankanın ilgili tutarı bloke etmemesi kusurlu davranıştır ve sorumluluğunu gerektirir16 . Buna karşılık, banka tarafından karşılığı bloke edilmeyen çek ibraz süresinden sonra ibraz edilmiş ve karşılıksız işlemine tabi tutulmuşsa; bankanın kusurlu hareketi, hamilin uğradığı zararın sebebini teşkil etmeyeceğinden, banka ödememeden sorumlu tutulamaz17 .

Fransa’daki tüm bankaların, çek teyit hizmeti vermediği de ifade edilmektedir18 .