Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İdari Yargıda “Duruşma”

Müslüm AKINCI

ÖZET:

Savunma hakkı (droits de la défense) ve çelişme ilkesi (le principe du contradictoire) ilgilisinin kendisi ile ilgili bir karara karşı sözel veya yazılı argümanlar ileri sürebilme hakkını tanır. Duruşma, savunma hakkının ve daha üst formülle adil yargılanma hakkının bir gereği olarak algılanır. Bununla, taraflardan her birine dava ile ilgili olarak aktarılan bilgi ve gözlemler ile kanıt araçlarını bilme haklarının işler olması için gerekli maddi ve manevi ortam hazırlanması murad edilir. Bir usul kurumu olan duruşmanın, Türk idari yargısında çok da işlevsel kullanıldığı söylenemez. Mahkeme heyeti sadece taraf anlatımlarını dinlemekle yetinmektedir. Dolayısıyla çok zorunlu olmadıkça yargı yeri de işlevsizliğine inandığı bir işi üstlenmek istememektedir. Oysa “duruşma” kurumu bu haliyle bile daha işlevsel kılınabilir. Tutanak konusunu mevzuatta yasaklayan bir hüküm bulunmamaktadır; bu, yapılagelişten kaynaklanan bir uygulamadır.

Anahtar Kelimeler: İdari yargı, duruşma, hukuki dinlenilme hakkı, AİHS m. 6/1.

I. Giriş

Davacı ve davalı tarafın yargıç (heyet) önünde hazır bulunduğu, bir yargılama evresi olan duruşma (hauptverhandlung, trial); aleni, vicahi ve şifahi biçimde davaya bakılmasını ve bitirilmesini sağlar.

Duruşma yapma ödevi bütün çağdaş hukuk sistemlerinde temel bir ilke olarak algılanır; fakat farklı biçimlerde tanımlanır. Common Law “doğal yargıç” ilkesinin bir gereği olarak kararın ilgilisinin yüzüne karşı ve katılımıyla alınmasını ister. Fransız benzeri sistemlerde savunma hakkı (droits de la défense) ve çelişme ilkesi (le principe du contradictoire) ilgilisinin kendisi ile ilgili bir karara karşı sözel veya yazılı argümanlar ileri sürebilme hakkını tanır. Yine de her iki sistemde geniş anlamda temel ilkeler konusunda benzer varsayımlarla hareket edilir.1 Duruşmanın şekli farklı olabilir. Common Law sistemindeki [doğal] yargıç, her iki tarafın dinlendiği sözlü duruşmaya dayalı olarak hükmünü verir. Fransız ve Alman modelleri bürokratik bir paradigmayla hareket ederek, yargısal kararın sözlü duruşmadan sonra alınmasını tercih eder. Kıta Avrupası sistemi hükmün verilmesi için duruşmanın yararlı olacağı karar türleri konusunda görece daha berraktır. Daha çok temel haklardan yoksun bırakıcı birel işlemler ile düzenleyici işlemler arasında ayrım yapılır. İşlemin birel olduğu durumlarda bundan hakkı ya da menfaati zarar görenlerin dinlenmesi doğal ve hatta gerekli olabilir. Ancak genel düzenleyici işlemler ve kararlar için böyle bir zorunluluk ve gereklik bulunmamaktadır.