Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Üçüncü Kişi Lehine Meşru Savunma

Self Defense for the Benefit of a Third Person

Cengiz APAYDIN

Ceza hukukunda meşru savunma sadece saldırıya maruz kalan savunmada bulunan kişinin saldırıya uğramasında değil, ayrıca üçüncü bir kişinin saldırıya uğraması halinde de kabul edilmiştir. Ceza hukuku hukuka uygunluk nedeni olan üçüncü kişi lehine meşru savunma halinde, faile üçüncü bir şahsa ait bir hakka yönelmiş olan, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o andaki durum ve koşullara göre genel olarak saldırı ile orantılı bir biçimde defetmek hakkını vermektedir. Ancak bu hakkın sınırları bulunmaktadır. Kişinin eylemi ölçüsüz bir eylem olmayıp, meşru savunmadaki “oran ilkesine” ve meşru savunmanın “sosyal-etik sınırlamalarına”, açıkça aykırılık oluşturmamalıdır.

Meşru Savunma, Üçüncü Kişi Lehine Meşru Savunma, Saldırı ve Savunma, Meşru Savunmanın Sınırları.

In criminal law, self-defense is not only in the case of an unlawful attack against a person protecting oneself, it is also accepted when there is an unjust assault against a third person. In the event of the necessary defense which is a cause of legality, depending on the conditions and circumstances at that time, in general, in a manner of proportional to the attack, criminal law gives the offender the right to defeat an unlawful attack which is aimed at, happened to, obviously happened to or repeated against a third person’s right. Nevertheless, there are limits to this right. While the act of one’s is not an unconscionable act, it must not create any contradiction to the “principle of proportionality” and “social-ethical limitations” of the self-defense.

Self-Defense, Self Defense for the Benefit of a Third Person, Attact and Defense, Limitations of the Self-Defense.

Giriş

Meşru savunma, failin kendisine veya üçüncü bir şahsa ait bir hakka yönelmiş olan, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o andaki duruma ve koşullara göre genel olarak saldırı ile orantılı bir biçimde defetmek halini ifade eder. Bir kişinin kendisine veya başkasına yöneltilen haksız bir saldırıyı uzaklaştırmak amacıyla gösterdiği içgüdüsel tepki, dış görünüşü itibarıyla suç oluşturan bir fiil olmasına rağmen meşru savunma halinin meydana geldiği durumda, fail bu fiilinden dolayı cezalandırılmaz. Çünkü ortada bir hukuka uygunluk nedeni bulunan meşru savunma hali bulunduğu için eylem suç oluşturmaz. Meşru savunma hakkı önemli bir hak olup, kişinin kendisini veya üçüncü kişiyi koruma içgüdüsünden kaynaklanan kişisel bir haktır.

Meşru savunma başka türlü korunamayacak bir hakkın bizzat korunması olup; ölümcül güç kullanımı, kural olarak insan öldürme, cinsel saldırı, yağma gibi ağır suçlarda orantılı bir savunma ise de; somut olayın özelliklerine göre mal varlığını korumak için, ölçülü ve orantılı bir savunma sonucunda ölüme sebebiyet verme olaylarında da meşru savunmanın uygulanması AİHS m.2/2’de düzenlenen istisnalara paralel bir durum olup, hukuk düzeninin korunmasına yöneliktir. Ancak burada saldırıyı önlemeye yönelik orantılı bir savunmada bulunulması gerekmektedir. Örneğin bir hırsızlık olayında, elma çalan hırsızlara karşı, kendiliğinden silahın öldürücü atış yapabilecek mekanizmasının kurulması neticesinde ölümün meydana gelmesi halinde, orantısız bir savunma bulunması nedeniyle meşru savunma hükümleri uygulanamaz.

Meşru savunma devletin cezalandırma yetkisinin zorunlu bir istisnası olup, ancak kişisel hukuki değerlere yönelik saldırıları defetmekte uygulanabilecek bir kavramdır. Sadece saldırıya uğrayan gerçek kişinin de savunulması ve haklarının korunması meşru savunmanın sınırlarının belirlenmesi açısından şarttır. Aksi takdirde, kamusal menfaatlerin savunulması adı altında saldırganların onurunu zedeleyecek ve toplumsal düzeni bozabilecek davranışlar ortaya çıkabilir. Hukuk düzeninin korunması düşüncesiyle her şeye müsaade edilemez. Meşru savunma hakkı, özellikle hayatı tehlikede olan bir insanın hayatını kurtarmaya yönelik olaylarda da “saldırganın onuru, hem kişilerce hem de devlet görevlilerince işkence yasağı” ile sınırlandırılır. Saldırgan burada işkenceyle bir eylemde bulunma noktasına getirildiğinde, meşru savunma hakkı ihlal edilmektedir. İnsan onurunun korunması durumu, meşru savunmaya geçilemeyecek bir sınır çizer ki, bu sınır sosyal ve ekonomik düzenin korunmasında dahi değiştirilemez. Bu sınır, dokunulmazlığın ölçüsünü değiştiremez; bu yüzden de meşru hakkını savunma isteği bu şartlar altında sınırlı sayılır. Hukuk alanında, insan hayatını kurtarmak için faaliyete geçirilen resmi veya özel işkencenin kabul edilebilmesi insanlık onuru ile bağdaştırılamaz.