Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İnsan Onurunun Felsefi Boyutları - En Üst Anayasal İlkenin Temelleri Üzerine

Eray GÜNDÜZ,Esra GÖKSU,Roland KIPKE

Bu makale, Anayasanın 1. maddesinin 1. fıkrasının anlaşılması için insan onurunun felsefi temellerini açıklığa kavuşturan, bu kavram üzerindeki tartışmaları ele alan bir giriş niteliği taşımaktadır.

I. GİRİŞ

İnsan onuru birinci maddenin birinci fıkrasındaki konumuyla Federal Almanya Cumhuriyeti Anayasası’nın en üst prensibidir. Böylelikle anayasa tartışmalarında temel bir öneme sahiptir. İnsan onuru ilkesinin önemi nedir? Kimler insan onurunu taşıyıcı gruba dâhildir? İnsanlık onuru güvencesinin normatif sonucu nedir? İnsan onuruyla temel haklar arasındaki ilişki nedir? Bu gibi sorular yüzyıllardır yoğun bir şekilde tartışılıyor.

Ancak insan onuru yalnız hukuki bir konu değil aynı zamanda her dönemde felsefi bir konu da olmuştur. Anayasanın hazırlayıcıları 1949 yılında insan onurunu birinci maddenin birinci fıkrasında güvence altına aldıklarında, o zamana kadar anayasal anlamda bilinmeyen, felsefi, aynı zamanda geleneği zengin bir kavrama başvurmuşlardır. Ve günümüzdeki insan onurunun anlamı, kapsamı ve geçerliliği konusundaki bütün hukuki tartışmalarda felsefi referanslar belirgin olmadığı takdirde, dolaylı olarak önemli rol oynamaktadır. İnsan onuru ilkesinin titiz ve konusuna uygun hukuki tartışması, felsefi boyutunu dikkate alınmadan mümkün değildir. Bu metnin amacı insan onuru üzerine bazı önemli felsefi yaklaşımları sunmaktır. Fakat aktüel genel bilinen yaklaşımların yanında aynı zamanda birkaç geleneksel yaklaşım da ele alınacaktır, çünkü bu geleneksel yaklaşımlara tartışmalarda sıkça başvurulmaktadır.