Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hizmet Sözleşmesinde Eser Sahipliği

İlhami GÜNEŞ

Eser onu yaratan gerçek kişinindir. Bununla birlikte, gerçek veya tüzel kişilerin hizmet sözleşmesi veya başka bir hukuki ilişki altında çalıştırdıkları kişilerin yarattığı eserler bakımından hak sahipliği ayrıca düzenlenmiş bulunmaktadır. Çalışanların işyerinde ve iş kapsamı altında ürettikleri eserlerin mali hakları işverene aittir. Bunun pratik sonucu çoğu kez eser sahibinin yaratıcılığının ve verimliliğinin yeterince teşvik görmemesidir.

Hizmet sözleşmesi, eser sahipliği, mali haklar, çalışanın yarattığı eser, nitelikli tekelci hak.

I. ESER VE ESER SAHİPLİĞİ

Çalışan eser sahiplerinin haklarını anlayabilmek bakımından önce, eser kavramı irdelenmelidir. FSEK’e göre, fikir ve sanat eseri (kısaca eser), eser sahibinin hususiyetini taşıyan, ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar ve sinema eserleri türlerinden birisi içine giren her nevi fikir ve sanat mahsulüdür (FSEK m. 1/B(a)). Yasal tanımdan hareketle, bir fikri ürünün eser koruması alabilmesi için gereken koşullar aşağıda sıralandığı gibidir;

Ancak bazı eser türlerinde ek koşullar aranabilmektedir. Buna göre, güzel sanat eserlerinde (resim, heykel, fotoğraf gibi) bedii, yani estetik nitelik (FSEK m. 4), bilimsel eserlerde ilmi veya teknik özellik (FSEK m. 2/b, m. 3), sinema eserlerinde çekim tekniğine uygunluk da bulunmalıdır1. Fikri hak veya telif hakkı, korunan bir eserin, hak sahibi dışındakilerin kullanımını sınırlamaktadır. İngilizce “copyright” sözcüğünün ima ettiği gibi bu kısıtlama o eserin kopyalanması, çoğaltılması hakkına ilişkin bir sınırlamayı anlatmaktadır. Telif hakkı konusu olan eserin, sahibinin izni olmadan çoğaltılması, yeniden üretilmesi bir tür tecavüz oluşturmaktadır. Telif hakkı sahibinin veya bağlantılı hak sahibinin engelleyebileceği diğer eylemler: kopyaların kamuya sunulması; kamunun seçilen yerde ve zamanda esere ulaşabileceği biçimde arzı; eserin kiralanması; ödünç verilmesi; türüne göre eserin icra edilmesi; kablo dahil bazı yöntemlerle yayınlanmasıdır. Tecavüzden söz edilebilmesi için, eserin doğrudan veya dolaylı olarak korunan eserden türetildiğinin, elde edildiğinin kanıtlanması gereklidir. Bu yüzden telif hakkı; patent hakkı, tescilli tasarım hakkı, marka hakkı ve bitki ıslahçısı hakları gibi mutlak değil; nitelikli bir tekelci hak olarak kabul edilmektedir2.

Telif hakkı çok dar anlamıyla, eser sahibinin eserinden mali olarak yararlanma hakkını karşılar biçimde de kullanılabilmektedir. Gerçekten de eser sahibinin eserden, mali hakları ve manevi hakları yoluyla yararlanması bu anlamdadır. Yazarın, kitabının satış gelirinden bir defaya mahsus toplam bir bedel alarak veya satışlardan belli bir yüzde dahilinde pay (royalty) alarak maddi yarar sağlaması böyledir.