Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Tehlikenin Yoğunluğu ve İsabetli Hüküm Kurma Yetisi Bir Rasyonelleştirme Denemesi

Kerem ÖZ,Paul TİEDEMANN

1. Giriş

İsabetli hüküm kurma yetisi, olayın hukuki açıdan hangi dava grubuna dahil olduğunun tespiti konusundaki akıl yürütmenin muhtemel sonucunu, gerekçeleriyle birlikte soyut olarak öngörme yeteneğidir. Bu yeti, gerekçelerin ortaya koyulduğu ve tartışıldığı ölçüde keskinleşir.”1 Bahsi geçen bu soyut öngörü kabiliyeti, tecrübe ve alışkanlıkla doğrudan ilintilidir. Hukuk eğitimini başarılı bir biçimde bitirmek, kişinin isabetli hüküm kurma yetisi kazanmasını sağlamaz. Mesleki tecrübesi olmayan genç hukukçular kanunu bilir, mevzuatın ve belirli yerleşik dava türlerinin de yardımıyla kanunun ruhunu anlayabilecek duruma gelir.2 Başka bir ifadeyle bu kimseler, kanun koyucunun öngördüğü ihtimaller dahilinde yer alan3 veya sonradan yargı uygulaması ve öğreti tarafından ilgili kanuna göre karara bağlanması gereken dava olarak kabul edilen olaylardan faydalanarak kanunun ruhunu anlayabilir. Her iki durumda da, emsal önyargılar söz konusudur. Bununla beraber, önyargıların bilinmesi ve bunlara göre karar verilmesi, isabetli biçimde hüküm kurma yetisi değildir. Bu yeti, emsal nitelikte olmayan, daha ziyade kendine özgü olayların karara bağlanması söz konusu olduğunda, yani kanunun lafzının kapsamına giren ve fakat kanun koyucunun düşünmediği ve öğretinin de o zamana kadar ele almamış olduğu olaylarda devreye girer.

İsabetli hüküm kurma yetisi, ilk olarak, mesleki tecrübeyle geliştirilebilir. Uygulamadan kopmamak suretiyle yeni dava tiplerinin kanun hükmü haline gelmiş belirli kurallara göre karara bağlanıp bağlanamayacağı veya nasıl bağlanabileceği konusunda zaman içinde daha kesin bir sezgiye sahip olunması sağlanır. Bu nedenle de hukuk mesleğine yeni başlayanların isabetli hüküm kurma yetisine sahip olmamaları ve mesleki açıdan bahsi geçen önyargılar tarafından yönlendirilmeleri beklenebilir.4 İsabetli hüküm kurma yetisi nitelik açısından ele alındığında, bu yetinin yalnızca tecrübeli hukukçular bakımından anlam ifade ettiği görülür. Özellikle üst derece mahkemelerinde görev yapan hakimlerin hüküm kurma yetisinin iyi olması beklenmelidir. Zira bunların artık mesleğe yeni başlayan kimseler olmadığı, bilhassa, mesleki kariyerlerini iyi bir yetiye sahip olmalarına da borçlu oldukları dikkate alındığında, bu beklentinin makul olduğu söylenebilir.

Bu çalışmada, mülteci hukuku kapsamında tehlikenin yoğunluğunun nasıl belirlenmesi gerektiği sorunu çerçevesinde isabetli hüküm kurma yetisi ele alınmaktadır. Başka bir deyişle bu makale, kanun koyucunun kayıt altına alınan tespit ve hukuki önyargıları sebebiyle tarafımızca bilinen ve fakat herhangi bir çıkarım yapılamayan, ancak yine de tehlikenin ağırlığı konusunda teorik olarak çürütülemeyecek şekilde kanunun amacına uygun düşen, sezgisel bir düşüncenin sunumundan ibarettir. Günümüzdeki mahkeme uygulamalarının berbat bir yetiye dayanması veya herhangi bir yetinin söz konusu olmadığı görüldüğünden dolayı bu sorun oldukça ilgi çekici hale gelmiştir.