Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türkiye’de Laiklik İlkesinin Siyasî Sistemle Bütünleştirilmesi ve Anayasa Mahkemesi’nin Siyasî Partileri Kapatma Kararları Işığında Anlamlandırılması

Integration of Principle Secularity With the Political System in Turkey and its Analysis in the Light of Decisions of the Constitutional Court on Dissolution of Political Parties

Bülent YÜCEL

Bu çalışma bir siyasal değer olan laiklik ilkesinin Osmanlı-Türk Anayasa tarihinde siyasi sistem ile bütünleşmesi sürecine ışık tutmayı amaçlamaktadır. Bu çalışma çerçevesinde öncelikle laiklik ilkesinin, eşitlik ilkesiyle ayrılmaz bütün olduğu tespiti yapılacak, daha sonra da 1839 yılında Tanzimat fermanının ilanından günümüze gelinen süreçte bu ilkenin anayasal bir statü elde ederek siyasi sistemin ayrılmaz bir parçası olduğu belirtilecektir.Çalışma iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Cumhuriyet devriminin temel bir bileşeninin teşkil eden laiklik ilkesinin anayasa hukuku çerçevesindeki hukukî evrimi ele alınacaktır. Çalışmanın ikinci bölümünde ise “laiklik ilkesinin” Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından nasıl “siyasal değer” olarak anlamlandırıldığı ele alınacaktır.

Laiklik, Cumhuriyet, Demokrasi, Eşitlik, Ulus Egemenliği.

The aim of this study is to shed light on the history of Ottoman-Turkish constitutional law in which the principle of secularity has integrated itself into the Turkish political system. In this framework, first assertion will be that the principle of secularity is an indispensable element of the principle of equality, and the second one is that the principle of secularity has now become a part of Turkish political system as it has developed and evolved since 1839, when the Edict of Tanzimat was proclaimed.This study comprises two parts. The first part is devoted to an appraisal of the evolution principle of secularity in Turkish constitutional law, which is a fundamental element of Republican revolution. In the second part there will be an analysis of how Turkish Constitutional Court (TCC) has interpreted the “principle of secularity” as a “political value”.

Secularity, Republic, Democracy, Equality, National Sovereignty.

Giriş

Osmanlı İmparatorluğu’nun “en uzun yüzyılının”1 yaşandığı 19. yy. aynı zamanda Türkiye’deki anayasal gelişmelerin de başladığı dönemdir. Bu süreçte İmparatorluk birçok açıdan kabuk değiştirmiş, kendini belli ölçülerde günün koşullarına uyarlamaya çalışmıştır. Hukuk alanında da gerçekleştirilmeye çalışılan değişim çabaları sırasında 1839 Tanzimat Fermanıyla giren “eşitlik” ilkesi, sonraki dönemde çıkarılan 1856 Islahat Fermanıyla daha güçlü biçimde teyit edilmiştir. Laik devlet yapısı henüz söz konusu olmamakla birlikte, ulusal egemenlik kavramıyla beraber laikliğin temel dayanaklarından olan “eşitlik” ilkesinin tarihi gelişimi de gözden kaçırılmaması gereken bir diğer olgudur.

1876 Kanun-i Esasisi ile anayasalı monarşiye geçmiş olan devlet düzeni, I. Dünya Savaşı’nın kaybedilmesiyle imzalatılan Mondros Bırakışması2 sonucunda fiilen çökmüştür. Mütareke anlaşmasıyla başlayan işgalleri, Anadolu’nun direnişi3 izlemiş ve aynı ülke coğrafyası içinde “iki iktidarlı ve iki anayasalı” bir siyasî yapı şekillenmiştir. Buna göre bir yanda mevcut İstanbul Hükûmeti yer alırken; öte yanda Ankara’da kristalize olmaya başlayan Millî Mücadele Hükûmeti yer almıştır.

Çok kısa olmakla beraber yoğun ve bir o kadar da etki şiddeti yüksek gelişmelerin yaşandığı 1918 - 1923 döneminde, 1876 Kanun-i Esasisi’nin ve I. TBMM’nin hazırladığı 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanununun yürürlükte kaldığı bir siyasi ve hukuki yaşam hüküm sürmüştür. Bu ikileşme döneminin bir diğer boyutunda egemenlik kaynağının değiştirilmesi olgusu yer almaktadır. İlahî ve geleneksel bir meşruiyet tabanına dayalı monarşinin karşısına ulusal ve ussal bir egemenlik anlayışı yerleştirilmiştir. Bu köklü değişim aynı zamanda laik devlet kurgusunun da başlangıcı olmuştur.