Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İklim ya da Çevre Adaleti

İsmail KILINÇ

Bu yazının amacı iklim ve çevre adaleti kavramlarına açıklık getirmektir. Her iki kavram çoğu kez aynı anlamda kullanılmakta ise de aralarında fark vardır. Çevre kavramı içinde yakın, yaşadığımız çevre ve be çevrede ortaya çıkan değişiklikler ve bunlar karşısında aranan adalet anlayışı olup iklim adaleti daha çok küresel bir düzeyde gerçekleşir ve tüm insanlığı ilgilendirir. İklim değişikliği konusunda adalet nasıl sağlanmalıdır ve ekolojik borç kavramı bu adaleti sağlamada önemli bir araç olabilir mi? Ayrıca adalet sağlanacaksa bunun kurum ve araçları ne ve nasıl olmalıdır sorusu sorulmaktadır. İklim adaleti ile kapitalist sistem arasındaki ilişki araştırılmakta ve önemli olanın iklim değişikliği değil iklimi değiştiren sistemin değiştirilmesi konusuna vurgu yapılmaktadır.

GİRİŞ

İklim değişikliği, sürdürebilir kalkınma, ozon tabakasıyla ilgili son zirve Paris'te 2015 yılında yapıldı. 1827 yılında Jean Baptiste Fourier'nin ilk kez tanımını yaptığı sera etkisi, 1873 yılında Viyana'da kurulan Dünya Meteoroloji Örgütü, 1967 yılında ilk küresel ısınma uyarıları ve 1972 yılında Stockholm'de başlayan sürdürülebilir kalkınmayla ve dolayısıyla çevre ve iklimle ilgili zirve ve sonrasında 1979 yılında Cenevre'de gerçekleşen ilk iklim konferansından bu yana yapılan zirvelerin sayısını unuttuk. Galiba 21 kadar zirve yapılmış. Bunun yanı sıra belki yüzlerce düzenlenmiş, düzenlenecek toplantılar, konferanslar, sempozyumlar var. Raporlar ise havalarda uçuşuyor. Hükümetlerarası İklim Uzmanları Grubunun iklim değişikliğiyle ilgili yazdığı raporlar tartışılıyor; Kimi abartılı diyor, kimi daha bunlar iyi günleriniz diyor. Birleşmiş Milletlerden Pasifik Okyanusundaki ada devletlere kadar herkes iklim değişikliğinin peşinde; kimi kurban, kimi de pay çıkarmaya çalışıyor. Artık herkesin kafasına dank etti: “Duyduk duymadık demeyin; İklim değişiyor. Gerekli önlemleri almazsak, halimiz perişan. Dünya yaşanılmaz hale gelecek” ve diğer binlerce uyarı. Ama kimilerinin de hiç umurunda değil. Çünkü iklim değişikliğiyle yeni “kâr” kapıları açılıyor. Kutuplarda petrol, maden aranıyor ve kutuplardan geçerek deniz yolu taşımacılığında tasarruf sağlanmak isteniyor. Dünyada derecenin bir iki derece artmasını pazarlıyorlar.

Bizim konumuz iklim adaleti.- ve tabi ki iklim değişikliğiyle ilgili. İklim değişikliği sonucu herkesi ve her yeri aynı şekilde etkilemiyor. Yine iklim değişikliğine neden olanlar aynı kişiler, kurumlar değil. Ancak iklim değişikliği tüm dünyayı kapsadığından ve dünyanın geleceği söz konusu olduğundan sorumluları ortaya çıkarmak önemli. Kim ve nasıl yaratıyor iklim değişikliğini? Yeni bir olay mı? Gezegeni nasıl bir gelecek bekliyor? Gezegen kaybederse zaten herkes kaybedecek. O halde, zaman varken iklim değişikliğinin nedenlerini ve sorumlularını saptayıp adaleti sağlamak ve dolayısıyla gezegenin, insanlığın geleceğini kurtarmak zorundayız. Önce iklim değişikliğiyle başlayalım.