Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Göre Din ve Vicdan Özgürlüğü

Mehmet Merdan HEKİMOĞLU

ÖZET:

Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. maddesiyle din ve vicdan özgürlüğünün, önemli bir temel hak ve hürriyet olarak, bölgesel güvence altına alındığı görülmektedir. Çalışmamızda önce Avrupa Konseyinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle getirmiş olduğu koruma mekanizması hakkında genel bir bilgi verilmiştir. Daha sonra ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından da yararlanılmak suretiyle din ve vicdan özgürlüğünün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde düzenlenmesi konusu incelenmiştir. Bu yapılırken de mahut hakkın ve özgürlüğün; öznesine, koruma alanına, devlet tarafından güvence altına alınması yükümlülüğüne, içsel-dışsal boyutlarıyla negatif-pozitif yönlerine ve nihayet sınırlarına değinilmiş; bu konulardaki tartışmalarla, çözüm önerilerine yer verilmiştir. Çalışmanın sonuç kısmında ise din ve vicdan özgürlüğü bağlamında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin getirmiş olduğu koruyucu sisteme ilişkin genel bir değerlendirme yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, din ve vicdan özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğünün içeriği, boyutları, korunması ve sınırları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları.

Giriş

En temel kişi haklarından ve hürriyetlerinden biri olarak din ve vicdan özgürlüğünün çeşitli boyutlarıyla güvence altına alınmasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin önemli bir bölgesel güvence belgesi oluşturduğu genel kabul gören bir yaklaşımdır. Gerçi uluslararası hukuk ile iç hukuk düzeylerinde de söz konusu temel hakkın, önemine binaen, teminat altına alınmasına dair düzenlemelerin, mebzul miktarda mevcut olduğu bilinmekte ise de, ulus devletlerin giderek artan oranda ulusüstü (supra national) bir takım örgütlere egemenlik devrinde bulunmaları gerçeği karşısında, temel hakların ve özgürlüklerin efektif bir şekilde korunmasının bu düzeyde de ne ölçüde yaşama geçirildiği meselesi önemli bir sorun alanı olarak dikkat çekmektedir. Avrupa kamu düzeninin temelini oluşturan temel hakların ve özgürlüklerin sadece ulus devletlerin göreli koruma mekanizmalarına bırakılamayacak kadar büyük önem taşımalarına binaen, yaptırım gücünün etkililiği nedeniyle özel bir koruyucu denetim mekanizması olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini öngören, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası bir takım bölgesel sözleşmelerle, temel haklara ve özgürlüklere ilişkin asgari standartlara imzacı ulus devletlerin ne ölçüde riayet ettiğinin etkili bir şekilde denetlenmesi, büyük bir ihtiyaç haline gelmiştir. İşte biz bu çalışmamızda esas olarak din ve vicdan özgürlüğünün Avrupa Konseyi çerçevesinde imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle nasıl düzenlendiğini ve ne ölçüde garanti altına alınarak, yaşama geçirildiğini, konuya ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarından da yararlanmak suretiyle, incelemeye çalışacağız.

1. Avrupa Konseyinin Kuruluşu, Amacı ve Organları

Temel hakların ve özgürlüklerin bölgesel olarak Avrupa düzeyinde geliştirilmesinde; Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ile Avrupa Topluluğu/Avrupa Birliğinin büyük önemi bulunmaktadır1. Bu üç organizasyonun en eskisi olarak Londra Antlaşmasıyla 5 Mayıs 1949’da hükümetler arası bir kişilik olarak; Belçika, Danimarka, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İsveç, İtalya, Lüksemburg ve Norveç’ten oluşan on Avrupa Ülkesinin2 imzasıyla kurulan Avrupa Konseyinin3 Tüzüğü’nde (Art. 1), üyeler arasında ortak ideal ve ilkelerin korunması konusunda sıkı bir bağ yaratılması ödevi öngörülmektedir4. Özellikle II. Dünya Savaşının acı tecrübelerinden sonra, merkezi Strasburg’da bulunan ve Avrupa’da birlik ve ortak çalışmayı amaçlayan ilk uluslararası politik organizasyon olarak, Avrupa Konseyi kurulmuştur5 Avrupa Konseyinin temelini oluşturan ilkeler; çoğulcu demokrasi, insan haklarına saygı gösterilmesi ve hukuk devletidir6. Nitekim buna koşut olarak 1993 Ekim ayındaki Viyana zirvesinde Avrupa Konseyinin yeni politik görevi, devlet ve hükümet başkanları tarafından; insan hakları, hukuk devleti ve demokrasiye dayalı demokratik güvenliğin korunması olarak tanımlanmıştır7. Ayrıca ırkçılık, hoşgörüsüzlük, azınlıklara yönelik ayrımcılık, uyuşturucu kullanımı, bioetik, sosyal dışlama, çevrenin korunması, yiyicilik ve organize suçlulukla mücadele gibi Avrupa toplumunun büyük sorunlarına çözüm arayışı ile Avrupa kimliğine ilişkin bilincin güçlendirilmesi ve farklı kültürden halklar arasında karşılıklı anlayışın teşvik edilmesi gibi hususlar da Avrupa Konseyinin amaçları arasında yer almaktadır8. Avrupa Konseyine şu anda 47 devlet üye olup, yaklaşık 800 milyon insan bu çerçevede Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve onun getirdiği güçlü koruma sisteminden yararlanmaktadır ve Konsey’in kapıları temel değerlerini benimsemiş bütün Avrupa devletlerine açıktır.9 Kuruluşun temel organları; üye ülkelerin dışişleri bakanlarının oluşturduğu karar organı Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ve 1993’ten itibaren oluşturulan Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'dir10.