Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türkiye’de Coğrafi İşaretlerle İlgili Uygulamada Yaşanan Sorunlara Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısı Çerçevesinden Bir Bakış

A Glance to the Problems of Geographical Indications in 
Practice on Framework of Draft Industrial Property Law in Turkey

Arzu KAN,Bülent GÜLÇUBUK,Hasan Gökhan DOĞAN,Çağrı KAN

Gelişmiş ülkelerde devlet desteklerinden geniş oranda yararlanan geniş ölçekli tarım işletmelerinin oluşturduğu endüstriyel tarıma karşın gelişen ekonomilerde tarımsal faaliyetle uğraşan üreticiler ayakta kalmak, rekabet etmek ve kazanmak için daha fazla ürün farklılaşması yapmaları için zorlanmaktadır. Ürün farklılaşmasını sağlamak ve uluslararası arenada daha fazla fiyat elde etme olanaklarını arttırmak için oluşturulan kapsamlı stratejinin bir parçası olarak coğrafi işaretler, yerel ürünlerin değerinin arttırılması için ümit var bir strateji olarak gözükmektedir. Son 100 yıl içinde özellikle Avrupalı üreticiler artan bir şekilde geleneksel ürünler ve onların orijinleri arasında bir ilişki kurmaya çalışmalarının sebeplerinden biri benzerlerine göre daha yüksek kaliteye sahip olduğunu gösteren ve bu farklılığında üretildikleri alan ile ilişkilendirilen bu ürünlerin pazarda daha fazla değer elde etmesinin sağlanmasıdır. Türkiye’de 1995 yılında KHK ile resmi açıdan koruma altına alınmaya başlayan bu ürünlerde kapsamlı bir çalışma gerekliliği yadsınamaz hale gelmiş ve yasal mevzuat hazırlanan “Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısı içerisinde özellikle AB normlarına uygun hale getirilmeye çalışılmaktadır. Bu yeni Kanun Tasarısının, özellikle başvuru, denetim ve görünürlük alanlarında pozitif katkılar yapacağı açıktır. Bu çalışmada, uygulamada incelenmiş olan Akşehir Kirazı (11.04.2004 tarih ve 75 Coğrafi İşaret Tescil No.lu Menşei İşaret) ve Divle Obruk Peyniri (Coğrafi İşaret (Menşei İşaret) tescili alamadı) gibi ürünlerde karşılaşılan sorunlar çerçevesinde yeni kanun tasarısının getirdiği çözümlere genel bir değerlendirme yapılmıştır. Özellikle coğrafi işaretler ile ilgili tescilin bir hukuki boyutunun olduğu, tescille elde edilen sorumluluğun kullanımı konusunda toplum içinde doğru bir algının oluşturulması gerektiği bu yeni süreçle daha da önem kazanacaktır. Diğer yandan illerde coğrafi işaret alma konusunda adeta yarış içine girmiş Sivil Toplum Kuruluşlarının süreç içinde bilgilenmeleri, davranış ve tutumlarını yasal uygulamalar çerçevesinde oluşturmaları ve bunu üreticilere ve tüketicilere aktarmaları da önemli görülmektedir.

Coğrafi İşaretler, Denetleme, Görünürlük, Taslak Sınai Mülkiyet Kanunu.

The producers, engaged with agricultural activity in growing economies despite of industrial agriculture, consisting of large-scale agricultural enterprises, benefiting a large proportion of government support, are forced to make products differentiation more to survive, compete and win in the developed countries in globalization of the world. Geographical indications as a part of a comprehensive strategy to increase the opportunities in order to ensure product differentiation and acquisition more price in the international arena seems to promising strategy to increase the value of local products. One of the reasons to try to establish a relationship between local products and their origin by particularly European producers over the last 100 years is to ensure to get more value in the market of these products, demonstrating higher quality than their generics and are associated with the area where they are produced. A comprehensive study for these products started to be protected in the formal terms of the Decree, 1995 in Turkey has become an undeniable need and legal legislation has been being tried to be harmonized with EU norms with prepared Draft Industrial Property Law. It is clear that this new draft law will make a positive contribution in the fields of especially in application, audit and visibility. In this study, overall evaluation to the solutions posed by new draft law was made in the framework of the problems encountered in the products such as Akşehir Cherry (11.04.2004 date and Geographical Indication Registration No.75, Protected Designation of Origin-PDO), and Divle Obruk Cheese (failed to get Geographical Indication registration for PDO) which were examined in the practice. Having the legal aspects of Geographical Indication Registration and necessity of establishing an accurate perception in the community about using the obtaining responsibility regarding the registration will gain further importance with this new process. On the other hand, it is also important that the Civil Society Organizations, which have been competing in the process of getting geographical indications in the provinces, should establish their knowledge, forming their behavior and attitudes in the process within the framework of legal practices and pass them on to producers and consumers.

Geographical Indications, Audit, Visibility, Draft Industrial Property Law.

Giriş

Ürün etiketlerinin ekonomik başarısını sağlamanın birincil yolu asimetrik bilginin olduğu yüksek kaliteli mal temini ile ilgili piyasa başarısızlıklarının çözünürlüğünü kolaylaştırmaktır1 . Kalabalık heterojen gıda ürünlerinin olduğu bir ortamda, bilgi asimetrisinin sağlanması güven ve itimadın oluşmasında ve bu konuda yaşanan tecrübeler göz önüne alındığında en önemli sorunlardan biridir. Sonuç olarak, ürün etiketlemesi tüketicilerin doğru ve istedikleri ürünleri bulması, üreticilerin tüketici talep ve beklentilerini sağlamasına olanak vermesi ve sosyal ya da politik ekonomi hedeflerini (sağlık açısından kazanımlar, istenen sektörlerde büyüme, artan ihracat vb.) desteklemek için kritik bir mekanizma olarak görülmektedir. İşte bu kapsamda özellikle son yıllarda artan bir şekilde karşımıza çıkan bir etiketleme türü olan “coğrafi köken etiketleri” bu yapıya en önemli örneklerden biridir. Tüketiciyi ürünün orijini hakkında bilgilendiren ve bu bilgilendirmede coğrafi köken ile ürün kalitesi arasında bağlantı kurmaya çalışan ve hatta bazen ürünün kalitesinin tümüyle coğrafi kökenden geldiğini gösteren2 bu sistem “Coğrafi İşaret Sistemi” olarak bilinmektedir.

Sınai mülkiyet sisteminin temelini oluşturan ve 1883 yılında imzalan Paris Sözleşmesi ile başlayan coğrafi işaret süreci ki, bu Sözleşme coğrafi işaretlerle oluşturulan korumanın ilk temelini oluşturmaktadır, 14 Nisan 1891 tarihli Markaların Uluslararası Tescili Hakkında Madrid Anlaşması konusu sadece coğrafi işaretler olan ilk uluslararası düzenleme takip etmiştir. 1958 yılında sonuçlanan 1967 yılında Stokholm’de tekrar gözden geçirilen ve 1979 yılında iyileştirilen Lizbon Anlaşması ile menşei adlarının kökeni olan ülkeleri dışında da kabul edilmesini ve korunmasını sağlamak için bir sistem kurmayı hedeflemiştir. Bu anlaşmanın amacı, “herhangi bir ülkenin, bölgenin ve bir alanın ismi olup o alandan kaynaklanan ürüne ismini veren, ürünün kalite ve karakteristik özellikleri o bölgenin sadece coğrafi çevresinden (bunun içine doğa ve insan faktörleri dahildir) kaynaklanan” orijin isimlerinin korunmasını temin etmektir. 1994 yılında fikri mülkiyet hakları içerisinde coğrafi işaretlerinde yer aldığı TRIPS Anlaşması’nın da (the Agreement on Trade-Related Aspects of Intellectual Property Rights) devreye girmesi ile coğrafi işaret konusu dünyada birçok politika yapıcılarının, ticaretle uğraşanların, hukukçuların, ekonomistlerin ve hatta üreticilerin ilgisini çekmiş ve bu ilgi gün geçtikçe büyüyerek yeni bir trend oluşturmuştur. Kuşkusuz bu durumun oluşumunda TRIPS Anlaşmasının coğrafi işaretlerle ilgili bir bölümünün kapsamı önemli rol oynamaktadır. Böylece coğrafi işaret konusu, sistemin geleneksel olarak yürütüldüğü sınırlı sayıdaki ülke listesinin (Fransa en önemlisi) ötesinde daha fazla ülkenin de içine katıldığı bir sisteme dönüşmektedir.

Avrupa Birliği’nde Coğrafi İşaret Koruması Avrupa Birliği (AB) nezdinde menşe adı (designation of origin) ve mahreç işareti (geographical indication) korumasını konu alan coğrafi işaret tescilinin temeli 1992 tarih ve 2081/92 sayılı Tüzüğe dayanmaktadır. Bu Tüzük yerini 20 Mart 2006 tarihinde 510/2006 sayılı Tüzüğe ve bu Tüzük de yerini 1151/2012 sayılı 21 Kasım 2012 tarihli Tüzüğe bırakmıştır. Ayrıca 509/2006 sayılı Geleneksel ürünlerle ilgili Tüzük’te iptal edilerek yerini 151/2012 sayılı Tüzüğe bırakmaktadır. Böylece coğrafi işaretler ve geleneksel ürünler aynı tüzük içerisinde korunmaya başlamıştır.

Coğrafi işaretlerle ilgili Türkiye’de ise bütün bu gelişmelere paralel ilk olarak 1995 yılında yürürlüğe giren 555 sayılı “Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ve 555 sayılı “Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmelik” kapsamında özel olarak bu tür ürünler korunma altına alınmıştır. 2007 yılında yasalaşması için her ne kadar Meclis’e Coğrafi İşaretler Kanun Tasarısı sunulmuşsa da halen bu konuda yürürlükte olan bir Kanun bulunmamaktadır. Yeni çıkartılacak Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısı’nda Coğrafi işaretler ve Geleneksel Ürünlerin korunması ile ilgili günün ihtiyaçlarına cevap verilmeye çalışılmaktadır.

Bu çalışma ile yeni çıkartılması planlanan ve çok kısa süre içerisinde TBMM’de görüşülecek olan Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısı’nın yürürlüğe girmesi ile coğrafi işaretler konusunda başvuruda ve uygulamada önceden yaşanan başlıca sorunlara ne ölçüde çözüm bulunabileceği ortaya konulmuştur.

Coğrafi İşaretlerin Barındırdıkları Anlam Bakımından Önemi

Coğrafi işaretler sadece ticari avantaj sağlayan veya hukuki koruma sağlayan araçlar değildir. Çok fonksiyonlu yapıları onları diğer fikri mülkiyet haklarından farklı kılmakta ve bu durum onların daha geniş bir bağlamda var olmalarını sağlamaktadır. Bu bağlamda coğrafi işaretler bir yandan çevrenin bilinçli kullanımı, gelenek ve kültür gibi yerel değerleri harekete geçirirken, diğer yandan kırsal kalkınmanın bir entegre formu olarak ticari ve ekonomik çıkarları güçlü bir şekilde geliştirmekte ve ilerletmektedir. Coğrafi işaretler yeni bir terim olan “glokalization” için iyi bir örnektir. Bu tip ürünler hem küresel pazar içinde yer almakta hem de yerel kültür ve ekonomileri desteklemektedir.

Kalkınma açısından bakıldığında ise bazı coğrafi işaretlerin artan bir biçimde daha kaliteli kırsal işgücü oluşturduğu görülmüştür. Bu işaretler, belirli bir topluluk için değerli ifade biçimleri olan yerel bilgide ya da geleneksel ve zanaatkar becerilerde somutlaştırılan benzersiz entelektüel ya da sosyo-kültürel mülkiyetin teyit ve korumasını sağlayabilirler3.

İş açısından bakıldığında ise, Cİ sahibi olan ürünler pazar odaklı ürünlerdir. Kalite, izlenebilirlik ve gıda güvenliği için standartlara sahip olma eğiliminde oldukları için ortaya çıkan ticaret talepleriyle sıklıkla uyum içindedirler. Cİ'ler üst sınıf bir markanın özelliklerinden birçoğuna sahiptir. Bir tedarik zincirini ve hatta bir bölgedeki diğer ürün ve hizmetleri de etkileyebilir ve böylece iş kümeleşmesini ve kırsal entegrasyonu teşvik edebilirler. Cİ'ler, bir bölgede ortaya çıkan ve diğer bölgelerde veya ülkelerde taklidi zor olan geleneksel üretim ve işleme yöntemlerini ortaya çıkarmaktadırlar.

Coğrafi işaretlerin hepsinin bu imkanları sağladığını söylemek zordur. Cİ sisteminin kurulması zordur. Büyük ölçekte başarının elde edilmesi için süreklilik, kontrol ve zaman gerektirmektedir. Sadece örgütsel ve kurumsal yapılar için değil aynı zamanda pazarlama ve yasal yaptırım gibi devam eden operasyonel maliyetler için de önemli maliyetlere sahip olabilirler. Bazı durumlarda, özellikle gelişmekte olan ülkelerde uygun planlama ve yönetim yapılmaksızın yapılan Cİ girişimleri için yapılan sınırlı kaynakta heba edilebilir ve bir sonuç elde edilemeyebilir. Cİ’ler, özellikle çıktıları ayırt edici özelliklere sahip olmayan ürünler için uygulanabilir bir seçenek değildir. Sadece bir ürün için Cİ’nin alınmış olması için bu işaretin alınması, eğer o ürünün gerçekten ayırt edici farklı bir özelliği yoksa istenilen başarı elde edilemeyebilir. Bazı çalışmalar, belirli koşullar altında Cİ'lerin ticari yeniliğin ortaya çıkmasını engelleyebileceğini belirtmektedirler. Bazı araştırmacılar, CI'leri farklılaştırma aracı olarak kullanmanın zengin-üst tabaka üreticilere fayda sağlayabileceğini, ancak alt tabaka veya fakir üreticilerin bu sistemden yararlanamayacağını belirtmektedirler. Gerçekten de, kötü yapılandırılmış CI'ler topluluklar, gelenekler ve çevre için zararlı olabilir.

Coğrafi işaretlere tek başına kırsal kalkınma için çözüm demek yanlış olur. Fakat iyi yönetildiklerinde kalkınma için güçlü bir araç olabilirler. Cİ’ler, ekonomik rekabet edebilirlik, paydaş eşitliği, çevre yönetim ve sosyo-kültürel değer konularını pozitif yönden kapsayabileceğinden, kırsal kalkınma için kapsamlı bir çerçeve sunabilir. Coğrafi işareti önemli kılan unsurlardan biri, içinde barındırdığı anlam ve onun bir kırsal kalkınma aracı olarak küreselleşen dünyada yerel hareketlerin teşvikini sağlayan bir olgu olarak görülmesidir. Coğrafi işaretleri sadece yerel kalkınma yaklaşımı olarak küreselleşmeye karşı bir hareket olarak görmemek gerekir. Coğrafi işaretlerin yerelde ve dolayısıyla kırsal kalkınmada sağladığı avantajlar beş ana başlık altında toplanabilir4 .

a. Koruma aracı: Üreticilerin sahtecilikten dolayı haklarının gasp edilmesini ve tüketicilerin ise aldatılmasının önüne geçen bir araç olarak kullanılabilir.
b. Pazarlama aracı: Ürünün pazardaki imajını, şöhretini ve profilini olumlu yönde etkilemektedir.
c. Kırsal kalkınma aracı: Üretim için farklı bir yaklaşım olup, yerel işletmelerin sürdürülebilirliğinin sağlanması, kültürel mirasın ve biyoçeşitliliğin korunması amacı ile kullanılabilmektedir.
d. Ekonomik bir denge oluşturma aracı: Az gelişmiş ile gelişmiş alanlar arasındaki ekonomik farklılığın giderilmesinde kullanılabilmektedir. Bunun yanında korumanın devlet tarafından sağlanması üreticiler için daha az masraf anlamına gelmektedir.
e. Bilgi aracı: Coğrafi işaretler üretici ile tüketici arasında bilginin ve kültürün paylaşımını sağlayan önemli bir bilgi aracıdır. Özellikle tüketicilerin sadece tükettikleri ürün hakkında değil bölgenin kültürü hakkında da bilgi sahibi olmasına imkan vermektedir.