Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

12 Eylül 2010 Tarihinde Halkoyuna Sunulacak Olan Anayasa Değişikliğine Yapısal Bir Bakış

Hasan DURSUN

ÖZET:

12 Eylül 2010 tarihinde halkoyuna sunulacak olan Anayasa değişikliğine ilişkin Kanun, “kanunilik” ve “hukukilik” ilkelerine uygun olmasına karşın, “meşruiyet” temeli bakımından zayıftır. Ayrıca, söz konusu Kanun, politikanın en temel niteliklerinden birisi olan “uzlaşma” ilkesine de aykırı olarak hazırlanmıştır. Aslında, Türkiye’nin gereksinim duyduğu husus, bu şekilde pansuman önlemleriyle anayasa değişikliğinin yapılması değil; kişi haklarını ve özgürlüklerini doğal ve vazgeçilmez temel esas olarak kabul eden yepyeni bir anayasanın yapılmasıdır.

Anahtar Kelimeler: Kanunilik, Hukukilik, Meşruiyet, Anayasal Meşruiyet, Demokratik Meşruiyet.

Giriş

Başbakan Erdoğan’ın, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın ev sahipliğinde yeni Başbakanlık binasında yapılan “19. AB Reform İzleme Grubu Toplantısı”nın ardından yaptığı açıklamada; Türkiye’de demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanında önemli atılımların gerçekleştirilmeye devam edilebilmesi amacıyla başta Anayasa olmak üzere, ilgili mevzuatta gereken değişikliklerin geçmişte olduğu gibi hızlı bir şekilde yaşama geçirilmesinin büyük önem taşıdığını, bu hususu sağlamak için bir anayasa değişikliği paketinin en kısa zamanda,1 farklı alanlarda yasa değişikliklerini içeren bir reform paketinin ise 2010 Mart ayı sonuna kadar TBMM’ye sunulacağını2 belirtmesi üzerine, Türkiye’de yoğun bir şekilde tartışma yaşanarak siyasetçiler gibi hukukçular ve aydınlar da adeta ikiye ayrılmış, bir grup bu meclisin anayasayı değiştiremeyeceğini, diğer bir grup ise meclisin anayasayı değiştirmesinde hiç bir sakıncanın bulunmadığını ileri sürmüşlerdir.

Kanımızca, anayasa değişikliği ne bu şekilde toptancı bir şekilde yaklaşılması bütünüyle hatalıdır. Gerçi, bir siyasetçinin çeşitli kaygılarla, örneğin, oy kaygısıyla, anayasa değişikliğine bu şekilde pragmatik bir şekilde yaklaşması anlaşılabilir bir husustur. Ancak, bir hukukçuya veya aydına yakışan tutum, bir soruna toptancı bir şekilde yaklaşmak yerine onu çeşitli ölçütler açısından, daha açık bir deyişle, geniş bir bakış açısından değerlendirmek ve ona göre çeşitli çözüm yolları üretmektir. Bu bağlamda, bir hukukçu veya aydın, anayasa değişikliği konusuna da “kanunilik”, “hukukilik” ve “meşruiyet” temelinde ayrı ayrı olmak üzere geniş açılı yaklaşmalı ve sorunu bu şekilde irdelemelidir. Biz de konuyu bu şekilde inceleyeceğiz. Ancak, konuyu bu temellerde ayrı ayrı incelemeye geçmeden önce aralarında yakın bir ilişki bulunan “kanunilik ”, “hukukilik ” ve “meşruiyet ” kavramlarını tanımlamak ve aralarındaki farkı ortaya koymak ve onların önemi üzerinde durmak uygun olacaktır.