Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

AİHM Kararlarında Mülkiyet Hakkının Sınırları

Fatih GÜNDOĞDU

Tuncay / Türkiye Davası*

Mülkiyet Hakkı, Fedakarlığın Denkleştirilmesi, Tapu Kaydı.

Başvuran, 1980 yılında Hatay’da tapu kayıtlarına göre ilk sahibinin Samandağ Belediyesi olduğu bir arsayı idareden satın alan üçüncü bir şahıstan satın almış ve tapu siciline kendisi adına kaydettirmiştir. 1976 yılında İmar ve İskân Bakanlığı arazi tesviye faaliyetleri yürüterek arsanın bulunduğu bölgedeki kıyı şeridini belirlemiştir. Samandağ Belediyesi öncelikle 1995 tarihinde, Hazine adına 3621 sayılı Kıyı Kanuna dayanarak Asliye Hukuk Mahkemesi’nden başvuranın arsasının kıyı şeridi içinde olup olmadığını tespit edilmesini, bilirkişi raporları doğrultusunda söz konusu arazinin kıyı şeridi içinde bulunduğu tespit edilmesinin ardından ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açarak başvuranın arazinin mülkiyetine ilişkin tapu kaydının silinmesini talep etmiştir.

1999 yılında Samandağ Asliye Hukuk Mahkemesi Kıyı şeridinin belirlendiği dönemde 6785 sayılı İmar Kanunu (9 Temmuz 1956) yürürlükte olduğunu, 6785 sayılı Kanun’un 105. maddesinde yer alan kıyı şeridi tanımının 3621 sayılı Kıyı Kanunu’ndaki tanıma benzerlik gösterdiğini, Anayasanın 43. maddesinin kıyıların Devletin tasarrufunda olduğunu belirttiğini, bu ifadenin aynı zamanda Medeni Kanun’un 641. maddesinde, Tapu Kanunu’nun 33. maddesinde ve Kadastro Kanunu’nun 16. maddesinde de tespit edildiğini belirterek Hazine’nin talebini onamış ve tapu kaydının silinmesini kararlaştırmıştır.