Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Vergi İcra Hukukunda
 Ödeme Emri

Tayfun ERCAN

Vergi yargısında ödeme emrine karşı açılan davaların büyük bir yer tutması, kamu alacaklısı ile kamu borçlusu arasında ödeme emrine ilişkin uyuşmazlıkların çoğunlukta olduğunu göstermektedir. Türk Vergi İcra Hukukunda, kamu alacağının tahsili ne yönelik olarak, kamu alacaklısı tarafından, kamu borçlusu adına düzenlenen ödeme emri ne karşı yapılan itirazların ve sonuçların değerlendirileceği makalemizin konusu içerisinde; ödeme emrine itiraz müessesesinin teorik açıdan analizi, mevzuatımızdaki ödeme emri ile ilgili genel hükümlerin ve itiraza ilişkin hükümlerin incelenmesi ile yargının ve mali idarenin, ödeme emrinin itirazına yönelik yaklaşımlarına yer verilecektir.

Vergi İcra Hukuku, Ödeme Emri, Ödeme Emrine İtiraz.

GENEL OLARAK ÖDEME EMRİ

Kamu alacağının vadesinde ödenmemesi durumunda alacaklı kamu idaresi 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 54’üncü maddesinde yer verilen takip ve tahsil yöntemlerinden duruma uygun olanını kullanır. Alacaklı kamu idaresi, özel hukuk gerçek ve tüzel kişileri gibi, adli yargı yerinde açacağı davayla veya İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca, icra dairelerine başvurarak alacağını takip ve tahsil edemez. Bu nedenle idare kamu gücüne dayanarak, alacağını bizzat tarh ve tahakkuk ettirerek takip eder. 54’üncü maddede, üç tür cebri tahsil yöntemi öngörülmüştür:

Borçlu hakkında cebri tahsilat işlemlerine başlanılabilmesi için ilk şart, alacağın vadesinde ödenmemesidir. Bununla birlikte, ödeme emrinin veya teminatlı alacaklarda 56’ncı maddede belirtilen yazının gönderilmiş olması, vadesi gelen borcunu ödemeye davet edilmiş olması gerekir. Yani cebren takibat, ödeme emrinin veya teminatlı alacaklarda ödemeye davet yazısının tebliği ile başlar1.

6183 sayılı Kanunda ödeme emri ilgili herhangi bir tanıma yer verilmemiştir. Ancak yargı kararlarında ve doktrinde ödeme emrinin değişik tanımları yapılmıştır. Danıştay, ödeme ermininin tanımını, “kesinleşmiş zamanında ödenmeyen kamu alacaklarının tahsiline başlangıç olarak, alacağı süresinde ödemeyenlere, borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunma gereğini bildiren bir belge” şeklinde yapmıştır2. Doktrinde ise ödeme emrinin tanımı ile ilgili olarak yapılan açıklamalar şu şekildedir: “Ödeme emri cebren tahsil işlemlerine başlanacağının yazı ile bildirilmesidir”3. “Ödeme emri, icra takibi aşamasından önce yapılan ve kamu alacağının takip ve tahsiline yönelik hukuki bir işlemdir”4. Ödeme emri; kamu alacağının ödenmesi için son kez yapılan bir uyarıdır. Bununla birlikte, ödeme emri cebren tahsil sürecinin başlangıcıdır5. Tüm bu açıklamalar çerçevesinde ödeme emri; vadesi gelmiş, fakat ödenmemiş kamu alacağının yedi gün içinde ödemesini borçluya ihtar eden kişisel, sübjektif, kesin, yürütülmesi zorunlu, yükümlendirici, yenilik doğurucu bir idari işlem olarak nitelendirebilir. Ödeme emri şekle bağlı bir işlem olduğundan belirli şekil, usul, konu, sebep, yetki ve amaç unsurlarını taşımalıdır; aksi takdirde dava konusu edilmesi durumunda ödeme emrinin iptali söz konusu olabilir.