Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Eşya Taşıma Sözleşmesinin Hukuki Niteliği

Legal Characteristic of Carriage Contract

Mustafa Seyfullah SAR

İnsanlık tarihi boyunca ticaret, vazgeçilmez bir para kazanma aracı olmuştur. Pek çokları için bir çıkış noktası özelliğini taşıyan ticarette, taşımacılık daima önemli bir yere sahiptir. Yeni dünya düzeniyle mesafelerin azalması, ulaşım ağının genişlemesi ile taşımacılık, günden güne önem kazanmaktadır. Bu olguyla birlikte yapılacak olan taşıma için bir sözleşme yapılması gereksinimini de giderek artmaktadır zira taşımacılığa taraf kişilerin kendi haklarını güvence altına almak istemesi kaçınılmazdır. Böylelikle taşıma sözleşmeleri, ticaret ve hukuk alanındaki yerini giderek güçlendirmiştir. Bu gelişmeler neticesinde taşıma sözleşmesinin hukuki niteliği üzerine ciddi tartışmalar başlamıştır. Kimi hukukçular taşıma sözleşmesinin eser sözleşmesi kapsamında olduğunu savunurken, kimileri ise vekalet türünden bir akit olduğunu ileri sürmüştür.

Taşıma Sözleşmesi, Vekalet Akdi, Eser Sözleşmesi, Hizmet Sözleşmesi.

Throughout human history, trade has been an indispensable means of making money. Transport always has an important place in trade, which is a starting point for many. With the reduction of distances with the new order and development of the transportation network, transportation gains importance day by day. The need for a contract to be carried out together with this phenomenon is increasing because it is inevitable that the parties to the transportation want to secure their own rights. Thus, it gradually strengthened its place in the field of transportation contracts, trade and law. As a result of these developments, serious discussions started on the legal nature of the contract of carriage. Some lawyers argued that the contract of carriage is within the scope of the contract of work, while others argued that it was a contract of power attorney.

Carriage Contract, Power of Attorney, Contract of Work, Service Contract.

GİRİŞ

Küreselleşen yeni dünya düzeniyle çoklu ilişkilerde sözleşmenin önemi giderek önem kazanmıştır. Kişiler kendi haklarını güvence altına almak adına bu yolu tercih etmişlerdir. Sosyal ve ekonomik hayatın hızlanmasıyla taşımacılık ve buna bağlı olarak taşıma sözleşmeleri de yaşamımızda daha önemli bir yere sahip olmuştur. Giderek artan önemine karşın, taşıma sözleşmesinin hukuki niteliği üzerine bir fikir birliğine varılamamıştır. Bunda sözleşmenin bağlama niteliğinde olmasının da önemli bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki başta Klasik Roma döneminde olmak üzere, taşıma sözleşmesi ayrı bir sözleşme olarak kabul edilmemiş ve eser sözleşmesinin alt kolu niteliğinde ifade edilmiştir. Bu da sözleşmenin en önemli unsuru olan sorumlulukta, taşıyıcı sorumluluğunun denetim sorumluluğundan öteye geçememesine sebep olmuştur. Taşımacılığın yaygınlaşmasıyla kişi haklarının korunması için yeni düzenlemeler yapılması zaruri olmuştur. Bu kapsamda öncelikle sübjektif sorumluluk anlayışı benimsenmiştir. Bu anlayış gereği taşıyıcı, eşyada meydana gelen zararda ancak mücbir sebebin varlığını ispat ettiği takdirde sorumlu olmayacağı öngörülmekteydi bu da taşıyıcıya ciddi sorumluluk yükü getirmekteydi. Yaygınlaşan taşımacılıkla birlikte mücbir sebepten ziyade taşıyıcının gereken özeni göstermesini baz alan özen sorumluluğu ön plana çıkmıştır. Taşımacılık sektörünün gelişimine paralel olarak artan taşıma kapasitesi taşıyıcıların taşımayı gerçekleştirirken gereken özeni göstermemelerine sebep olmuştur. Aslen önceki dönemlerde sezilen problem 20 yüzyılın başında doruk noktaya ulaşmıştır. Buna müteakiben sözleşmenin yerine getirilmesinde taşıyıcının sorumluluğunun kusur sorumluluğu ölçüsünde değerlendirilmesi esas alınmıştır.

Çalışmamızda taşıma sözleşmesinin hukuki niteliği değerlendirilecektir. Taşıma sözleşmesi, niteliği bakımından diğer sözleşmelere benzerlik arz eden pek çok yönü mevcuttur. Buna karşın kendisine has özellikleri olan bağımsız bir sözleşmedir. Bu sebeple taşıma sözleşmeleri isimsiz atipik sözleşme olmaktan ziyade isimli tipik sözleşmeler kategorisinde yer almaktadır. Zira ekseriyetle taşıma sözleşmeleri kira ya da satış akdinin ifasını gerçekleştirmek için yapılan bağımsız bir sözleşmedir. Satış veya kira akdinin ardından yapılsa da taşıma sözleşmesi söz konusu akitlerden bağımsız farklı bir sözleşmedir.

Taşıma sözleşmesinde ana edim bir eşyanın bir yerden başka bir yere naklidir. Taşıyıcı, taşıma sözleşmesine konu eşyanın varış noktasına kadar olan tüm taşıma faaliyetlerini üstlenmektedir. Bu özellikler itibariyle kara eşya taşıma sözleşmesi hukuki niteliği bakımından iş görme amacı güden bir sözleşme olarak tanımlanabilir. Mevcut tanımlamadan yola çıkarak taşıma sözleşmesinin genel hizmet sözleşmesi ile bünyesi içerisinde yer alan vekalet ve eser akdi ile kıyaslamak suretiyle değerlendireceğiz.

1. EŞYA TAŞIMA SÖZLEŞMESİ UNSUR VE ÖZELLİKLERİ

Genel anlamda taşıma faaliyetleri, yolcu veya eşyanın bir yerden başka bir yere naklini öngören faaliyetler şeklinde tanımlanabilir.1 Konumuz olan eşya taşımalarını ise hukuken kişi olarak ifade edilen varlıkların iradesiyle gerçekleştirilen yer değiştirme faaliyetleri olarak açıklayabiliriz. Söz konusu fiilin icra edilebilmesi için karşılıklı irade beyanlarında mutabık kalınması yani bir sözleşmenin olması gerekir.2 Buna karşın her yer değiştirme faaliyeti taşıma faaliyeti olarak değerlendirilmeyeceği gibi her yer değiştirme işlemini öngören akitte taşıma sözleşmesi olarak değerlendirilmemelidir.3

Başta TTK olmak üzere Türk hukuk mevzuatında taşıma sözleşmesinin tanımına ilişkin olarak muhtelif açıklamalarla birlikte kesin bir tanım söz konusu değildir. Bu durum yalnızca mevcut TTK’da olmayıp eski ETTK için de geçerlidir. Yürürlükte olan 6102 Sayılı TTK m.850/1 gereği taşıma sözleşmesi tarafı taşıyıcı “Taşıyıcı, taşıma sözleşmesiyle eşya veya yolcu taşıma işini veya ikisini birlikte üstlenen kişidir” şeklinde izahat edilmiştir. İlk ticari düzenlememiz olan 1926 tarihli 865 sayılı TTK m.887’de ise “bir nakliyecinin ücret mukabilinde, eşya veya eşhasın karada, sularda nakillerini taahhüt eylemesiyle nakil mukavelesi ıtlak olunur” daha bütünleyici bir yaklaşımla ifade edilmiştir. Buna kıyas olarak deniz ticaret hukukunda taşıma sözleşmesi m.1138’de “Taşıyan, navlun karşılığında; a) Yolculuk çarteri sözleşmesinde eşyayı, geminin tamamını veya bir kısmını ya da belli bir yerini taşıtana tahsis ederek; b) Kırkambar sözleşmesinde ayırt edilmiş eşyayı, denizde taşımayı üstlenir” daha farklı bir şekilde ifade edildiği görülmektedir.4 Uygulamada bu sözleşme kira sözleşmesi hükmünde değerlendirilmektedir. Ancak bu değerlendirme yersiz olmaktadır. Zira BK madde 299’da dikkate alındığında hukuki niteliği bakımından navlun sözleşmesini kira sözleşmesi olarak değerlendirmenin pek de uygun olmayacağı görülmektedir. Navlun sözleşmesinde bir yük belli bir yerden belli bir yere deniz yoluyla taşınır ve alıcısına teslim edilir.5 Bu noktada belli bir sonuç taahhüt edildiğinden navlun sözleşmesi istisnai bir akit olarak değerlendirilmektedir ki Alman Hukukunda da navlun sözleşmesi istisnai akit olarak kabul edilmiştir. Buna karşın İsviçre Hukukunda ise vekalet akdi olarak kabul edilmektedir ki6 taşıma sözleşmelerini değerlendireceğimiz bu çalışmamızda ölçüt olarak alınacaktır. Taşıma sözleşmesinin tanımında TTK m.850/2 kritik öneme sahiptir. Söz konusu hükme göre “Taşıyıcı, taşıma sözleşmesiyle eşyayı varma yerine götürmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi veya yolcuyu varma yerine ulaştırmayı; buna karşılık, eşya taşımada gönderen ve yolcu taşımada yolcu, taşıyıcıya, taşıma ücretini ödemeyi borçlanır.” Bu hükümle hem eşya hem de yolcu bakımından sözleşme tarafları için karşılıklı hak ve borçlar belirtilmek suretiyle taşıma akdinin unsurları dolayısıyla taşıma sözleşmesinin tanımı yapılmıştır.7

Geçerli bir taşıma sözleşmesi için usulüne uygun icap ve kabul beyanlarının bulunması elzemdir. Zira Borçlar Kanunu m.1’de yer alan “iki tarafın karşılıklı birbirine uygun surette rızalarını beyan ettikleri takdirde sözleşme kurulmuş olacaktır.” İfadesiyle sözleşmenin kurulması için gerekenleri işaret etmektedir. Bu sebeple icap ve kabul eylemlerine değinmemiz gerekir. Sözleşmenin kurulmasını teklif eden ve bu doğrultuda zaman itibariyle daha önce yapılan, muhatabına varması ve onun kabulüyle sözleşmenin kurulmasını sağlayan tek taraflı irade beyanına “icap” denir.8 İcaba uygun bir beyan halinde kabulden söz edilir. Bununla birlikte icaba karşı beyanda icabın esasına ilişkin herhangi bir değişiklik, genişletici ya da daraltıcı bir unsur yahut kabul için şartlar sunan bir irade beyanı olursa ortada bir kabul değil yeni bir icap söz konusu olacaktır. Hem icabın hem de kabulün sonuç doğurabilmesi için muhataplarına ulaşması gerekir.9

Türk hukukunda sözleşmeler için kabul edilen genel görüşe göre taşıma sözleşmelerinin rızai bir sözleşme olduğunu söyleyebiliriz. Buna karşın TTK m.768/1’de yer alan “Fakat taşıma senedi tanzim edilmemiş olsa bile muvafakatleri ve eşyanın taşıyıcıya teslimi ile sözleşme tamamlanmış olur.” Hükmü sebebiyle taşıma sözleşmelerinin niteliğinde görüş ayrılıkları olmuştur. Bu hususta bazı yazarlar lafzi yoruma giderek sözleşmenin reel bir sözleşme olduğunu ileri sürerken;10 çoğunluğu teşkil eden diğer yazarlar taşıma sözleşmesinin bu hükümde yer alan ifade ile taşıma sözleşmesine ilişkin farklı bir geçerlilik şartının söz konusu olmadığını ileri sürerek, taşıma sözleşmesinin değişik şekillerde kurulabileceğini belirtmiştir. Söz konusu madde metninde geçen “ve” bağlacının veya olarak değerlendirilebileceğini bundan dolayı taşıma sözleşmesinin rızai nitelikte bir sözleşme olduğu ileri sürülmüştür. Çağdaş doktrinde reel sözleşme anlayışının önemini kaybetmesi ve taşıma sözleşmesinin karşılıklı irade beyanlarının uygun olmasıyla kurulabilecek bir taşıma sözleşmesinin ticari hayatın gereklerine daha uygun olacağı düşüncesini de dikkate alırsak, temel ediminler harici başka yan edimleri de içinde barındıran ve TBK m.1 anlamında rızai bir sözleşmedir.

Ele aldığımız hükümler ve görüşler çerçevesinde eşya taşıma sözleşmesi, taşıyıcı ile gönderici arasında yapılan, tam iki tarafa borç yükleyen rızai bir anlaşma olduğu ileri sürülebilir. Bu anlaşmayla taşıyıcı ücret karşılığında eşyayı nezaret altında koruyarak bir yerden başka bir yere aynen teslim etmeyi ve bu teslimatı zamanında gerçekleştirmeyi taahhüt eder.11

Taşıma sözleşmesinin tanımından çıkan temel yükümlülük taşıyıcının taşımayı taahhüt etmesidir. Taşıma taahhüdü eşya, yolcu veya yolcu ile bagaj olmasına göre farklılık gösterir. Götürülecek olan insan veya nesnenin nereye götürüleceğinin sözleşmeyle belirlenmesi gerekmez. Söz konusu taşımanın tamamlanacağı yer taşıma sırasında da belirlenebilir. Bu gönderen tarafından yapılabileceği gibi üçüncü bir kişi tarafından da yapılabilir. Buna ilişkin tek istisna, hava yolu ile yapılan yolcu taşımalarında taşıma belgelerine varış yerinin yazılması zorunluluğudur.12 Taşınabilir niteliğe sahip her eşya, taşıma sözleşmesine konu olabilir. Bu taahhüt taşınacak olan eşyanın taşıyıcı sorumluluğu ve gözetimi altında usule uygun bir biçimde tam ve hasarsız bir şekilde varış yerine teslimi içerir.13

Taşıma taahhüdünün asli edim niteliğinde olması taşıma sözleşmesini diğer sözleşmelerden ayıran önemli özelliklerin başında gelmektedir. Bu bağlamda eşya taşıma taahhüdü içermeyen veya eşya taşıma taahhüdünün asli edim niteliğinde olmadığı sözleşmeler eşya taşıma sözleşmesi olarak kabul edilemez. Örneğin; taşıma işlerinde kullanılmak üzere personeliyle birlikte olmak üzere taşıma aracının bir başkasına tahsis edilmesi, kayak sporu ve otomobil yarışları organizasyonunun düzenlenmesi, reklam amacıyla havada pano çekimi ya da reklam malzemesi atılması durumunda eşya taşıma taahhüdü olmadığından geçerli bir eşya taşıma sözleşmesinden söz edilemez.14

Bazı durumlarda taşıma bir borcun konusu da olabilir; fakat sözleşmenin asli unsuru yerine gelmediğinden ötürü eşya taşıma sözleşmesinin varlığından söz edilemez. Misal satılmış olan bir malın eve teslimi, müşteri eşyalarının otel tarafından garaja gönderilmesi, işyerinin işverence kendi işçilerine taşıtılması veya taşıtla pilotaj eğitimi verilmesi durumlarında taşıma sözleşmesinden söz edilemez.15