TTK’nın Mal Sigortalarında Sigortacının Halefiyetine İlişkin Düzenlemesi Hakkında

Emine YAZICIOĞLU

Zarar sigortalarında “sigortacının halefiyeti”, sigortalının, uğradığı bir zarar dolayısıyla sigorta sözleşmesinden doğan sigorta tazminatı talep hakkı yanında, herhangi bir sebeple üçüncü bir şahsa karşı tazminat talep hakkına da sahip olması durumunda, sigortalının tazminat talep hakkının, sigorta tazminatı ödemek suretiyle zararı kısmen veya tamamen tazmin eden sigortacıya ödediği sigorta tazminatı oranında intikalini ifade eder¹. Sigortacının halefiyeti, zarar sigortalarında geçerli “zenginleşme yasağı” ilkesi² gereği sigortalının sigortacı ve zarar sorumlusundan ayrı ayrı tazminat elde ederek zenginleşmesinin ve sigortalının sigorta tazminatı talep hakkının mevcudiyeti sebebiyle zarar sorumlusunun tazmin yükümlülüğünden kurtulmasının önlenmesi açısından³ gerekli ve önemlidir⁴. Bu nedenle sigorta tazminatı ödeyen sigortacının, tazmin ettiği zarar dolayısıyla sigortalının zarar sorumlusuna karşı sahip olduğu tazminat talep hakkına kanunen halef olacağını öngören düzenleme getirilmekte; böylece sigortalının tazminat talep hakkının, (sigortalının irade beyanında bulunması ya da zarar sorumlusuna bildirim gibi) herhangi bir işlem yapılmasına gerek olmaksızın kanun hükmü gereği sigortacıya intikali sağlanmaktadır.

Türk hukukunda da 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (eTTK)⁵ olduğu gibi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) da sigortacının halefiyeti hakkında düzenleme getirilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın (mal sigortaları ve sorumluluk sigortaları olarak ayrılan) zarar sigortalarına ilişkin özel hükümler bölümünde (TTK m. 1453 - 1486) 1472. madde ile mal sigortalarında, 1484. madde ile de sorumluluk sigortalarında sigortacının halefiyeti düzenlenmiştir⁶.

6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi