Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Aziz ve Sevgili Dostum Prof. Dr. Durmuş TEZCAN İçin Birkaç Söz

İlhan ULUSAN

Alman Lisesi’ni bitirip 1965 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydımı yaptırdığım yılın Kasım ayında dersler başladı. Benim gibi 12 kişilik mezuniyet sınıfından Fakültenin I numaralı amfisine giren birinin düştüğü hayal kırıklığını hala hatırlarım. Amfi lebalep dolu, gürültü son haddinde, havada uçuşan kağıttan uçakların haddi hesabı yok, sınıftaki öğrenciler hemşeri grupları halinde yer tutup oturmuşlar... Bu hengâmede nasıl ders izlerim diye düşünürken zaman içinde açılır kapanır minik sandalyelerin temin edildiğini ve böylece öndeki alanın da sandalyeli öğrencilere tahsis edildiğini gördüm. İstanbul’da yetiştiğim ve hiçbir hemşeri grubuna dahil olamadığım için, lisenin lüks ve parıltılı sıra ve sandalyesinden sonra çaresiz başlangıçta seyyar sandalyeliler kitlesine katıldım.
Sınıftaki öğrencilerden çoğu Anadolu’nun çeşitli kentlerinden gelen karma gençlerdi. Zaman içinde bu ortama alıştım ve dersleri izlemeye gayret ettim. Hitabet kudreti yüksek hocaların varlığı, derslerin çeşitliliği ve bazı arkadaşların gösterdiği yakınlık ve ilgi dört yıl boyunca gelişerek devam etti. İşte bu arkadaşlardan biri de Durmuş Tezcan’dır. Durmuş, sergilediği sıcak, içten ve sevecen tavırlarıyla ilgi odağıydı. Tipik bir halk çocuğu olan sevgili Durmuş zekası, çalışkanlığı, pratik çalışmalardaki cesareti, doğru cevaplarıyla arkadaşlarının ve hocalarının sevgisini kazanmıştır. Ortak arkadaşlarımızın fazlalığı, Durmuş’un birleştirici ve kaynaştırıcı özelliğinin bir tezahürüdür. Birkaç arkadaşa değinmek gerekirse; sevgili kardeşlerim ve meslektaşlarımız Füsun Sokullu, Feridun Yenisey, Noter Cengiz Gök, Av. Ömer Koç, Av. Ziya Nur Gürel, Av. Şükrü Kuvvetli Yılmaz, Av. Neylan ve merhum Osman Kemaloğlu gibi birçok öğrenci ve meslektaşımız ortak dostlarımız arasında olup daha niceleriyle bugün de görüşmekteyiz.
Durmuş Tezcan’ı sonraki yıllarda üst sınıflarda katıldığımız “lisans ve doktora seminerleri” sırasında daha yakından tanıdım. Gerçekten lisans öğrencileri ile fakültede görevli doktora öncesi safhadaki asistanların da katıldığı seminerler boyunca, Durmuş Tezcan hazırladığı ödevlerin mükemmelliği, çeşitli konuların tartışılmasındaki bilgi ve zekice değerlendirmeleriyle dikkat çekmiştir. Zaman zaman genç akademisyenlerin takıldığı sorunlara, hocalarımızın yönettiği seminerlerde duraksamadan verdiği cevaplarla hocaların beğenisini kazanmıştır.
Mezuniyetten sonra 1969 yılından itibaren hepimiz bir yerlere dağıldık. Merhum Hocam Prof. Dr. Selahattin Sulhi Tekinay’ın lisans dönemindeki teşvikleriyle benim meslek hayatım akademik alanda başladı. Sevgili Durmuş Tezcan ise bilgisi ve liyakatiyle kazandığı bursla Belçika’ya doktora çalışmaları için uzunca süre için gitti ve çok başarılı çalışmalara imza attı. Döndüğünde önce Adalet Bakanlığı’nda daha sonra çok sevdiği eğitim öğretim hayatı içinde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde ve İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde akademik kariyerinin bütün safhalarını başarıyla tamamlayarak, Doçent ve Profesör olarak yurt içinde ve yurt dışında çok başarılı hizmetler ifa etti ve ifa etmektedir.
Bu yıllar zarfında Tezcan’la zaman zaman görüşme imkânımız oldu. Özellikle Ankara’da katıldığımız bilimsel toplantılarda görüşebildik. Her zamanki içtenliği ve nezaketiyle bizi evine davet edip eşi İsabelle Hanım’la ağırladığını hatırlıyorum. Yine çeşitli vesilelerle İzmir’de Hukuk Fakültesi’nde diğer dostlarımızla ortak sohbetlerimiz oldu.
Prof. Dr. Durmuş Tezcan’ın İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne intisabı ile ilgili birkaç anıyı nakletmek yerinde olacaktır. Fakültemiz 1999/2000 ders yılında eğitim hayatına başlamıştır. Kurucu Dekan eski dostum, değerli meslektaşım Prof. Dr. Tayfun Akgüner kurucu dekan olarak bir taraftan fakülteyi yetkin öğretim kadrosuyla donatmaya gayret gösterirken, bilimsel toplantıların yapılması da önemli faaliyet alanını oluşturmaktaydı. Gerçekten başkanı olduğum özel hukuk ve kamu hukuku alanlarında yüksek düzeyli toplantılar gerçekleştirilmiştir. Bunlardan bir tanesi de İnsan Hakları, Laiklik Kavramı ve Kamu Hukukunun Güncel Sorunlarının Tartışıldığı bir bilimsel sempozyumdu. İkibinli yılların başlarında Prof. Akgüner’in önderliğinde başta merhum hocamız Prof. Dr. İsmet Giritli olmak üzere yerli yabancı hocalarımızın yanı sıra Prof. Dr. Durmuş Tezcan’da konuşmacı olarak toplantı konukları arasında bulunmaktaydı. Prof. Tezcan içerik itibariyle zengin bir bildiri sundu. Toplantımızda bulunan Üniversite Rektörümüz merhum Prof. Dr. Önder Öztunalı muhtemelen Durmuş’la dostluğumuzu bildiğinden kendisinin Üniversite’ye öğretim üyesi olarak gelip gelmeyeceğini sordu. Konuyu sevgili dostum Prof. Dr. Tayfun Akgüner’e anlattım. Olumlu karşıladı ve Rektörümüzle konuştuktan sonra Prof. Tezcan’a konuyu açıkladı. Durmuş’un biraz şaşırdığını ve bu ani öneri karşısında hemen eşi İsabelle Hanımı aradığını hatırlıyorum. Herhalde o cenahtan da tasvip gördüğü ve bir lojman da kendisine özgülendiği için ders yılı başından itibaren Fakültede göreve başladı. Bu süre zarfında Kıbrıs’taki eğitim öğretim görevini de sürdürdü. İstanbul Kültür Üniversitesi’nde önemli hizmetlerde bulundu. Kamu Hukuku Bölüm Başkanlığı ve Adalet Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğü görevlerini halen sürdürmektedir.
Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde ülkemizin Avukatı olarak da çok değerli hizmetlerde bulunmuştur.
Prof. Tezcan’ın Türk eğitim hayatına katkısı; sadece Ceza Hukuku, Ceza Muhakemesi Hukuku, Uluslararası Ceza Hukuku, İnsan Hakları Hukuku alanlarında gerçekleştirdiği araştırma, incelemelerle sınırlı değildir. Onun sahip olduğu ülke sevgisi ve vefa duygusu onu eğitim hayatının başka alanlarında da hizmetler yapmaya sevk etmiştir. Gerçekten Durmuş içinden çıktığı kentin ihtiyaçları doğrultusunda baba ocağı Mersin Taşucu’nda bir lise binasını ihya ederek Türk Milli Eğitim hayatına armağan etmiştir. Bugün kendi adıyla faaliyet gösteren Denizcilik Meslek Lisesi’nin ihtiyaçlarıyla halen yakından ilgilendiğini ve bundan büyük bir mutluluk duyduğunu yakından gözlemleme olanağı buldum. Bu örnek ve özgeci tutumuyla memleketine ve hemşehrilerine ve sonuç olarak milletimize yönelik hizmeti asla unutulmaz.
Sevgili Durmuş yakınların da bildiği gibi her türlü kibirden, üstten bakan tavırdan uzak bir kişiliğe sahiptir. Son derece alçak gönüllüdür, eskilerin tabiriyle bir halk adamıdır. Kalender ve çelebi tabiatıyla çok sayıda insanın da gönlünde yer etmiştir. Sınıf arkadaşlarımızın yüzleri çok geçen sayısına rağmen büyük bir çoğunluğuyla ilişkisini sürdürme erdem ve başarısına sahiptir. Hemen hemen çoğunun telefon numaralarını bilir. Zaman zaman arkadaşlar hakkında ondan bilgiler alma imkanına sahip olurum. Dostluğa ve dostlarına o denli bağlıdır ki, dostlarıyla birlikte olduğu zaman gıyabındakileri de üşenmeden arar, onlarla da en azından telefonla görüşmemizi sağlar. Dostluğa ve dayanışmaya bu denli önem veren bir kişiye rastlamak gerçekten kolay değildir. Prof. Tezcan hoşgörülü bir insan olduğu kadar çok açık sözlüdür. Kolay kolay kızmaz, bazen kızsa da belli etmez.
Sevgili Durmuş’un nezdinde benim bir sıfatım da “enişte”dir. Eş, dost toplantılarında bana bu sıfatla seslenmeyi sever. Bunun nedeni sınıf arkadaşımız ve eşim Av. Gülsen Ulusan’ın Mersin’le olan sıkı bağı ve Durmuş’un çok iyi arkadaşı olmasının yanında onun hemşehrisi sıfatını taşımasıdır. Gerçekten Durmuş’un ve eşi İsabelle’in yakın aile dostu olarak da gönlümüzde ayrı bir yerleri vardır.
Yazılacak, anlatılacak daha çok şey bulunduğu kuşkusuzdur. Sevgili Durmuş’u kendisi için çıkartılan bu armağan vesilesiyle yürekten kutluyorum. Eşi İsabelle Tezcan kardeşimle birlikte kendisine sağlıklı, mutlu ve esenlik dolu günler diliyorum. Nice yılları birlikte geçirmek umuduyla, en iyi dileklerimi ve sevgilerimi elli dört yıllık dostluk duygusuyla iletiyorum.

Prof. Dr. M. İlhan ULUSAN