Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Amerika Birleşik Devletleri’nde Yüksek Riskli Suçlular Hakkında Uygulanan Özel Tedbirler

Special Measures Against High-Risk Offenders in the United States of America

Kıvanç ŞENTÜRK

Suçlulukla mücadele, asırlar boyu insanoğlunun üzerine düşündüğü ve emek harcadığı önemli konulardan biridir. Pozitivist teorilerin tarih sahnesine çıkmasıyla birlikte hem suçlulukla mücadelede hapis cezasının tek ve yeterli yaptırım türü olmadığı anlaşılmış hem de özel tehlike arz eden bazı suçlulara, kişiliklerine uygun tedbirler uygulanmasının gerekli ve yararlı olacağı fikri yaygınlaşmıştır. Bu çalışmamızda da Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) yüksek riskli suçlu tanımı ve bu tanım kapsamında kalan faillere uygulanan özel tedbirler Türk hukukuyla karşılaştırmalı şekilde incelenmiştir. Bu amaçla öncelikle yüksek riskli suçlu kavramının teorik ve tarihsel kökenine değinilmiş sonrasında ABD ceza adalet sistemi hakkında temel bilgi ve istatistikler verilerek yüksek riskli suçlunun nasıl tanımlandığı üzerinde durulmuştur. Son olarak ABD’de yüksek riskli suçlulara uygulanan özel tedbirler, Türk hukukuyla karşılaştırmalı şekilde ele alınmış ve bunların başarılı sonuçlar verip vermediklerine ilişkin ampirik çalışmalara yer verilmiştir.

Özel Tehlikeli Suçlular, Denetimli Serbestlik, Koşullu Salıverilme, Tekerrür, ABD Hukuku.

Fight against crime is one of the most important issues that people have focused on for centuries. With the rise of the positivist theories on the stage of history, it is understood that imprisonment is not the only and sufficient option, in the struggle with crime. Also, the idea that it would be necessary and beneficial to apply appropriate measures to their personalities has been widespread for high-risk offenders. In this study, the definition of high risk offenders in the United States and the special measures about high-risk offenders are tried to be explained in comparison with Turkish Law. For this purpose, firstly, the theoretical and historical origins of the concept of high-risk offenders are mentioned, then the basic knowledge and statistics about the US criminal justice system are given. Finally, special measures which applied to high-risk criminals in the US are mentioned. In addition, empirical studies on whether special measures give successful results are mentioned.

High-Risk Offenders, Probation, Parole, Recidivism, US Law.

Giriş

Suç olgusunun, insanlık tarihi kadar eski olduğu kabul edilmektedir. Suçu önlemek ve toplumu suçlu bireyden korumak için ceza, asırlar boyu başvurulan yegâne yöntem olmuştur. Pozitivist düşüncelerin tarih sahnesine çıkışı ve suç politikalarına etki etmeye başlamasıyla bu durum değişmiştir. Suçun nedenlerinin bilimsel yöntemlerle incelenmeye başlamasıyla birlikte, suçla mücadelede ceza dışındaki güvenlik tedbirlerinin uygulanabileceği fikri gelişmiştir.

Suç işleyen herkesin kişisel özellikleri bir biriyle aynı değildir. Tesadüfi bir suçlu ile madde bağımlısı, akıl hastası ya da mükerrir suçlunun yeniden topluma kazandırılmasında başvurulacak yöntemler de aynı olmamalıdır. Bu nedenle Türk Ceza Kanununda hem kendisi için hem de toplum için yüksek tehlike teşkil ettiği düşünülen bazı suçlular hakkında farklı infaz rejimi ve infaz sonrası denetimli serbestlik tedbiri uygulanması öngörülmüştür (TCK, m. 58/9). Özel tehlikeli suçlular olarak adlandırılan bu suçlu grubuna; itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi ve örgüt üyesi suçlu girmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde de bazı suçlular diğerlerine kıyasla daha tehlikeli olarak nitelendirilmekte, bunlara genel suçlu nüfusundan farklı cezalar, güvenlik tedbirleri, infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbirleri uygulanmaktadır. TCK’daki özel tehlikeli suçluların karşılığı ABD’de high-risk offenders (yüksek riskli suçlular) olarak ifade edilmektedir.1

ABD’deki yüksek riskli suçlular ve bunların yeniden topluma kazandırılmasında ya da toplumun bu kimselerden korunmasında başvurulacak yöntemlerin izahı amaçlanan bu çalışmada; öncelikle “yüksek riskli/özel tehlikeli” suçlu kavramının teorik ve tarihsel kökenine değinilecek, sonrasında konunun daha iyi anlatılabilmesi amacıyla ABD ceza adalet sistemi hakkında temel bilgi ve istatistikler verilerek kimlerin yüksek riskli suçlu olduğu tanımlanmaya çalışılacaktır. Son bölümde ise yüksek riskli suçlular hakkında ABD’de uygulanan cezalar, güvenlik tedbirleri ve infaz rejimlerinden bahsedilecek2 ve bunların başarılı sonuçlar verip vermedikleri ampirik çalışmalara atıfla değerlendirilecektir. Tüm bölümler kendi içinde Türk hukukuyla karşılaştırmalı şekilde anlatılmaya çalışılmıştır.

A. Yüksek Riskli Suçlu Ayrımının Tarihsel Kökenleri

Suçun, bireyin rasyonel tercihlerinin bir sonucu olduğuna inanan klasik kriminoloji okulunun etkisi, 1800’lü yılların sonunda azalmaya başlamış; pozitivist okulun (erken dönem biyolojik teoriler ile başlayarak) etkisi artmıştır. Bu değişimin önemli nedenlerinden biri klasik okul temelli suç önleme politikalarının suçluluğun artışına çare olamamasıdır.3 Klasikler, kişilerin özgür iradeleriyle hareket edip iyi ile kötü arasında seçim yapabileceklerini savunuyorken;4 pozitivistler, insan davranışının biyolojik, psikolojik ve sosyal etkenler tarafından belirlendiğini savunmuş ve suçluları incelemek için bilimsel araştırma teknikleri kullanmışlardır.5 Bir başka deyişle, pozitivist teoriye göre kriminologlar, soruna pratik çözümler üretmek amacıyla suçluları araştırmaktadır.6 Belirli bir disiplinden (sosyolojik, biyolojik, psikolojik) veya zaman çerçevesinden (erken dönem, modern dönem) bağımsız olarak, pozitivist teorilerin bazı ortak noktaları vardır. Bu bağlamda pozitivist teori; suçun nedenlerini incelemek için bilimsel yöntemin kullanılmasını ve cezalandırmadan ziyade alternatif modellerin uygulanmasını benimsemektedir.7

Cezalandırma temelli sisteme karşı reform hareketini başlatan pozitivistler, suç işlerken kendilerine bir ceza verileceğini dahi düşünmeyen doğuştan suçlular bakımından cezanın elverişli olmadığını, ilave sosyal tedbirlerle desteklenmesi gerektiğini savunmuşlardır.8 Sözgelimi, pozitivist teorinin savunucularından Ferri’ye göre, işledikleri suçtan çoğunlukla pişmanlık duyan ihtirasi suçlular açısından olumlu olabilecek hapis cezasının, doğuştan suçlular ve itiyadi suçlular bakımından iyileştirici bir etkisi olduğunu düşünmek ciddi bir yanılgıdır.9 Pozitivist teorinin taraftarlarına göre, suçlu hakkındaki yaptırımların belli bir zamanla sınırlandırılması da doğru değildir. Çünkü cezanın amaçlarından biri de failin uslandırılmasıdır ve suçlunun ne kadar sürede uslandırılabileceği önceden tespit edilemez. Bu düşünceden hareketle pozitivistler suçları önlemek için cezadan başka tedbirlere de başvurulması gerektiğine işaret etmektedir.10 Pozitivist teorinin bir diğer önemli ismi olan Garofalo da 1878 yılında yayınladığı makalesiyle ilk kez, tehlikeli hal kavramını ve cezanın, suçlunun tehlikeli haline göre ölçülmesi fikrini beyan etmiştir.11

Günümüzde gerek tehlikeli suçluların tespiti gerekse bu suçlular hakkında uygulanacak özel önlemlerin belirlenmesi konusunda pozitivist düşüncenin etkili olduğu ve düzenlemelerin teorik kökenini oluşturduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Dönmezer’e göre pozitivizmin en orijinal ve klasik teoriye tamamıyla aykırı olan noktası, ceza sorumluluğunun ölçüsünün tespiti bakımından tehlikeli halin esas alınmış olmasıdır.12

19. yüzyılda tehlikeli suçlu kavramı; genellikle genç suçluları, mala yönelik itiyadi suç işleyenleri ve yeri belli olmayan akıl hastalarını ifade etmekte iken 20. yüzyılın sonlarında Batı ülkelerinde daha çok şiddet ve cinsel suç failleri ile ilişkilendirilmiştir.13

Faildeki tehlikelilik halinin varlığının ve bu tehlikeliliğin cezalandırma ile giderilemediğinin farkına varılması, ceza dışında güvenlik tedbirlerinin mevzuatlara girmesine sebep olmuştur. Bu nedenle tarihsel açıdan, tehlikeli suçlu kavramı ile güvenlik tedbiri kavramı paralellik taşımaktadır.

Carl Stoos tarafından hazırlanan 1893 tarihli İsviçre Ceza Kanunu Öntasarısında, cezalar yanında güvenlik tedbirlerine yer verilmiş, Ferri önderliğinde hazırlanan 1921 tarihli İtalyan Ceza Kanunu Öntasarısı “ceza” yerine “yaptırım” kavramını kullanmış, 1926 tarihli Rusya Fedaratif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Ceza Kanununda “toplumsal bakımdan tehlikeli fiillerin faillerine, toplumsal savunma tedbirlerinin uygulanması” öngörülmüştür.14 1937 yılının sonlarında hazırlanan ve 1942 yılında yürürlüğe giren İsviçre Ceza Kanunu da güvenlik tedbirleriyle öne çıkmaktadır. Kanunda güvenlik tedbirlerine detaylıca yer verilmiştir. Başta itiyadi suçlular olmak üzere, tehlikeli sayılabilecek suçlular bakımından cezaların yetersizliği dikkate alınmış ve tehlikeli suçluların belirli bir süreyle sınırlı olmaksızın ihtiyaçlarına özgü kurumlarda barındırılmaları mümkün hale getirilmiştir. Öte yandan bu kişiler hakkında, koşullu salıverilmelerini takiben bir denetim süresi belirleneceği ve kişilerin bu süre içerisinde bazı yükümlülüklere tabi tutulabilecekleri öngörülmüştür. Alkol ve uyuşturucu madde bağımlılarının da cezaları infaz edildikten sonra veya bu cezaları ertelenmek suretiyle, iyileştirilmelerini sağlayacak özel bir kuruma en fazla iki yıl süreyle yerleştirilmeleri öngörülmüştür.15

Günümüzde, tehlikelilik hali gösteren fail hakkında, yalnızca güvenlik tedbirleri uygulanmasıyla yetinilmemekte, bu kişilere özgü denetimli serbestlik tedbirleri veya hapis cezalarının infazında özel usuller öngörülmektedir.