Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

Purchasing or Accepting Property Acquired Through the Commission of an Offence

Ülkü AYDEMİR KURT

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu, 5237 sayılı TCK’da malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında düzenlenmiştir. Bu suç, kendisinden önce işlenmiş bir suçun yani öncül bir suçun varlığını gerektirmektedir. Bu suçun faili, öncül suça iştirak etmemiş olan herhangi bir kişi olabilir. Öncül suçtan elde edilmiş olan eşyanın veya malvarlığı değerinin satın alınması, kabul edilmesi, satılması veya devredilmesi bu suçu oluşturmaktadır. Bu suç, ancak kasten işlenebilir. Suçun kişilere karşı işlenen suçlardan olması; hukuka aykırılık unsuru, içtima ve cezaya etki eden nedenler açısından belirleyici niteliktedir. Bu suçun öncül suça göre daha ağır bir yaptırıma tâbi tutulması, bazı durumlarda adaletsiz sonuçlara yol açabilmektedir.

Suç Eşyası, Malvarlığı Değeri, Öncül Suç, Satın Alma, Kabul Etme, Satma, Devretme.

Purchasing or accepting property acquired through the commission of an offence is regulated in the part of the offences against property in the Turkish Penal Code No. 5237. This offence requires the existence of an offence committed before it, so namely a prior offence. The perpetrator of this offence can be any person who did not participate in the prior offence. Purchasing, accepting, selling or transferring the property acquired through the commission of an offence constitutes this offence. This offence can only be committed intentionally. It is decisive that the offence is one of the offences against persons; in terms of element of illegality, aggregation of offences and the reasons affecting punishment. Subjecting this offence to a heavier sanction than the prior offence may lead to unjust consequences in some cases.

Property Acquired Through the Commission of an Offence, Prior Offence, Purchasing, Accepting, Selling, Transferring.

GİRİŞ

Ceza kanunlarının sistematiğinin gelişim sürecine suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu açısından bakıldığında, tarihsel olarak üç ayrı sistemin mevcut olduğu görülmektedir. Günümüzde terkedilmiş olan ilk sisteme göre, söz konusu fiil bağımsız bir suç tipi teşkil etmeyip malvarlığına karşı suçların bir iştirak biçimi olarak kabul edilmektedir. İkinci sisteme göre ise, fiil, suç failine yardım fiiliyle birlikte ele alınıp adliyeye karşı suçlar arasında düzenlenmektedir. Ceza kanunlarında 19. yüzyıl itibariyle benimsenmeye başlanan son sisteme göre ise, bağımsız bir suç tipi teşkil ederek malvarlığına karşı suçlar arasında düzenlenmiştir1 .

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) özel hükümlerin düzenlendiği ikinci kitabında “kişilere karşı suçlar” başlıklı ikinci kısmının onuncu bölümü, malvarlığına karşı suçlara ayrılmıştır. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu, söz edilen bölümde yer alan 165. maddede şu şekilde düzenlenmiştir: “Bir suçun işlenmesiyle elde edilen eşyayı veya diğer malvarlığı değerini, bu suçun işlenmesine iştirak etmeksizin, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır”.

TCK m. 165 hükmü, 26.9.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik neticesinde mevcut hâlini almıştır. Böylece, suçun konusu, suç eşyasının yanı sıra “diğer malvarlığı değerlerini” de kapsayacak biçimde genişletilmiştir. Ayrıca suçun yasal tanımına, failin “suçun işlenmesine iştirak etmemiş olmasına” ilişkin koşul ile satma ve devretme seçimlik hareketleri eklenmiş ve suç karşılığında öngörülen para cezasının üst sınırı bin günden on bin güne çıkartılmıştır2 .

I. MEVCUT YASAL DÜZENLEMENİN 765 SAYILI MÜLGA TCK’DAKİ DÜZENLEME İLE KARŞILAŞTIRILMASI

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun 765 sayılı TCK’daki karşılığı olan “eşyayı cürmiyeyi satın almak ve saklamak” suçu (m. 512) şu şekilde düzenlenmişti: “Her kim 296’ncı maddede beyan olunan haller haricinde kendisi cürmün irtikabına iştirak etmeksizin bir cürümden hasıl olan para veya sair eşyayı bilerek kabul eder veya saklar yahut satın alır yahut her ne suretle olursa olsun kabul etmek ve saklamak ve satmak hususlarında tavassut eylerse üç seneye kadar hapis ve beş yüz liraya kadar para cezasiyle cezalandırılır...3.

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu, 765 saylı TCK m. 512’deki eşyayı cürmiyeyi satın almak ve saklamak suçundan oldukça farklı bir şekilde düzenlenmiştir. Öncelikle, mülga kanunda suçun maddi unsurunu oluşturan seçimlik hareketlerden olan “saklamak” ile “kabul etmek ve saklamak ile satmak hususlarında aracılık etmeye” yürürlükteki kanunda yer verilmemiştir. Bunun dışında, mülga kanunda eşyayı cürmiyeyi satın almak ve saklamak suçunun konusu olarak suç eşyasından bahsedilmekteyken; yürürlükteki düzenlemede, bunun yanında diğer malvarlığı değerleri de öngörülmüş ve böylece suç tipinin uygulama alanı genişletilmiştir4 .

TCK m. 165 hükmü, suçun manevi unsuru açısından da mülga kanundaki düzenlemeden ayrılmaktadır. Mülga kanunda, failin eşyayı cürmiyeyi satın almak ve saklamak fiilini “bilerek” işlemesi aranmaktaydı. Dolayısıyla söz konusu suçun olası kastla işlenmesi mümkün değildi. Yürürlükteki düzenlemede böyle bir ifadeye yer verilmediğinden, suçun olası kastla işlenmesi mümkün hâle getirilmiştir5 . Ayrıca mülga kanunda, suçun cezasının öncül suçun cezasından fazla olmaması öngörülmüştü. Yaptırım açısından bu şekilde bir sınırlamaya yürürlükteki kanunda yer verilmemiştir. Son olarak, mülga kanunda failin fiili itiyat haline getirmiş olması, cezasının ağırlaştırılmasını gerektirmekteyken; yürürlükteki kanunda herhangi bir ağırlaştırıcı neden düzenlenmemiştir6 .

II. KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu açısından korunan hukuksal değer oldukça tartışmalıdır. Egemen görüşe göre, bu suçta korunmak istenen hukuksal değer malvarlığıdır7 . Zira bu fiilin işlenmesiyle birlikte, söz konusu eşya ya da malvarlığı değeri el değiştirdiğinden, mağdurun ona yeniden kavuşabilme şansı azalmaktadır. Böylece, öncül suçun failinin başkasının malvarlığını ihlal biçiminde yarattığı hukuka aykırı durum, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi fiili vasıtasıyla ve öncül suçun failiyle örtülü bir işbirliği içinde sürdürülmüş olmaktadır8 .

Bununla birlikte, korunan hukuksal değerin karma nitelikte olduğu da öne sürülmektedir. Bu görüşe göre, öncül suçun faili, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi vasıtasıyla suç eşyasını kolayca elden çıkarmış olmaktadır. Bu durum, bir yandan failin durumunu kolaylaştırarak malvarlığına karşı işlenen suçları teşvik etmekte; diğer yandan bu suçların adli organlarca tespitini güçleştirmektedir9 . Öyleyse suç eşyasının satın alınması ve kabul edilmesinin yasaklanmasıyla birlikte, malvarlığının yanı sıra kamu düzeninin ve adliyenin de korunduğu kabul edilmelidir10 .

Söz konusu fiilin yasaklanarak ceza yaptırımına tâbi tutulmasıyla birlikte hem kişilerin malvarlığının hem de kamu düzeninin ve adaletin işleyişinin korunduğu doğrudur. Ancak normun öncelikli koruma amacının tespit edilebilmesi için kanunun sistematiğinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu suç, malvarlığına karşı suçlar arasında düzenlenmiştir. Dolayısıyla bu suçta korunması amaçlanan hukuksal değerin öncelikli olarak malvarlığı olduğu kabul edilmelidir.