Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Derrida’nın Siyaset Felsefesi: Schmitt ve Benjamin Üzerinden
 Bir Değerlendirme

Derrida’s Political Philosophy: An Assessment Over Schmitt and Benjamin

Yahya Berkol GÜLGEÇ

Bu makale Jacques Derrida’nın dekonstrüksiyonu tarafından önü açılan politik olasılıkları araştırmaktadır. Derrida’nın siyaset felsefesine doğrudan değinmemesi bu amaca ulaşılmasını güçleştirmektedir. Ancak Derrida, Carl Schmitt ve Walter Benjamin gibi önemli figürlerin felsefelerini dekonstrüksiyona uğratmaktan çekinmemiştir. Bu nedenle, Derrida’nın Schmittçi ve Benjaminci felsefeleri ele alışının incelenmesi dekonstrüksiyonun siyaset açısından konumlandırılabileceği bir alan sağlayabilir. Fakat, böyle bir çaba büyük ihtimalle başarısız olacaktır. Nitekim, herhangi bir dekonstrüksiyon çabası dekonstraktif bir okuma veya metin şeklinde ortaya çıkar ve bu tür bir dekonstrüksiyon çabasının tekrar dekonstrüksiyona uğratılması mümkündür. Yine de bu tespit yalnızca dekonstrüksiyonun nihaî bir siyasî uğrağının olmadığı anlamına gelmektedir.

Jacques Derrida, Siyaset Felsefesi, Dekonstrüksiyon, Carl Schmitt, Walter Benjamin.

This article inquires into political possibilities opened up by Jacques Derrida’s deconstruction. The fact that Derrida did not contact political philosophy directly renders the task at hand difficult to accomplish. Nevertheless, Derrida has applied deconstruction to the political philosophies of important figures like Carl Schmitt and Walter Benjamin. Therefore, examining Derrida’s account of Schmittian and Benjaminian philosophies may provide an area where deconstruction can be located in terms of politics. Such effort will however most likely fail since any effort of deconstruction has to appear as deconstructive reading or text and it is possible to further deconstruct a deconstructive effort. Still, such determination only means that deconstruction does not have a terminal political resort.

Jacques Derrida, Political Philosophy, Deconstruction, Carl Schmitt, Walter Benjamin.

GİRİŞ

Jacques Derrida'nın 20. yüzyılın üzerinde en çok çalışılan filozoflarından biri olduğu tartışmasızdır. Kısa bir araştırma bile Derrida ve onun felsefesi hakkında yazılmış onlarca kitabı gözler önüne koymaya yeter. Derrida'nın yazın hayatı süresince açık ve anlaşılır olmadığı yönünde aldığı eleştirileri dikkate alacak olursak, bu çalışmaların fazlalığını Derrida'yı açıklama çabası olarak yorumlamak da mümkün olabilir. 1992 yılında Cambridge Üniversitesi Derrida'ya fahrî doktora verme kararı alır. Bu kararın ardından aslında Derrida okumamış olduğu iddia edilen bazı analitik felsefecilerden tepkiler yükselir1. Derrida okunmamalıdır, nitekim okunmaya değer bir şey yazmamıştır. Derrida'nın denediği için takdir edilebileceği, ancak başarısız olduğu2 ve Derrida'nın çalışmalarının kabûl edilebilir açıklık ve özen şartlarını yerine getirmediği3 yönündeki iddialara rastlamak zor değildir. Amacımız, anlaşılması ve aktarılması güç bu filozofun siyaset felsefesini incelemek olmayacaktır. Ancak, en azından Derrida'nın felsefesinin siyaset alanındaki açılımlarını belli yönleriyle ele aldıktan sonra şu sorulara cevap verebiliriz: Derrida'nın felsefesinin siyaset alanındaki yansımaları her zaman özgürleştirici midir? Derrida'nın olası siyaset felsefesinin belirli bir yönü var mıdır/olabilir mi?

İlk bölümdeki amacımız Derrida'nın felsefesi hakkında genel bilgiler vermek ve kullandığı temel kavramları açıklamaktır. Bu bölümde Derrida'nın siyaset felsefesine ilişkin açıklamalara yer verilmeyecektir. Öncelikle Derrida'nın ismiyle özdeşleşen dekonstrüksiyon4 kavramını ele alacak ve bu kavramın niteliği üzerinde duracağız. Daha sonra Derrida'nın söz ve ses merkezci felsefeleri reddini görecek ve différance ile saçılım ("dissemination") kavramlarına değineceğiz.

İkinci bölümde Derrida'nın siyaset felsefesinin izlerini sürmeye başlayacağız. Derrida'nın belli bir siyaset felsefesinin olup olmadığı tartışmalıdır5. Ancak, Carl Schmitt ve Walter Benjamin gibi düşünürlerin üzerine yazmış olan Derrida'nın bütünlüklü bir siyaset felsefesi olmadığı iddia edilebilirse de, siyasete ilişkin düşüncelerinin olduğu reddedilemez. Felsefenin ise belli bir bütüne ilişkin olmak zorunda olmadığı ve özellikle Nietzsche'den beri6 herhangi bir sistematik kaygı gütmesi gerekmediği söylenebilir. Derrida'nın sistematik ve bütünlükten uzak siyaset felsefesini ikinci bölümde Carl Schmitt, üçüncü bölümde ise Walter Benjamin üzerinden inceleyeceğiz. Bununla birlikte, şunu da eklemeliyiz: Derrida'nın felsefesinin siyaset alanındaki yansıması yalnızca Schmitt ve Benjamin üzerinden gerçekleşmemektedir. Aslında, onun felsefesinin açtığı yolda ilerleyerek toptan bir iktidar eleştirisi sunmak mümkündür7. Ancak, bunlar ile Derrida'nın felsefesi arasında doğrudan bir bağlantı kurmak kanımızca yanlış olur. Dekonstrüksiyon ikiliğin ve karşıtlığın bulunduğu her felsefede başka ihtimallere yer açacaktır. Dolayısıyla, burada iki husus söz konusu olabilir: Derrida'nın dekonstrüksiyon aracılığıyla söyledikleri ve dekonstrüksiyonun söyleyebilecekleri. Derrida'nın siyasete ilişkin olarak dekonstrüksiyon "aracılığıyla"8 söylediklerine genellikle başka düşünürlerin metinleri üzerinden ulaşılmaktadır. Çoğu zaman da belli bir felsefenin dekonstrüksiyona uğratılmasıyla ortaya çıkan ihtimaller belirtilmiş, bu ihtimaller üzerinden yeni bir inşaya gidilmemiştir. Dolayısıyla, Derrida'nın siyaset felsefesinden beklenen ayrı, bağımsız ve bütünlüklü bir felsefe olmamalıdır.