Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

AİHS ve Türk Hukukunda Masumiyet Karinesi (Suçsuzluk Karinesi)

Adem ÇELİK

ÖZET:

Masumiyet karinesi uyarınca, bir kimsenin suçlu olarak nitelendirilebilmesi ve hakkında yaptırım uygulanabilmesi, o kimsenin kesin hükümle mahkûm olmasına bağlıdır. Bir kimsenin mahkûm edilebilmesi için ise, hakkındaki her türlü şüphenin bertaraf edilmesi gerekmektedir. Suçsuzluk karinesi, sanığın kusuru yeterince kanıtlanmadan cezalandırılmasını yasakladığı gibi, beraat kararı verilmesine karşın suçu işleyip işlemediği konusunun açıkça belirtilmeyip, kuşkuya yer verecek konumda bırakılmasını da engellemektedir. Masumiyet karinesinin ihlal edilmemesi için devlet erkleri ve basın çok dikkatli davranmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Masumiyet karinesi, adil yargılanma, AİHS-AİHM-CMK-İHEB.

1. Uluslararası ve Ulusal Mevzuattaki Düzenleme

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 6. maddesinin 2. fıkrasında yer alan masumiyet karinesine ilişkin hüküm, ceza hukukunun genel bir ilkesini tekrarlamaktadır. İlk kez 1215 tarihli Magna Carta Libertatum’da yer alan bu ilke, daha sonra birçok bildiride, sözleşmede ve anayasada tekrarlanmıştır.1 Buna göre, "Bir suçla itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak kanıtlanıncaya kadar masum sayılır.” Herkes, adil yargılamanın asgari gereklerini içeren bir yargılamayla hukuka göre mahkûm olmadıkça ve oluncaya kadar, suçsuz sayılma ve buna göre muamele görme hakkına sahiptir.2

Sözleşmenin 6. maddesinin ilk fıkrası tüm yargılamalarda uygulanabilir nitelikte olmasına karşın, ikinci (Masumiyet Karinesi) ve üçüncü fıkradaki (Sanığa Tanınan Asgari Güvenceler) düzenlemeler, yalnızca hakkında ceza davası bulunan sanıklar için geçerlidir. Ancak, gerektiğinde özel hukuk davalarında da uygulanabilecektir.3