Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Düşman Savaşçılar Versus Düşman Ceza Hukuku: Düşman Ceza Hukukuna İlişkin Avrupa Tartışmasına Giriş ve Onun Hukuk Dışı Düşman Yabancı Savaşçıların Hukuki Statüsü Hakkındaki Anglo-Amerikan Tartışması ile Olan İlişkisi

Carlos Gómez-Jara DÍEZ,Serkan OĞUZ

Yirmi birinci yüzyılın başında vatandaş/düşman statüsü ile ceza hukukunu birbirine bağlayan iki hukuki konsept, hem Avrupa hem de Amerika Birleşik Devletlerinde hararetli tartışmalara neden olmuştur. Amerikan konsepti, düşman savaşçılar (Enemy Combatants), temel olarak Amerikan Yüksek Mahkemesi ve çok yakın bir geçmişte Bush yönetimi tarafından geliştirilmiştir. Avrupa terimi, Düşman Ceza Hukuku (Feindstrafrecht/Enemy Criminal Law) temel olarak Alman akademisyen Profesör Günther Jakobs tarafından türetilmiş ve açıklanmıştır.

Değişik aileler vasıtasıyla ortaya çıkarılıp geliştirilen bu iki kavram birçok açıdan ortaktır veya en azından bu durum, bu çalışmada tartışılacaktır. En önemli ortak nokta, her iki kavramın da benzer terminolojilerle aşırı tehlike kaynağı olarak görülen bireylerle ilgili ne yapılacağı sorununa eğilmeye çalışmasıdır. Bir diğer ifadeyle, her ikisi de, vatandaşlığın -geniş anlamda- temel haklarından ödün verilip verilemeyeceği, hiç olmazsa ona temel bir yükümlülük yükleyip yüklemeyeceği sorusunu çözmeye çalışmaktadır: Minimum bir şekilde yasalara saygı gösteren davranışlara sahip olmak. Eğer sorumluluk yerine getirilmezse, haklar tasdik edilmez ve bireye bir vatandaş olarak değil bir düşman olarak muamele edilir.

Gerekçelendirmenin altında sosyal sözleşme teorisi yatmaktadır. Sosyal sözleşme teorisi, tesadüfen değil, büyük filozoflar (Rousseau, Fichte, Hobbes, Kant) tarafından, bu makalede kısaca açıklanan benzer argümanlarla kullanılmıştır. Hukuki yapının varlığı için (haklar, devlet) var olan, birçok insan tarafından takip edilmeleri gerekli faaliyet alanına dayandırmanın hukuki teorisi arkasında referanslar da vardır. Bunun sonucu olarak, böyle bir sorumluluğa hukuk ile boyun eğmek, genel hatlarıyla, tüm kişileri etkilemektedir. Aksi takdirde, hukuk sadece bir düş kurma olur.