Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Belirli Gruplar ve Azınlığın Yönetim Kurulunda Temsili

Representation of Specific Groups and Minority on the Board of Directors

Esra Ediğ

Belirli grupların ve azınlığın anonim şirket yönetim kurulunda temsili, her ne kadar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile mevzuatımıza getirilen birçok yenilikten biri olsa da, özellikle belirli grupların temsili müessesi aslen bir o kadar bilinen bir kavramdır. Belirtilen temsil hakkının Kanun ile birlikte azınlığa da tanınmış olmasıyla hakkın kapsamı genişlemiş olup, her bir genel kurul toplantısında değişken olabilen imtiyaz sahibi azınlığın belirlenebilmesi bakımından, uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların bertaraf edilebilmesi amacıyla doktrinde bazı görüşler ileri sürülmüştür. Çalışmamız kapsamında belirtilen sorunlara değinilmiş, Yargıtay uygulaması, kanun koyucunun bakış açısı ile birlikte doktrin görüşlerine yer verilerek konu açıklanmaya çalışılmıştır.

Belirli Gruplar, Belirli Pay Grupları, Azınlık, Yönetim Kurulunda Temsil, Temsilci Yönetim Kurulu Üyesi.

As a matter of fact, the concept of the representation of specific groups on the board had been long known, even that the representation of the specific groups and minority on the board of directors is one of the many improvements of the Turkish Commercial Code No.6102. As well as the scope of the said representation right has been enlarged along with granting to the minority, there have been many opinions expressed by the doctrine to prevent the possible problems those may be arise in the practice of the right, in respect of the determination of the minority that has the said privilege in every general board. Within the scope of our paper, we examined the said problems and tried to explain the subject in the light of supreme practices, the legislator’s point of view along with the doctrine.

Specific Groups, Specific Shareholder Groups, Minority, Representation on the Board of Directors, Representative Member of Board.

Giriş

Belirli grupların ve azınlığın yönetim kurulunda temsili, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.360 ile düzenlenmiş ve ilk defa bu Kanun’la normatif düzenlemeye kavuşmuş olup, Kanun öncesi Yargıtay kararlarında sıkça "grup imtiyazı" ifadesi ile yer bulmaktaydı. İsviçre Borçlar Kanunundan esinlenilen Ticaret Kanunu düzenlemesi, İsviçre düzenlemesinden bazı yönlerden farklıdır. En büyük fark, İsviçre düzenlemesinde hükmün emredici niteliği mevcutken, hukukumuzda esas sözleşmede düzenlenmesi kaydıyla şirketlerin tasarrufuna bırakılması noktasında ortaya çıkmaktadır.

Çoğunluk ilkesi çerçevesinde yönetilen anonim şirketlerde yönetim kurulunda temsil hakkı ile hedeflenen, esasen şirket idaresinde söz sahibi olamayan grupların ve azınlığın bu imkâna kavuşması olup, bugüne kadar içtihatlarla ilerleyen konunun bir hükümle Kanun’da yer almasının amacı, yasakoyucu tarafından Yargıtay'ın otuz yılı aşkın süreden beri uygulanan yerleşik içtihadı olan “grup imtiyazı”nın tanınması olarak açıklanmaktadır. Kanunkoyucu tarafından açıkça imtiyaz olduğu belirtilen hak, pay sahibine tanınmış olup, imtiyazın paya tanınacağı yönündeki genel ilkenin de istisnası niteliğindedir. İçtihatlar ve konu ile ilgili yazılan eserlerden dolayı bilinen kavram, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunuyla ilk kez yasal zemine kavuşmuş olması dolayısıyla bir o kadar yenidir.

Çalışmamız kapsamında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu öncesi uygulamada sıkça rastlanması ve içtihatlara konu olması nedeniyle, yönetim kurulunda temsil hakkının Kanun öncesi durumu incelenmiş, kaynak İsviçre Borçlar Kanunu hükmüne ve hükmün işleyişine ilişkin bilgilere de devamında yer verilmiştir. Hukukumuzdaki düzenlemede hakkın tanındığı üç grup olan belirli pay grupları, özellikleri ve nitelikleri ile belirli bir grubu oluşturan pay sahipleri ve ilgili Türk Ticaret Kanununun 360’ıncı maddesi anlamında azınlık kavramı açıklanmaya çalışılmış, yönetim kuruluna seçilecek temsilci üyenin ne şekilde seçileceği, hukuki durumu, temsil edilme hakkının ihlali ve payların üzerinde rehin ve intifa hakkı tesis edilmiş olması halinde bunun temsil hakkına etkisine değinilmiştir.