Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Uluslararası İnsancıl ve İnsan Hakları
 Hukukunda Ölümcül Kuvvet Kullanılması

Abdülkadir KAYA

Bu çalışmanın esas konusu, uluslararası insancıl ve insan hakları hukuku çerçevesinde ölümcül kuvvet kullanılması koşullarının belirlenmesidir. Konu, insancıl hukuk için iki ana başlık altında incelenecektir: uluslararası ve uluslararası olmayan silahlı çatışma. Uluslararası silahlı çatışma, iki veya daha fazla devlet arasındaki silahlı çatışma veya bir devletin topraklarının işgal edilmesinde söz konusu olup, dört Cenevre Sözleşmesi ve Ek I. Protokol hükümleriyle kapsamlı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu nedenle birinci bölüm uluslararası silahlı çatışmalara; savaşçı, savaşçı olmayanlar, terörist savaşçı gibi kavramlar ile ölümcül kuvvetin kullanılmasında savaş yöntem ve araçlarının seçilmesi ve insancıl hukuk açısından sınırlandırılmasının tartışılmasına ayrılmıştır. Uluslararası olmayan silahlı çatışmalar için, Cenevre Sözleşmelerinin ortak 3. Maddesi, Ek II. Protokol gibi az sayıda düzenleme yapılmıştır. Buna karşılık bugün, çok sayıdaki çatışma bir devletin sınırları içinde, çoğunlukla devlet makamları ile silahlı gruplar arasında uluslararası olmayan silahlı çatışma şeklindedir. Bu yeni dönemin gerçeğine 1990 sonrası Ruanda ve Bosna’da, daha sonra Suriye ve Irakta tanık olmaktayız. Dolayısıyla çalışmanın ikinci bölümünde uluslararası olmayan silahlı çatışmalarda ölümcül kuvvet kullanılmasına özel bir ağırlık verilmiştir. Son bölümde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde ölümcül kuvvet kullanılması incelenmiştir. Son olarak insancıl hukuk ve insan hakları hukuku arasındaki norm çatışması, Uluslararası Adalet Divanının içtihatları ve lex specialis ilkesi çerçevesinde tartışılmıştır.

Uluslararası İnsancıl Hukuk, Uluslararası İnsan Hakları Hukuku, Uluslararası Silahlı Çatışma, Uluslararası Olmayan Silahlı Çatışma, Savaşçı, Ölümcül Kuvvet.

The main subject of this article is to determine the conditions on the use of lethal force by law enforcement officials under the international humanitarian law and international human rights law. In humanitarian law, the subject is discussed under two headings: International and non-international armed conflict. International armed conflict is well established by four Geneva Conventions and First Additional Protocol regulating rules for conflicts arise between two or more state or in case of occupation of a state. Due to these reasons, first section is dedicated to the international armed conflict and discussed definition of combatant and non-combatant, fighters, terrorist fighters etc. then the use of lethal force under the chapeau of choosing means and methods of warfare and its limitation under the humanitarian law. Non-international armed conflict is scarcely regulated by Second Additional Protocol and common article 3 to the Four Geneva Conventions. On the contrary, many armed conflict today take place within the boundaries of a state, and mostly involve confrontations between the authorities of a state and armed groups as a non-international conflict. It is the reality of the new era that we have witnessed in 1990’s in Rwanda and Bosnia, and lately in Syria and Iraq. For that reason, special weight is given and the subject discussed largely concerning use of lethal force during non-international armed conflict in the second part of the article. In the last section is elaborated the use of force in the human rights law, taken into consideration of the case law of the European Court of Human Rights. Lastly, in case of norm conflicts between international humanitarian law and human rights law, it is discussed with take into account the “lex specialis” maxim under the case law of the International Court of Justice.

International Humanitarian Law, International Human Rights Law, International Armed Conflict, Non-International Armed Conflict, Combatant, Lethal Force.

I. Giriş

Bu çalışmanın çıkış noktası, Bahçeşehir Üniversitesi ve Max-Planck Enstitüsü işbirliğiyle gerçekleştirilen “Terörizmin yeni görüngüsüne yanıt: köktenleşme, savaşçı devşirme ve yabancı savaşçılar”1 başlığı altında gerçekleştirilen uzmanlar semineridir.

Başlığından da anlaşıldığı üzere çalışma temelde yabancı savaşçıları esas almıştır. Söz konusu başlıkta geçen “yabancı savaşçı”, BM Güvenlik Konseyi kararlarında “yabancı terörist savaşçı” (foreign terrorist fighters) olarak verilmiştir. Güvenlik Konseyinin 24 Eylül 2014 gün ve 2178 (2014) sayılı kararının başlangıç bölümünün 8. Paragrafında verilen yabancı savaşçı tanımı: “Yerleşik veya vatandaşı olduğu devletten, başka bir devlete: silahlı çatışmalara katılmak da dâhil, terör eylemini hazırlamak, planlamak, işlemek veya terör eğitimi almak veya vermek üzere seyahat eden kişidir.” Karar, Irak, Suriye gibi ülkelerde devam eden iç çatışma ve bu çatışmalara katılan ISIL,2 El-Nusra gibi El- Kaideden ayrılan terörist gruplara, diğer ülkelerden savaşçı katılımının engellenmesine yöneliktir. Güvenlik Konseyinin uluslararası terörizmle mücadele için çıkardığı kararlarından; terör örgütlerinin değişik ülkelerde organize oldukları, eşgüdüm içinde yaygın terör eylemleri yapabildikleri, birçok ülkeden katılım için çekim gücüne sahip oldukları anlaşılmaktadır.

Bugün terörist gruplar, çoğunlukla iç çatışmanın bir tarafı konumundadırlar. Bu nedenle 2178 sayılı kararda olduğu gibi, sıklıkla Güvenlik Konseyi kararlarıyla, teröre karşı ortak strateji yaratılmasına, önlemler alınmasına gerek görülmektedir. Buradan çıkarılacak diğer bir sonuçta, silahlı çatışmaların genelde uluslararası nitelikte olmadığı, çoğunlukla bir ülkedeki toplumun ayrışması sonucu ortaya çıkan organize silahlı grupların devlet güçleriyle veya birbirleriyle olan çatışmaları biçiminde oluştuğu görülmektedir.3 İç çatışmalara katılan grupların terör örgütü olarak değerlendirilmesi, esasında çatışmanın bu niteliği konusunda bir değişiklik yaratmamaktadır. Bu iç çatışmalara diğer devletler doğrudan katılmasa bile, lojistik açıdan, silah ve cephane yönünden destekledikleri söylenebilir. “Çatışmaların, devletler arasından çok, devlet içinde olduğunu söylemek yeterli değildir. Dünya çok katmanlı ve çok kutupludur, çatışmalarda çok katmanlıdır: her ne kadar çatışmalar yereldeki köklerden beslense de, yabancı güçler veya ulus aşan ideolojiler tarafından yöneltilmektedir.4