Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Dağıtım Sözleşmelerine Uygulanmak Üzere Yabancı Bir Hukuk Sisteminin Seçilmesinin Denkleştirme Talebi Bakımından Etkisi

Applicability of Art. 122 of Turkish Commercial Code to Distribution Agreements Governed by a Foreign Law System in Relation with Goodwill Compensation

Tolga AYOĞLU

Çalışmamızda ele aldığımız sorun, Türkiye sınırları içerisinde ifa edilen ve yabancılık unsuru içeren dağıtım sözleşmelerinde, hukuk seçimi yoluyla taraflarca sözleşmeye uygulanmak üzere seçilen hukuk sistemi karşısında, denkleştirme talebi bakımından TTK m.122 hükmünün uygulanıp uygulanmayacağına ilişkindir. Denkleştirme talebinin, taraflarca özel olarak dağıtım sözleşmesinde düzenlenmediği sürece, sözleşmeden değil, sözleşmenin sona ermesine ve belirli yasal koşulların yerine getirilmesine bağlı olarak kanundan doğan (“ex lege”) bir talep hakkı niteliğinde olduğu, dolayısıyla bu talebe taraflar arasındaki sözleşmede yapılan hukuk seçimi çerçevesinde belirlenen hukuk sisteminin uygulanamayacağı kanısındayız. Diğer yandan, şayet taraflarca dağıtım sözleşmesine uygulanmak üzere seçilen yabancı hukuk sisteminin denkleştirme talebine de uygulanacağı kabul edilecek olsa dahi, dağıtım sözleşmesinin Türkiye’de ifa edildiği ve seçilen yabancı hukuk sisteminin Türk Hukukuna göre dağıtım ağı mensubuna daha az/ daha sınırlı hak bahşettiği ya da denkleştirme talebine hiç imkân tanımadığı hallerde, TTK m.122 hükmünün, MÖHUK m.6 hükmü anlamında doğrudan uygulanan kural statüsünde uygulanması gerektiği düşüncesindeyiz.

Acentelik Sözleşmesi, Dağıtım Sözleşmeleri, Denkleştirme Talebi, Hukuk Seçimi, Yabancı Hukuk Sistemi, Doğrudan Uygulanan Kural.

The article aims to question whether art. 122 of Turkish Commercial Code that relates to goodwill compensation will be applicable to distribution agreements in which parties have chosen a foreign law system to govern the contract by choice of law. Unless particularly foreseen in the distribution agreement, in terms of its legal nature, goodwill compensation is based on a statutory (“ex lege”) claim and necessitates fulfilment of certain statutory conditions. Therefore, the author believes that the applicable law determined by parties by choice of law does not cover the claim for goodwill compensation, since the claim is not based on contractual nature unless it is clearly foreseen and regulated by parties in the contract. On the other hand, even if it is accepted that the law system determined by parties by choice of law governs the claim for goodwill compensation, in relation with the distribution agreements in which the exclusive territory is within Turkish Republic borders, in cases where the law system chosen by parties is disadvantageous for the agency/distributor, art. 122 of the Turkish Commercial Code shall be applicable as an internationally mandatory rule (loi d’application immédiate) of Turkish law system.

Agency Contract, Distribution Agreements, Goodwill Compensation, Choice of Law, Foreign Law System, Internationally Mandatory Rules (Loi d’application immédiate).

Giriş

6762 sayılı Eski Türk Ticaret Kanunu (“Eski TTK”), acentenin, acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra, sözleşmenin devam ettiği süre boyunca müvekkiline kazandırdığı yeni müşteriler için denkleştirme talep etme hakkına ilişkin pozitif bir düzenleme içermemekteydi. Ancak Yargıtay’ın Medeni Kanun’un 1. maddesine dayanarak verdiği kararlar çerçevesinde, bu talep bakımından Eski TTK’da mevcut olan kanun boşluğu içtihatlar ile doldurulmakta ve acentelere denkleştirme talep hakkı tanınmaktaydı. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), m.122 hükmü ile acentenin denkleştirme talebinde bulunma hakkını ve bu hakkın kullanım koşullarını düzenlemiştir. TTK m.122/5 hükmü uyarınca, hükümde öngörülen düzenleme, hakkaniyete aykırı düşmedikçe tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanacaktır. Bu nedenle, TTK m.122 hükmü, denkleştirme talep etme hakkını, sadece acentelere yönelik olarak değil, tekel hakkı sağlayan tüm dağıtım sözleşmeleri açısından dağıtım ağı mensuplarına tanıyan ve bu hakkın hukuki altyapısını düzenleyen bir hüküm niteliğindedir.

Türk doktrininde, acentenin denkleştirme talebinde bulunma hakkı üzerine yazılmış, burada teker teker saymaya imkân bulamadığımız çok değerli monografi ve makaleler mevcuttur. Bizim çalışmamızın amacı ise, TTK m.122 hükmünü, yani denkleştirme talep etme hakkını ve bu hakkın kullanım koşullarını incelemek ve irdelemek değildir. Biz, çalışmamızda, uygulama açısından büyük önem arz ettiğini düşündüğümüz bir başka soruna, acentelik sözleşmesine (ya da tek satıcılık veya tekel hakkı veren bir başka dağıtım sözleşmesine) uygulanmak üzere taraflarca yabancı bir hukuk sisteminin seçildiği hallerde, TTK m.122 hükmünün taraflarca seçilen bu hukuk sistemi karşısında uygulanabilirliği meselesine odaklanmak istiyoruz. Bu amaçla, çalışmamızın ilk bölümünde sorunu ve sorunun uygulama açısından önemini okuyucuya takdim etmek, ikinci bölümünde ise meseleye ilişkin kişisel görüş ve değerlendirmelerimizi aktarmak gayreti içerisinde olacağız.

I. Sorunun Takdimi

İnceleme konumuzu oluşturacak sorunu takdim etmeden önce, TTK m.122 hükmünde öngörülen düzenlemeyi, çalışmanın asıl hedefinden uzaklaşmamak kaygısıyla kısaca hatırlatmakta fayda görmekteyiz. Bilindiği üzere, TTK m.122/1 hükmü acentenin denkleştirme talebinde bulunma hakkının koşullarını düzenlemektedir. Bu hüküm uyarınca, acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra; a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente, müvekkilinden, denkleştirme talebi olarak uygun bir tazminat1 isteyebilmektedir2. Hükmün ikinci fıkrasına göre bu tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucunda aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz; fakat sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır. Hükmün üçüncü fıkrasına göre, müvekkilin feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan acente sözleşmeyi kendisi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme talebinde bulunamaz. Hükmün dördüncü fıkrası uyarınca denkleştirme talebinden önceden vazgeçilemez3 ve denkleştirme talep hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir. Hükmün beşinci ve son fıkrasına göre ise, TTK m.122 hükmü, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin4 sona ermesi hâlinde de uygulanır5.