Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Borçlar Kanunu’nun 603. Maddesi Çerçevesinde Aval ve Kefalet Hükümleri

Provisions on Aval and Bailment Contract in Scope of
Article 603 of Turkish Code of Obligations

Halil Ahmet YÜCE

Türk Borçlar Kanunu’nun 603. maddesi kefalet sözleşmesinin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin izninin alınmasına ilişkin hükümlerin şahsi teminat sonucu doğuran tüm sözleşmelere, isimlerine bakılmaksızın, uygulanacağını öngörmektedir.

TBK 603 hükmünün yürürlüğe girmesiyle beraber doktrinde ve yargıda büyük tartışmalar yaşanmıştır. Bunun sebebi esasen maddenin lafzından net bir sonuca varılamaması ve özellikle de maddenin kapsamına avali alıp almadığının belirsiz olmasıdır.

Bu çalışmada, avalin Türk Ticaret Kanunu’ndaki özel hükümlerin varlığına rağmen kefalet sözleşmesiyle olan benzerlikleri ve amaç ortaklığı sayesinde oluşan yakınlık nedeniyle kefalete ilişkin hükümlerin genel hüküm olarak avale de uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nda avalin şekline ilişkin özel hükümlerin varlığı nedeniyle, kefaletin şekline ilişkin hükümler avale uygulanmamalıdır. Buna karşın, avalist olma ehliyetine ilişkin kanunda özel bir düzenleme bulunmadığı için kefil olma ehliyetine (ve eşin izninin alınmasına) ilişkin hükümler avale de uygulanmalıdır.

Son olarak; TBK 603 hükmü hiçbir ayrıma gitmeksizin Borçlar Kanunu’nda kefalete ilişkin öngörülen hükümlerin tamamının yukarıda tarifi verilen tüm sözleşmelere uygulanacağını öngördüğü için, eşin izninin hangi durumlarda alınmayacağı gibi özel konuları düzenleme altına alan hükümler de avale uygulanmalıdır. Bir başka deyişle; kefalet sözleşmelerine ilişkin hükümler, şekli düzenleyen hükümler haricinde, avale bir bütün olarak uygulanmalıdır.

Aval, Aval Verme Ehliyeti, Türk Hukuku’nda Aval ve Kefalet Sözleşmeleri.

Article 603 of the New Turkish Code of Obligations stipulates that provisions regarding to procedure to make a bailment contract, capacity to be bailsman and obligation to obtain the spouse’s consent shall be applied to all contracts that causes persons to undertake personal responsibility, regardless of the contracts’ name or title.

After the enactment of the Article 603, major debates occurred both in doctrine and Turkish Jurisprudence. The reason behind this conflict was the wording of Article 603, since it was too vague and unclear whether the Article also comprised the aval (bill guarantee) of negotiable instruments.

In this study, it is discussed that; despite the special provisions in Turkish Code of Commerce for aval, due to the strong similarity and purposive connection between aval and bailment contract, the regulations in Turkish Code of Obligations on bailment contracts can be applied to aval proceedings as lex generalis. However, due to specific stipulations on aval’s form, provisions on bailment contracts’ form will not be applied to aval. Contrary to this, since there is no specific stipulation for capacity to be avaliste in Code of Commerce, regulations on capacity to be bailsman (and obtainment of spouse’s consent) will be applied to aval.

Finally, since the Turkish Code of Obligations Article 603 stipulates the application of abovementioned regulations to other personal assurance contracts as a whole, specific provisions that regulates the points such as the situations where the avaliste’s spouse’s consent is not sought shall be applied to aval as well. In other words, the provisions of bailment contract will be applied to aval in its entirety, excluding the provisions that are related to form of the transaction.

Aval, Capacity to be an Avaliste, Aval and Bailment Contracts in Turkish Law.

GİRİŞ

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, 603. maddesinde Türk Hukuku’na tamamen yeni bir hukuki düzenleme getirmiştir. Anılan düzenlemeye göre; kefalet sözleşmesine ilişkin Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olan kefaletin şekli, kefil olma ehliyeti ve eşin rızasının alınmasına ilişkin hükümler kişisel güvence verilmesi sonucunu doğuran diğer sözleşmelere de uygulanacaktır.

Kanun maddesinde geçen “kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmeler” ifadesi oldukça geniş yorumlanmaya müsait olduğu için doktrinde birtakım tartışmalar cereyan etmiştir. Özellikle avalin ilgili madde kapsamında kabul edilip edilmemesi üzerinde doktrinde fikir ayrılığı gerçekleşmiş olup, Yargıtay’ın daireleri arasında da içtihat birliği sağlanamamıştır. Biz de bu görüş ve içtihat farklılığında hukuka en uygun sonuca ulaşılması temennisiyle çalışmamızda bu konuyu seçmiş bulunuyoruz.

Çalışmada genel olarak kefalet sözleşmesine dair hükümlerin TBK 603. madde nedeniyle genel hüküm oluşturdukları için avale uygulanıp uygulanamayacakları, özellikle de eşin izninin alınması zorunluluğu karşısında avalin durumu incelenecektir. Söz konusu hükümlerin avale uygulanabilmesinin mümkün olup olmadığını daha iyi ortaya koymak için çalışmanın ilk bölümünde avalin özellikle hukuki niteliği açıklamaya çalışılmıştır. Ardından ikinci bölümde aval ve kefalet müesseselerinin (konu ile bağlantılı olduğu ölçüde) ortak yönleri ve farkları üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde çalışmanın odak noktasını oluşturan soruya, yani “kefalet hükümlerinin avale de uygulanıp uygulanamayacağı” sorusuna yanıt aranmıştır. Nihayet; çalışma, konu ile ilgili fikirlerimizin toparlandığı sonuç bölümü ile son bulmaktadır.