Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sigortalı Malın Haczi

Attachment on Insured Goods

Osman DURAN

Sigortalı malın haczi durumunda nasıl bir yol izlenmesi gerektiği Türk Ticaret Kanunu m.1457’de düzenleme getirilmiştir. Hükme göre, bir mal haczedildiğinde, icra memuru borçludan malın sigortalı olup olmadığını sormak zorundadır. Malın sigortalı olduğunu öğrendiği zaman ise icra memuru, borçludan hangi sigortacıdan sigortalattığını sorması gerekir. TTK m.1457 hükmü ile, sigortalı malın kaim değeri olan sigorta tazminatı üzerinde haczin devam etmesi durumu getirilmiştir. Sigorta tazminatı üzerinde haciz devam ettiği için, malın haczedildiğinin sigortacıya ihbar edilmesi gerekir. Çalışmamızda, sigortalı mal haczedildiğinde nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinde durulmaya çalışılacaktır.

Sigortalı Mal, Haciz, Sigorta Tazminatı, Kaim Değer.

The way to be followed in case of attachment of the insured goods is regulated in Article 1457 of the Turkish Commercial Code. According to the regulation, when a goods is seized, the enforcement officer has to ask the debtor whether the goods is insured. When the enforcement officer learns that the property is insured, must ask the debtor from which insurer has insured it. With the regulation of Article 1457 of the Turkish Commercial Code, the continuation of the attachment on the insurance indemnity, which is the permanent value of the insured goods, has been introduced. For the use of the attachment on the insurance indemnity continues, it is necessary to notify the insurer that the goods has been seized. In our study, it will be tried to focus on what kind of way should be followed when the insured goods is seized.

Insured Goods, Attachment, Insurance Indemnity, Replacement Value.

I. GİRİŞ

Sigorta sözleşmesi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m.1401’de “sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşme” şeklinde tanımlanmaktadır1 . Sigorta sözleşmeleri çeşitli şekillerde sınıflandırılmaktadır2 . TTK ise, zarar sigortaları (TTK m.1453 vd.) ve can sigortaları (TTK m.1487 vd.) sınıflandırmasını esas almıştır. Bu sınıflandırma sigorta konusu menfaate3 veya riziko konusuna4 göre yapılan bir ayrımdır. Zarar sigortalarının konusunu malvarlığı kıymetlerinin oluşturduğu halde, insan hayatına yönelen riskleri güvence altına alan sigortalar ise can (meblağ) sigortası olarak isimlendirilir5 . Zarar sigortaları, aktif sigorta ve pasif sigorta olarak ikiye ayrılarak incelenmektedir6 . Bir zarar sigortası ile sigorta ettirenin aktifindeki azalma karşılanıyorsa buna aktif sigorta denir7 . Aktif sigortanın; mal üzerindeki menfaat sigortası, alacak sigortası ve kâr sigortası gibi çeşitleri vardır8 . Pasif sigorta ise, sigorta ettirenin malvarlığında bazı pasiflerin ortaya çıkması veya mevcut pasifinin artması sonucu uğrayacağı zararı karşılayan sigortadır9 .

Borçlunun icra dairesi tarafından haczedilen mal, hak ve alacakları10 aynı zamanda borçlu tarafından sigorta ettirilmiş olabilir. İşbu çalışmada, böyle bir durumda icra dairesinin nasıl bir yol izlemesi gerektiği ve hukuki sonuçları üzerinde durulmaktadır. Ancak yalnızca sigortalı malın haczi konusuna değinilecek olup, alacak ve hakların sigortalanmış olması durumunda nasıl bir yol izlenmesi gerektiği ve hukuki sonuçları üzerinde durulmayacaktır. Çalışmamızda ilk önce, sigortalı malın haczi bakımından önem arz eden, mal sigortalarıyla ilgili bazı kavramlara değinilecektir. Daha sonra sigortalı malın haczine değinilecektir. Sigortalı malın haczinde de, icra müdürünün malın sigortalı olup olmadığını sorma yükümlülüğüne, sigorta tazminatının ödenmesine ve karşılaşılabilecek farklı durumlara değinilecektir.

II. MAL SİGORTALARIYLA İLGİLİ BAZI ÖNEMLİ KAVRAMLAR

Zarar sigortalarından aktif sigorta tasnifi altında incelenen mal sigortası TTK m.1453/1’de şu şekilde düzenlenmiştir; “rizikonun gerçekleşmemesinde menfaati bulunanlar, bu menfaatlerini mal sigortası ile teminat altına alabilirler”. Sigorta sözleşmesi ile teminat altına alınan değer, ev veya kara taşıtı gibi doğrudan para ile ölçülebilir mal değil, o malın varlığındaki menfaattir11 ve menfaatin para ile ölçülebilir olması gerekir12 . O halde menfaat, sigorta sözleşmesinde sigorta ettirenin, sigorta ettirmek istediği malvarlığı ile arasındaki değer ilişkisidir13 . Dolayısıyla mal sigortası vasıtasıyla sigorta ettirenin belli bir mala ilişkin olan menfaati, bu menfaati tehdit eden risklere karşı teminat altına alınır14 .

Sigortanın konusunu açıklamak için menfaat teorisi kabul edilmektedir15 . Bu teorinin kabul edilmesiyle, mal üzerinde var olan çeşitli menfaatlerin aynı rizikolara karşı aynı anda sigorta ettirilmesi mümkün hale gelmektedir16 . Dolayısıyla bir mal üzerinde farklı menfaatleri olan malik, intifa hakkı sahibi, kiracı, taşımacı ve malın muhafazasından dolayı malike karşı sorumlu olan emanetçi gibi kişiler de sigorta yaptırabilirler17 .

Mal sigortası kavram olarak para ile ölçülebilen maddi nitelik taşıyan her türlü malvarlığı değeri üzerindeki menfaatlere yönelik bütün rizikoları kapsar18 . Bundan dolayı; yangın, kara taşıtları (kasko), taşıma (nakliyat), hırsızlık, makine montaj, inşaat, doğal afet ve tarım19 gibi sigorta çeşitleri uygulamada görülmektedir20 . Sel ve su baskını, fırtına, grev-lokavt, halk hareketleri, terör, kötü niyetli hareketler, toprak kayması, uçak ve araç çarpması, cam kırılması, duman ve kar ağırlığı gibi rizikolar, genellikle mal sigortasına ilişkin poliçelerde ek teminat olarak yer alır21 .

TTK m.1459’a göre, “sigortacı, sigortalının uğradığı zararı tazmin eder”. Mal sigortalarında amaç, sigorta ile teminat altına alınan rizikonun sebep olduğu gerçek zararın tazminidir. Bu amaç için kabul edilen ilke zenginleşme yasağı ilkesidir22 . Zararın nasıl tazmin edileceğine ilişkin ise TTK m.1427/1, “aynen tazmine ilişkin bir sözleşme yoksa sigorta tazminatı nakden ödenir” şeklinde düzenleme getirmektedir. Sözleşmede aynen tazmine ilişkin bir hüküm olması halinde, sigortacı tazminat ödemek yerine, zararı gidermek ve menfaatin eski haline dönebilmesi için gerekli önlemleri (örneğin tamirat) almak zorundadır23 . Aynen zararın giderilmesi, doğrudan doğruya yeni mal teslimiyle olabilir. Ancak bu durumla uygulamada hiç karşılaşılmamaktadır24 . Yine aynen tazmin durumunda sigortacı, zarar gören malı tamir ettirmekle yükümlü ise, malı tamir ettirerek borcundan kurtulur25 . Ancak uygulamada bu durumda da, sigortacı hasar gören eşyayı tamir ettirme borcunu değil, yalnızca tamir tutarını karşılamayı üstlenir26 .

Tazminatın nakden belirlenmesi durumunda sigortacı, nakit para ödeyerek borcundan kurtulur27 . Mal sigortalarında sigortacı, üstlendiği riziko meydana geldiği takdirde sigortalı menfaatin uğradığı gerçek zararı (yani sigorta zararını) ödemekle yükümlüdür28 . Buna sigorta tazminatı denir29 . Mal sigortalarında sigorta bedeli ile sigorta tazminatı her durumda eşit değildir30 . Sigortalı menfaatin uğradığı gerçek zararın az olduğu hallerde, sigorta tazminatı sigorta bedelinden düşüktür31 . Sigorta poliçesinde yazılı olan sigorta bedeli sigortalıya ödenecek sigorta tazminatının üst sınırını gösterir32 . Eğer taraflar arasında takseli sigorta (takdir edilmiş değerli sigorta) varsa (TTK m.1464), tam hasar durumunda gerçek zarar dikkate alınmaz, takdir edilmiş değer yani sigorta bedeli ödenir33 .

Sigortacının ödeyeceği tazminat belirlenirken, sigorta sözleşmesinde yer alan sigorta değeri ve sigorta bedeli kavramları dikkate alınmak zorundadır34 . Bu kavramlar hakkındaki bilgiye bir sonraki başlıkta yer verilecektir.

Sigorta ettirenin uğradığı zarar, fiili zararın yanı sıra değer kaybı olarak da meydana gelebilir. Riziko gerçekleştiğinde, sigorta edilen menfaatin gördüğü zarar sebebiyle eski haline nazaran kötüleşme ortaya çıkabilir. Tam hasarın meydana gelmesi halinde sigortalanan menfaat tamamen ortadan kalkar. Buna karşılık, kısmi hasar halinde, menfaat kısmen zarar görür, parça değişimi ve tamir edilmesi ile yeniden eski şekilde kullanılması mümkün olabilir. Ancak kısmi zarar halinde menfaatin tamir edilmesi ve eskisi gibi kullanılmasının sağlanmasının yanı sıra değerinde de bir kayıp yaşanır. Sigorta sözleşmesinde ilave ve açık bir hüküm bulunması halinde, sigortacı fiili zararın yanı sıra bedel kaybını da tazmin etmek zorundadır35 .