Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İade Sürecinde Uygulanan Tutuklama Tedbirinin 6706 Sayılı Kanun Kapsamında Değerlendirilmesi

Evaluation of the Detention Measure Applied in the Extradition Process within the Scope of Law No. 6706

Sibel CAN

Günümüzde özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte suçların soruşturulmasının ve faillerin cezalandırılmasının zorlaşması, devletlerin uluslararası arenada daha yoğun şekilde adli iş birliğinde bulunmalarını gerektirmiştir. Bu noktada iade kurumu, devletler tarafından en sık başvurulan adli iş birliği yöntemlerden biri olma özelliğine sahiptir. Ancak söz konusu kurumun başarılı bir şekilde uygulanması için çoğu zaman talep konusu kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması gerekmektedir. Bu sebeple özellikle geçici tutuklama ve tutuklama tedbirleri iade kurumu açısından özel bir öneme sahiptir. Buna karşın iade sürecinde ulusal mevzuata göre yürütülen bir ceza soruşturması ve kovuşturması bulunmadığından, ulusal mevzuatta tutuklama tedbirine ilişkin olarak yer alan düzenlemelerin iade sürecinde ne ölçüde uygulanabileceğinin, 6706 Sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanununda yer alan düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Uluslararası Adli İş Birliği, Suçluların İadesi, Geçici Tutuklama, Tutuklama, Koruma Tedbirleri.

Today, the difficulty of investigating crimes and punishing perpetrators, especially with the development of technology, has necessitated states to engage in more intensive judicial cooperation in the international arena. At this point, extradition is one of the most frequently used methods of judicial co-operation by states. However, the successful implementation of this institution often requires the deprivation of liberty of the requested person. For this reason, especially provisional arrest and detention measures have a special importance for the extradition institution. On the other hand, since there is no criminal investigation and prosecution carried out according to the national legislation in the extradition process, the extent to which the regulations in the national legislation regarding the arrest measure can be applied in the extradition process should be evaluated within the framework of the regulations in the Law No. 6706 on International Judicial Cooperation in Criminal Matters.

International Judicial Co-Operation, Extradition, Provisional Arrest, Arrest, Measures of Protection.

GİRİŞ

Bir uluslararası adli yardımlaşma şekli olan iade, belirli bir suçla itham edilen veya bir devletin yasalarına göre bir suçtan hüküm giymiş kişinin başka bir devlette alıkonulması ve yargılanmak üzere ya da hakkında hükmolunan cezanın infazı amacıyla geri verilmesi sürecini ifade etmektedir.1 Tarihi süreç içerisinde çok uzun zamandan beri devletler arasında uygulanan bu adli yardımlaşma türü, bugün artık çok daha modern bir zemine oturmuştur. Nitekim uluslararası hukukun meşru gördüğü işlemler bir yandan uluslararası asgari standartlar, diğer yandan insan haklarına ilişkin sözleşmeler ile sınırlandırılmıştır.2 Özellikle insan hakları kavramının uluslararası adli yardımlaşma alanında giderek etkisini göstermesiyle beraber, iade kurumuna genel olarak hakim olan “non inquiry (işin esasının incelenmemesi)” prensibinin aksine, iade işleminin yanı sıra bu süreçte uygulanan koruma tedbirleri de özel olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.3

İade sürecinde karşımıza en sık çıkan tedbir olan tutuklama tedbiri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 5. maddesinde düzenlenen özgürlük ve güvenlik hakkı ile doğrudan bağlantılı olması sebebiyle özel bir öneme sahiptir.4 Gerçekten de devletler bir yandan iade işlemini başarılı bir şekilde yerine getirmek amacıyla tutuklama veya adli kontrol tedbirleri uygularken, diğer yandan dosyanın esasına ilişkin değerlendirme yapamadıklarından, uluslararası yükümlülükler ile özgürlük ve güvenlik hakkı arasında belirli bir dengeyi kurmak hayli zorlaşmaktadır. Zira temel insan hakları kategorisinde yer alan özgürlük ve güvenlik hakkı ile esasen kişinin hareket serbestisinden keyfi olarak yoksun kalmasının önüne geçmek amaçlanmaktadır.5 Bu sebeple iade sürecinde kişi özgürlüğünü kısıtlayan tedbirlerin ulusal mevzuatta ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi, süreç içerisinde yetkili makamların keyfi davranış sergilemesini engelleme noktasında büyük önem arz etmektedir.

Ülkemiz cezai konularda adli işbirliği konusunda birçok uluslararası anlaşmaya taraf olmuş ve ek olarak pek çok ülkeyle ikili adli iş birliği anlaşması imzalamıştır. Bunun dışında mevzu bahis alanda taraf olduğumuz uluslararası anlaşma hükümlerinin iç hukukta uygulanmasının kolaylaştırılması ve konuyla ilgili dağınık mevzuat hükümlerinin bir araya toplanarak uygulayıcılara yol göstermesi amacıyla 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu kabul edilmiştir.6 Söz konusu Kanunda iade kurumu açısından 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun (TCK) mülga 18. maddesine göre ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. 6706 sayılı Kanun ile iade amacıyla koruma tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin olarak özel hüküm sevk edilmiş, bilhassa geçici tutuklama konusunda detaylı açıklamalar yapılmıştır.

Bu çalışmada 6706 sayılı Kanunda iade sürecinde uygulanabilecek tutuklama tedbirine ilişkin yer alan düzenlemeler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin ve Anayasa Mahkemesi (AYM)’nin konuya ilişkin olarak verdikleri kararlar ışığında çeşitli açılardan değerlendirilecektir.

I. İADE TALEPNAMESİ GELMEDEN ÖNCEKİ AŞAMA

İade kurumunun mahiyeti itibariyle devletler arası bir adli iş birliği türü olması, çoğu zaman sürecin diplomatik kanallar vasıtasıyla yürütülmesini gerektirmektedir. Diplomatik işlemlerin geniş bir zaman dilimine duyduğu ihtiyaç ise iade talebine konu kişinin kaçma tehlikesini beraberinde getirmektedir. Bu sebeple gerek ulusal gerekse uluslararası mevzuatta henüz resmi bir iade talepnamesi gönderilmeden de kişinin kaçmasını önleyecek tedbirler alınmasına imkan sağlayan düzenlemelere yer verilmiştir.7

Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünce8 çıkarılan “Suçluların İadesi ve Hükümlü Nakli Konularında Adli Makamlarımızca Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar” başlıklı 69/4 No.lu Genelgeye göre, “İade amacıyla geçici tutuklama uluslararası düzeyde aranan kişinin kaçmasını önlemek için yakalanıp tutuklanmasından, iade evrakının iade talebinde bulunulan ülkenin yetkili makamlarına ulaştırılmasına kadar olan safhayı” ifade etmektedir. Dolayısıyla iade amacıyla tutuklamanın amacı takip edilen kişinin kaçmasını önleyerek, iade işlemlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak ve iadenin yerine getirilmesini güvence altına almaktır.9 Söz konusu Genelgeye göre, bu safha iade sürecinin birinci safhasını oluşturmaktadır. Bunun dışında Genelgede geçici tutuklamanın esas ve usulüne ilişkin açıklama yapılmamıştır.

Türk hukukunda geçici tutuklama, ayrıntılı olarak ilk defa 6706 sayılı Kanun ile ele alınmıştır. Kanunun 14/1 maddesinde yer alan “İade talebine konu olabilecek bir suçun işlendiğinin kabulü için kuvvetli şüphe bulunması hâlinde, iade talebinin Merkezî Makama ulaşmasından önce, Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşma hükümleri veya mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde, ilgili devletin talebi ve Merkezî Makamın uygun bulması üzerine kişi geçici olarak tutuklanabilir.” şeklindeki düzenleme ile genel olarak geçici tutuklamanın şartları belirlenmiştir. Belirtmemiz gerekir ki iade yargılaması suçun sübutuna ilişkin bir yargılama değildir.10 Dolayısıyla burada ulusal mevzuata göre yürütülen bir ceza yargılaması bulunmadığından, verilecek tutuklama kararı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanuna (CMK) göre değil, 6706 sayılı Kanun ve taraf olunan uluslararası sözleşmeler çerçevesinde verilecektir.11