Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Müdürlerin Haklı Sebeplerin Varlığı Halinde Azli veya Temsil Yetkilerinin Sınırlandırılması

Abberufung Oder Beschraenkung der Vertretungsbefugnis desGesellschafters-Geschaeftsführers in der GmbH ausWichtigem Grund

Çağla KANDIRALIOĞLU CUYLAN

Türk Ticaret Kanunu m. 630 müdürlerin görevden alınması, yönetim ve temsil yetkisinin geri alınması ve sınırlandırılmasını düzenlemektedir. Genel kurul, müdürleri her zaman görevden alabilir. TTK m. 630 (2/3) uyarınca, her ortak, yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı bir sebep olarak ortaya çıktığı durumlarda, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını, ilgili mahkemeden talep edebilir. Bu bağlamda müdürün azli her zaman mümkündür; yeter ki azledilen müdürün şirkette görevine devam etmesinin beklenemeyeceği haller haklı bir neden oluştursun. Ayrıca azınlığın da ilgili mahkemeden müdürün azlini her zaman isteyebileceği vurgulanmalıdır. Kusur haklı sebebin varlığı için şart değildir, ancak hakimin takdir hakkını kullanırken gözönünde tutması gereken önemli unsurlardandır. Müdürün azli için sadece haklı sebebin varlığı değil, bununla birlikte şirkette zararın gerçekleştiğinin ispatı da gereklidir.

Limited Şirket, Müdür, Haklı Sebep, Azil, Yetkilerinin Sınırlandırılması.

Das türkische Handelsgesetzbuch regelt in Art. 630 “die Abberufung von Geschäftsführern und die Entziehung der Vertretungsbefugnis”. Die Gesellschafterversammlung kann den Geschäftsführer, welche ihrerseits gewaehlt wurde, jederzeit abberufen. Gestützt auf Art. 630 Abs. 2/3 kann jeder Gesellschafter dem Gericht beantragen, das einem Geschäftsführer die Geschaeftsführung und Vertretungsbefugnis entzogen oder beschraenkt wird, wenn ein wichtiger Grund vorliegt, namentlich wenn die betreffende Person ihre Pflichten grob verletzt oder die Fahigkeit zu einer guten Geschäftsführung verloren hat. Abberufung ist stets möglich, wenn ein wichtiger Grund vorliegt, welche den Verbleib des Abzuberufenden in Organstellung für die Gesellschaft unzumutbar machen. Anzumerken ist zudem, dass auch ein Minderheitsgesellschafter vom Gericht die Abberufung des Geschäftsführers beantragen kann. Dabei kann Verschulden in die Abwägung einfliessen, ist aber für etwaigen wichtigen Grund nicht erforderlich. Das Verschulden stellt allerdings eine wichtige Voraussetzung dar, welche der Richter im Rahmen seines Ermessens zu beachtet hat. Damit der Geschäftsführer abberufen werden kann, ist neben dem Vorliegen eines wichtiges Grundes stets auch der Beweis des enstandenen Schadens in der GmbH Voraussetzung.

Gesellschaft mit beschraenkter Haftung, Geschaeftsführer, wichtiger Grund, Abberufung, Vertretungsbefugnis.

Limited şirketlerde ortaklığın temsili ve yönetimi müdür/müdürler tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu hususlara ilişkin düzenlemelere TTK’nın 623 ila 632. maddeleri arasında yer verilmiştir. TTK m. 623’de; “Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirket sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir” hükmü yer almaktadır. Bu düzenleme uyarınca, şirketin yönetim ve temsil yetkisinin en azından bir ortağa verilmesi gerektiği bir zorunluluk olarak belirtilmektedir1. Müdürlerin yetki alanının sınırları TTK m. 623/3 ile belirlenmektedir. Buna göre, kanunla ya da esas sözleşme ile ortaklar genel kuruluna bırakılmayan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bunları uygulamaya müdürler yetkili kılınmıştır. Müdürlerin şirketi yönetim ve temsil hakkının sınırlandırılmasına ilişkin düzenleme TTK m. 630’da yer almaktadır. TTK m. 630/1’de; “Genel kurulun, müdürü veya müdürleri görevden alabileceği, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabileceği”, TTK m. 630/2’de ise “Her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği” belirtilmektedir2. Haklı sebeplerle, müdürün yetkisinin geri alınması veya sınırlandırılması imkanı bu düzenleme ile yasal bir zemine koyulmuştur. TTK m 630/2 anlamında haklı sebep olarak kabul edilebilecek nedenlerin neler olabileceği üzerinde inceleme yapılacaktır.

TTK m.625/1’de3; müdürlerin, kanunların ve şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki vermediği bütün konularda görevli ve yetkili olacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Hükmün gerekçesinde, yönetim kavramına uygun olarak şirketin işletme konusunun elde edilmesi için gerekli olan her türlü iş ve işlemi yapmak ve kararları almak yetkisinin müdürlere, yani yönetime verildiği, devredilemez yetkilerin tümünün yürütmeye ilişkin olduğu ifade edilmektedir. Temsil yetkisi dışında kalan iç yapıya ve düzene ilişkin işlemlerin yapılması ve uygulanması yönetim görev ve yetkisi kapsamındadır4. Limited şirket müdürlerinin temsil yetkilerinin kapsamı, sınırlandırılması, imza yetkilerinin belirlenmesi, imza şekli, tescil ve ilan konularında, anonim şirketlerin ilgili hükümleri kıyasen uygulanacağı TTK m. 629/1’de belirtilmektedir.

Haklı sebep, her somut olayda, söz konusu uyuşmazlığın niteliğine göre belirlenmesi gereken bir kavramdır5. Bu sebeple, her tür sözleşme bakımından kavramın somut ölçüleri ortaya koymak güçlük arzetmektedir. Her somut olayda haklı sebebin varlığı olayın niteliğine ve koşuluna göre belirlenmelidir6. Haklı sebep kavramı, çalışmamızda, limited şirketlerde, diğer ortak veya ortakların talebi üzerine mahkeme tarafından müdürlerin, yönetim hakkının haklı sebeplerin varlığı halinde, kaldırılması ve sınırlandırılması açısından değerlendirilecektir. Haklı sebep kavramı tanımlanmamış olmakla birlikte, TTK m 630(3)’de; “yöneticilerin özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlarda ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi” hallerinin haklı sebep olarak kabul olunacağı ifade edilmektedir. Böylece sınırlayıcı olmamakla birlikte hangi hallerin haklı sebep olarak değerlendirilebileceği örnekseme yoluyla ortaya konulmuştur ve hakime haklı sebebin mevcut olup olmadığının tespitinde somut olayın özellikleri çerçevesinde takdir hakkı tanınmıştır7. Haklı sebebin mevcut olup olmadığını belirlemek, yargıcın takdirindedir (MK 4). Esasen haklı sebep konusunda yasal bir tanımın bulunmaması ve sadece örnekler verilmesinin nedeni, bu kavramın nisbi bir nitelik taşıması, geniş ölçüde yargıcın takdirine bırakılmış olmasıdır8.