Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İdari Yargıda Kanun Yolları ve İstinaf

ÖZET:

Bu çalışmamızda, Türk idari yargı sisteminde uzun zaman alan yargılama sürecinin daha hızlı işleyebilmesini sağlamaya yönelik çözüm önerisi olarak kurulması düşünülen istinaf mahkemeleri üzerinde durulacaktır. Çalışmamızın birinci bölümünde, İdari Yargılama Usulü Kanunundaki kanun yolları, ikinci bölümde istinaf kavramı ve istinaf kanun yolu üzerinde durulduktan sonra, Fransa’da idari yargı sisteminde yapılan reformlar ile istinaf mahkemelerinin kuruluş süreci ve reformların sonuçlarına değinilecek, son bölümde ise Türk idare hukuku sisteminde kurulması tasarlanan idari istinaf mahkemelerinin yargılama sürecinde yaşanan sorunlara çözüm getirip getiremeyeceği tartışılacaktır.

İdari Yargı, Kanun Yolları, İstinaf, Fransız İdari Yargı Sistemi, İstinaf Mahkemesi, İtiraz, Temyiz, Karar Düzeltme, Kanun Yararına Temyiz.

Giriş

Yargı ve onun yaptığı denetim, demokratikliğin “sine quna non/olmazsa olmaz” unsuru ise, hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru da “idarenin yargısal denetimi”dir.1 Hukuk devletinin vazgeçilmezi olarak ortaya çıkan idari yargı, dünyada uygulamada farklı sistemlerle ortaya çıkmış olsa da ülkemizin hukuk sisteminin de içerisinde yer aldığı ve ortaya çıkış yeri Fransa olduğu için “Fransa Sistemi” ya da ”İdari Rejim” ismini taşıyan sistemde2 ilke olarak idarenin, idare hukukunca düzenlenen etkinliklerinden doğan uyuşmazlıklara bakan, adli yargının dışında kendine özgü kuralları ve yargılama yöntemleri olan ayrı bir yargı düzenidir.3

Fransa’da idare hukuku 19’uncu yüzyılda çok özel koşullar neticesinde doğmuş ve yavaş yavaş gelişmiştir. Fransız ihtilalinden sonra, 16-24 Ağustos 1790 tarihli Kanunla, kesin bir biçimde “adli görevler idari görevlerden ayrıdır ve her zaman ayrı kalacaktır. Yargıçlar, idari kadroların işlemlerine ne şekilde olursa olsun, görevleri dahilinde, müdahale edemezler, ayrıca idari kadrolarda görev görenleri görevleri nedeniyle huzurlarına celp edemezler” diye belirtilerek4 “idari ve adli makamların ayrılığı ilkesi” kabul edilmiş ve hâkimlerin idareye karşı açılmış davalara bakmaları, idari işler hakkında karar vermeleri cezai müeyyideye bağlanarak yasaklanmıştır.5