Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yargıtay Kararları ve Doktrin Görüşleri Işığında Islahın Zaman Sınırı

Time Limit for Amendment in the Light of the Decisions of the Court of Cassation and Doctrine Opinions

Aslı ARAS

Medeni yargılama hukukumuza hâkim olan ilkelerden biri olan teksif ilkesinin bir sonucu olarak iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağı kabul edilmiştir. İddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağı, dilekçeler teatisi aşamasından sonra başlamaktadır. Bu katı kural, iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağının istisnaları sayesinde yumuşatılmıştır. İddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağı, yasağın istisnaları olan ıslah yoluyla veya karşı tarafın açık rızasıyla giderilebilir. Karşı tarafın açık rıza vermemesi durumunda, davacı veya davalı ıslah yolunu kullanarak iddia ve savunmalarında değişiklik yapabilirler. Islah yoluyla, taraflar yeni iddialar ileri sürebilir ve usûl işlemlerini düzeltebilirler. Bu çerçevede, davacının ıslah ettiği bir dava daha önce ileri sürmediği yeni iddiaları veya davalının ıslah ettiği savunması daha önce ileri sürmediği yeni savunma sebepleri içerebilir. Taraflar, yargılama boyunca sadece bir defa ıslah yapabilirler.

Bu çalışmada, Yargıtay kararları ve doktrin görüşleri ışığında ıslahın zaman sınırı incelenecektir. Bu kapsamda, ıslahın başlangıç ve bitiş anı ve özellikle Yargıtay’ın bozma kararı veya bölge adliye mahkemesinin gönderme kararı üzerine ıslah kurumunun uygulanabilirliği değerlendirilecektir.

Islah, Zaman Sınırı, Bozma Kararı, Gönderme Kararı, Bozma Kararından Sonra Islah.

The prohibition modification or expansion of claim is accepted in consequence of maxim of concentration as one of the prevailing principles in procedural law. The prohibition modification or expansion of claim begins after the pleading stage of a lawsuit. By means of exceptions of the prohibition, this strict principle is lightened. The prohibition of modification or expansion of defendant’s defense and plaintiff’s claim can be removed with amendment or explicit consent of opposite party as exceptions of prohibition. In case of lack of explicit consent, the defendant and the plaintiff are able to make changes to their claims and defenses by using amendment procedure. By amendment procedure, the parties assert new claims and recover their procedural actions. Within this scope, an amended plaintiff’s case might contain new claims not previously asserted or an amended defendant’s defense might include new defenses not previously raised. The parties are able to make amendment only once during a jurisdiction.

In this study, time limit of the procedure of amendment will be examined in the light of the decisions of court of Cassation and doctrine opinions. Within this scope, starting and ending time of amendment and specially applicability of amendment procedure upon the annulment decision of the court of Cassation or reversal decision of regional court of justice will be evaluated.

Amendment, Time Limit, Annulment Decision, Reversal Decision, Amendment After the Annulment Decision.

Giriş

Medeni yargılama hukukunda benimsenen teksif ilkesi1 gereği, bir davada taraflar, belli bir usûl kesitine kadar iddia ve savunma sebeplerini serbestçe ileri sürebilirler; belli bir usûl kesitinden sonra ise tarafların yeni iddia ve savunma sebepleri ileri sürmeleri yasaklanmıştır. Teksif ilkesinin bir sonucu olarak, tarafların belli bir usûl kesitinden sonra yeni vakıa veya talep sonucu ileri sürememelerine iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağı2 denir. Bu kapsamda, taraflar, dilekçeler teatisi aşamasında serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler; dilekçeler teatisi aşamasının tamamlanmasından sonra ise iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez (HMK m.141/1). Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141. maddesi, iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağını düzenledikten sonra, bu yasağın ancak karşı tarafın açık rızası veya ıslahla aşılabileceğini belirtmiştir (HMK m. 141/2).

Davanın başında ileri sürdüğü iddia veya savunmasını değiştirmek isteyen taraf, karşı tarafın açık rıza vermemesi halinde ancak, ıslah yoluna başvurmak suretiyle iddia ve savunmasını değiştirebilme imkânına kavuşmaktadır. Ancak, bunun için ıslah talebinin belli koşullar altında yapılması gerekir. Bunlar, ıslah edilecek işlemin niteliği, ıslahın belli bir zamanda yapılması, talep, ıslah için gerekli giderlerin ödenmesi koşullarıdır. Bu koşullardan ıslahın zaman koşulu, makalemizin asıl inceleme konusunu oluşturmaktadır. Bu kapsamda, makalemizde öncelikle genel olarak ıslah kurumu incelenecek; daha sonra ise ıslahın başlangıç anı ve bitiş anı belirlenerek özellikle, Yargıtay’ın bozma kararı veya bölge adliye mahkemesinin gönderme kararı üzerine dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi durumunda ıslahın yapılmasının mümkün olup olmadığı üzerinde durulacaktır.

I. Genel Olarak Islah

Islah, tarafların iddia ve savunma yasağı kapsamında kalan ve çoğu zaman karşı tarafın açık rıza vermemesi sebebiyle ileri sürülemeyen hususların ileri sürülüp yargılamaya dahil edilmesine olanak veren bir kurumdur3. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda, “taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir” (HMK m. 176/I) demek suretiyle, ıslahın konusu tarafların yaptıkları usûl işlemleri olarak belirtilmiştir. Kanunda her ne kadar ıslahın konusu usûl işlemi olarak belirtilmişse de, her türlü usûl işleminin ıslaha elverişli olmadığını ifade etmek gerekir. Taraf usûl işlemi niteliği taşısa da iki taraflı usûl işlemleri ıslaha elverişli değildir; ıslaha elverişli olan tek taraflı usûl işlemleridir4. Ayrıca, bir usûl işleminin ıslahın konusu olabilmesi için iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağı kapsamında bir usûl işleminin olması gerekir5. Zira, ıslah, iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağının bir istisnasıdır.