Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Koruma Amaçlı İmar Planlarının Yapılış Usulü

The Procedure of the Reconstruction Plan for Protection

Serkan SEYHAN

Kendi dönemlerinin tanıklığını yapmakta ve günümüz toplumuna geçmişin birikimini aktarmakta olan kültür varlıkları ile sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının gerçekleşmesinde temel taşlardan birisi olan tabiat varlıkları, uluslararası ve ulusal düzeyde korunmaktadır. Kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve Anayasanın 63. maddesinin hayata geçirilmesi hususunda idarenin sahip olduğu araçlardan birisi de koruma amaçlı imar planlarıdır. Bu çalışmada, kültür ve tabiat varlıklarının korunması hususunda çok önemli olan koruma amaçlı imar planlarının yapılış usulü, Danıştay kararları ışığında incelenecektir.

Kültür Varlıkları, Tabiat Varlıkları, Geçiş Dönemi, Sit Alanı, Koruma Amaçlı İmar Planı.

Cultural properties are witnesses of their epochs, likewise they transfer the cultural and historical accumulation to today’s society and natural properties are one of the keystones in the realization of the right to live in a healthy and balanced environment. Therefore, they are under protection at national and international levels. One of the instruments that the administration has, is the reconstruction plan for protection with the objective to protect cultural and natural properties and to be implemented 63th article of the Turkish Constitution. In this present study, the procedure of the reconstruction plan for protection which is very important for protection of cultural and natural properties, will be explained in consideration of State Council decisions.

Cultural Properties, Natural Properties, Transitional Period, Protected Area, Reconstruction Plan for Protection.

İnsanlık kavramı, tarihsel ve çevresel bağlamı ile yaşayan ve gelişen bir kavramdır. 21’inci yüzyıla kadar yaşanan süreçte kültür ve tabiat varlıklarının, insanlık kavramının içeriğini oluşturan temel unsurlardan birisi olduğu kavranmış bulunmaktadır. Günümüzde bilim, teknoloji ve sanat gibi alanların daha da ileriye gidebilmesinin anahtarı, geçmişte ortaya konulanların bilinmesi ve anlaşılmasındadır. Ancak bu sayede, yani geçmişin birikim ve mirasının üzerine daha iyisi inşa edilebilir. İşte kültür varlıkları1 da kendi dönemlerinin tanıklığını yapmakta, günümüz toplumuna geçmişin birikimini aktarmaktadır. Şu halde kültür varlıklarının korunması, söz konusu gelişmelerin gerçekleştirilmesi, insanlığın geçmişi ile bağ kurabilmesi için oldukça önemlidir.

Bunun yanında, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının gerçekleşmesinde temel taşlardan birisi de tabiat varlıkları2dır. Bu açıdan tabiat varlıklarının korunması hususu, temel insan hakları ile olduğu kadar, tüm insanlığa ait olan doğal mirasın yok olmasının engellenmesi ile de yakından ilgilidir.

Çağımızda kültür ve tabiat varlıklarına atfedilen değerler ve nitelikler, ulusal düzlemin ötesine geçilmesine ve konunun, “insanlığın dünya mirası3kavramı çerçevesinde uluslararası boyutta irdelenmesine kapı aralamıştır4. Özellikle 16 Kasım 1972 tarihinde kabul edilen ve 14 Şubat 1983 tarih ve 17959 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak ülkemizde de yürürlüğe giren Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme ile birlikte kültür ve tabiat varlıklarının korunması hususun uluslararası boyutu önem kazanmıştır5. Aynı şekilde Sözleşme’nin 4’üncü maddesi6 devletlere topraklarında bulunan doğal ve kültürel mirasın korunması için çeşitli ödevler yüklemektedir.