Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Uluslararası Ceza Divanı’nın Kuruluşu’na Kadar Geçen Süreçte Uluslararası Ceza Yargılamaları

International Criminal Judgments Till the Establishment of The International Criminal Court

Serkan Meraklı

Uluslararası ceza hukukunun oluşumu ve uygulanması bireylerin yargılandıkları uluslararası ceza mahkemelerinin kurulabilmesi ile mümkün olmuştur. Bu tür mahkemelerin kurulmasının önemli bir sürecin ardından mümkün olduğu söylenmelidir. Zira, uluslararası hukukta devletlerin yanısıra bireylerin de ceza sorumluluğunun doğması yeni bir düşünce olarak sonradan ortaya çıkmıştır. Bu yönde her ne kadar Nürnberg yargılamaları ilk uygulama olarak görülmekte ise de onun öncesinde de çeşitli adımların atılmaya çalışıldığı; fakat, başarısız olduğu söylenmelidir. Nürnberg yargılamalarının ardından ise Tokyo yargılamaları ve daha sonra 90’lı yıllarda ise Yugoslavya Mahkemesi ile Raunda Mahkemesi bu yönde başlıca örnekler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Uluslararası Ceza Hukuku, Nürnberg Yargılamaları, Uluslararası Ceza Mahkemeleri, Adil Yargılanma Hakkı, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi.

Formation and implementation of international criminal law was begun with formation of international criminal courts. It can be concluded that formation of these type of courts has been possible once after a essential process. Hence, alongside of individuals, penal responsibility of states in international law was adopted afterwards as a new idea. In this context, although Nurnberg trials are considered as the first application, there were surely efforts before; but all of them were failed. Following Nurnberg trials, Tokyo trials and Yugoslavia and Raunda tribunals at 90s were considered as major examples in this direction.

International Criminal Law, Nurnberg Trials, International Criminal Courts, Right to a Fair Trial, International Criminal Tribunal for the Former Yugoslavia.

GİRİŞ

Her ne kadar uluslararası alanda faaliyet gösterecek bir ceza mahkemesinin kurulması fikri uzun bir geçmişe dayanmaktaysa da bu tür bir mahkemenin kurulması ilk olarak Nürnberg Askerî Ceza Mahkemesi ile söz konusu olmuştur. Uluslararası alanda faaliyet gösteren bir ceza mahkemesinin kurulmasının nispeten geç bir döneme kalmış olmasının asıl sebebinin devletlerin egemenliği düşüncesi ve bireylerin uluslararası kamu hukukunun süjesi olarak kabul görmemesi olduğu söylenmelidir. Ancak, özellikle II. Dünya Savaşı’nın ardından oluşan atmosfer sonucunda bireylerin de uluslararası alanda cezaî sorumluluklarının olduğu genel kabul görmeye başlamıştır. Bu süreçten itibaren de müstakil bir uluslararası ceza hukukundan bahsedilmeye başlanmıştır.

Çalışmada özellikle bireylerin uluslararası cezai sorumluluğunun hangi süreçler sonucunda geliştiği incelenmeye çalışılacak ve bu suretle günümüze dek görev yapmış uluslararası ceza mahkemeleri tarihsel süreç göz önünde tutulmak suretiyle değerlendirilecektir.

I. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINA KADAR OLAN DÖNEMDEKİ GELİŞMELER

Uluslararası ceza hukuku 19. yüzyılın sonlarına dek uluslararası antlaşmaların ve uluslararası hukuk uygulamasının basit, gelişmemiş bir parçası konumundaydı ve buna bağlı olarak da yapısal olarak varlığından hemen hemen hiç söz edilememekteydi1.Gerçekten, bu dönemde silahlı çatışmaların söz konusu olduğu durumlarda yapılan savaşların ardından imzalanan barış anlaşmalarına konulan sorumsuzluk kayıtları ya da fiilî olarak oluşan sorumsuzluklar bir ceza takibatının yapılmasına engel oluyordu; çünkü, bu dönemde uluslararası hukuka dayanan ve devletlerüstü normlar bulunmamaktaydı2. Bu süreçte uluslararası kamu hukuku bakımından bireysel cezaî sorumluluğun söz konusu olması öncelikle iki önemli engelle karşılaşmaktaydı. Buna göre, bir kişinin kendisinin yol açtığı haksızlıktan sorumlu tutulabilmesi düşüncesi klasik uluslararası kamu hukukuna yabancıydı3. Gerçekten, uluslararası kamu hukukunun özneleri bireyler olmayıp yalnızca devletlerdir. Bu nedenle uluslararası kamu hukukunda ceza hukuku anlamında normlara yer verilebilmesi öncelikle bireylerin uluslararası kamu hukukunun öznesi olarak kabul edilmesine bağlıydı4. Uluslararası kamu hukuku bakımından bireysel cezaî sorumluluğun söz konusu olmasının önündeki ikinci engel ise, devletlerin egemenlik düşüncesinden kaynaklanan kendilerini savunma pozisyonlarının, dışarıdan gelen her türlü müdahaleye karşı koymasıydı5. Fakat, modern uluslararası kamu hukukunun bireylerin de özne olarak kabul edilmesi düşüncesini güçlü bir şekilde savunması uluslararası ceza hukukunun oluşumuna yardımcı olmuştur6.