Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ceza Yargılamasında Mağdura Kayyım Atanması

Cengiz OTACI

Velayeti ya da vesayeti altında bulunan kişiye karşı suç işleyen sanıkla, suçun mağduru arasında menfaat çatışması oluştuğu durumda, TMK m. 426/2 de göz önünde bulundurularak mağdura kayyım atanması gerekir. CMK m. 234/2 gereğince atanan zorunlu vekil, ceza yargılamasında mağdurun haklarını korumaya yardım eden kişi ise de, kayyımın sahip olduğu temsili ve sorumluluğu taşımadığından, hukuken kayyım yerine geçerek mağduru temsil edemez.

Kayyım, Çocuk, Korunma İhtiyacı Olan Çocuk , Menfaat Çatışması.

I. Giriş

Ceza yargılamasında iddianın ve savunmaların ortaya konulması, özgür şekilde irade beyanında bulunulması, bağımsız temsil ile mümkündür. Bu nedenle aralarında menfaat çatışması bulunan sanıklar, tek müdafii ile temsil edilemeyeceği gibi (CMK m. 152, 1136 s. K. m. 38)1 aralarında menfaat çatışması bulunan mağdurlar da aynı vekil ile temsil edilemez. Hiç kimse sahip olduğu temsil hakkını ve yetkisini kullanarak bir başkasının aleyhine oluşturacağı durumdan kendine ya da temsil ettiği kişiye yarar sağlayamaz. Hukuk düzeni buna izin vermez. İddianın ve savunmanın özgürleştirilmesi, temsil hakkının ve yetkisinin bağımlı olmaktan çıkartılması ile mümkündür.

Sanığın, velayeti ya da vesayeti altında bulunan kişiye karşı suç işlemesi halinde sanık ile suç mağduru2 arasında menfaat uyuşmazlığı oluştuğu açıktır. Bu durumda sanığın, hem kendi savunmasını yapması hem de velayeti/vesayeti altında bulunan kişinin haklarını koruyabilmesi mümkün değildir. 5271 sayılı CMK’nın 234’üncü maddesi başta olmak üzere bazı kanunlarda, mağdurun korunmasına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş ise de, CMK’nın 152’nci maddesinde, sanıklar arasındaki menfaat uyuşmazlığının çözümüne işaret edildiği gibi, sanık ile mağdur arasında meydana gelen menfaat uyuşmazlığının çözümünde takip edilmesi gereken yöntem düzenlenmemiştir. Sanık ile velayeti/vesayeti altında bulunup akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi bir nedenle fiil ehliyeti bulunmayan ya da çocuk olması nedeni ile medeni haklarını kullanamayan mağdur arasında menfaat çatışması olduğu durumda, mağdura, CMK m. 234/2 gereğince istemi olmaksızın vekil atanması, CMK’nın diğer maddeleri ve Medeni Kanun hükümleri göz önüne alındığında tek başına yeterli görünmemektedir. Mağdurun velisine ya da vasisine karşı temsili ve korunması, zorunlu vekillikle kurulan ilişkiden daha farklı ve geniş bir temsili gerekli kılmaktadır. Bahsedilen temsilin hukuki dayanakları, daha ziyade Medeni Kanunumuzda düzenlenmiştir.

Bu çalışmada, velayeti ya da vesayeti altında olan akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi bir nedenle fiil ehliyeti bulunmayan ya da çocuk olması nedeni ile medeni haklarını kullanamayan kişiye karşı suç işlenmesi halinde, suç mağdurunun nasıl temsil edilmesi gerektiği incelenecek, CMK m. 234/2 gereğince atanan vekilin yeterli olup olmadığı, mağdura kayyım atanmasının gerekip gerekmeyeceği sorusuna cevap aranacaktır.