Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Medeni Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu’nda Yer Alan Yeni ve Değişik Hükümler Bağlamında Maden Zararlarının Karşılanmasına İlişkin Bazı Tespitler ve Düşünceler

İlhan ULUSAN

Konuyla ilgili olarak maden zararı kavramı üzerinde bu satırların yazarı tarafından yapılan açıklamaların varlığını anımsatmakla söze başlamak yerinde olacaktır1. Bu açıklamaların çıkış noktasını, Yargıtay’ın vermiş bulunduğu bir İçtihadı Birleştirme Kararı oluşturmuştur2. Söz konusu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; kömür ocağından cevher çıkartılırken mücavir alanlardaki yapılara ve arazilere ika edilen zararların, o tarihte yürürlükte olan 6309 sayılı Maden Kanununun boşluk arz etmesi nedeniyle bu boşluğun hangi hükümler vasıtasıyla doldurulması gerektiği tartışılıp değerlendirilmiştir. Bu konuda uygulanması gereken hükümler bakımından iki ayrı öneri tartışılmıştır. Bir düşünceye göre; eski Medeni Kanunun (e.MK) 656. 661. ve 662. maddelerinin yani komşuluk hukukuna ilişkin komşular arasındaki çıkar çatışmalarını düzenleyen ve yaptırıma bağlayan hükümlerin uygulanmasının yerinde olacağı gerekçeleriyle savunulmuştur. Bunun karşısında yer alan çoğunluk görüşünü temsil eden görüşe göre ise; maden zararlarının karşılanmasındaki boşluğun, 818 sayılı eski Borçlar Kanununun (e. BK) “bina ve diğer şeylerden mesuliyet”i hükme bağlayan 58. maddesinin uygulanmasıyla doldurulması gerektiği ileri sürülmüş ve maddeyle ilgili genel nitelikteki bilgilere yollama yapılarak e. BK. md. 58. Maddede yer alan düzenlemenin bu konudaki sorumluluğu tesis edici hüküm olduğu sonucuna varılmıştır3.

Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki, sözü geçen İçtihadı Birleştirme Kararı sonraki yıllarda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun verdiği bazı kararlarda da uygulanmış ve azınlık görüşü gözetilmeden e. BK. md.58’e dayalı olarak yapılan değerlendirmelere uygun hukuki sonuçlara varılmıştır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 1978/301, K. 1979/1629 sayılı 19.12.1979 tarihli kararında ve aynı maddi vakıalar bağlamında verilen E. 1978/4-301, K. 1979/1629 sayılı 10.12.1979 tarihli kararlarında söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararına gönderme yapılmak suretiyle kömür madeninin çıkartılması faaliyeti sonucu doğan zararlardan kusursuz sorumluluk esası bağlamında bu zarar neden olanların e. BK. md. 58 uyarınca sorumlu olacakları belirtilmiştir. Daha sonraki yıllarda özellikle Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından verilen yargı kararlarında, maden zararı niteliği taşıyan kimi uyuşmazlıklarda ise haksız fiil sorumluluğuna ilişkin kuralların tazmin yükümlülüğünün hukuki dayanağı olarak kabul edildiği görülmektedir4.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında dayanılan e. BK. md. 58 hükmü yardımıyla ulaşılan bu sonuç tarafımızdan ayrıntılı bir biçimde eleştirilmiştir. Bu bağlamda özellikle maden zararı (Bergschaden) kavramı üzerinde durularak, bu kavramın çeşitli ülkelerde ayrı ve bağımsız bir hukuki müessese, kurum olarak ele alındığına işaret edilmiştir. Bu eleştiriler aradan geçen zamana rağmen bugün de önem ve geçerliliğini korumaktadır. Ayrıca Medeni Kanunumuzda, her biri çevrenin korunmasına hizmet eden komşuluk hukuku normlarının yeni bir bakış açısıyla ele alınıp düzenlenmesi olgusu karşısında konunun bu gelişmelerin ışığında yeniden değerlendirilmesi bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır5. Sonraki açıklamalarımızda daha kolay görülebileceği gibi maden zararlarının karşılanmasındaki hukuki boşluğun doldurulması bu gelişmeler karşısında eskiye oranla daha kolay ve daha güvenli bir çözüme bağlanabilecektir. Umalım bu konuda yargısal planda hukuk uygulamasını daha doğru bir tabana oturtacak, hukukun gelişmesine hizmet edecek nitelikte çalışmaları sergilemek imkanı hâsıl olur.