Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Son Çare (ultima Ratio) Olarak Ceza Hukuku

The Criminal Law As Last Resort (Ultima Ratio)

Ozan Ercan Taşkın

Ceza hukuku kavramı olarak son çare (ultima ratio) ilkesi veya “araç ilkesi” devletin cezalandırma iktidarının sınırlandırılması gereğine işaret eder. Kanunilik ilkesinden farklı olarak bu ilkeyle amaçlanan daha ziyade kanun koyucunun sınırlandırılması boyutunda kişi özgürlüklerini güvence altına almaktır. Son çare ilkesi cezanın amaçlarıyla da ilgilidir. Ceza hukuku anlamında cezadan vazgeçilmez olduğu genel olarak kabul edilmektedir. Toplumsal yaşamın temel koşullarının hak ve özgürlükler boyutunda korunması ve insanların barış içinde bir arada yaşamalarının güvence altına alınması için bu hak ve özgürlüklere en az düzeyde müdahale edilmelidir. Tüm cezalar az veya çok bir hak kaybına yol açar. Buna karşın ceza hukukunun müdahale sahası giderek genişlemektedir. O halde son çare ilkesine yönelik tartışmaların ceza kanunlaştırmalarında karşılığı yok mudur? Tüm bu soruların cevapları sadece ceza siyaseti sahasına mı aittir? Anayasa Mahkemesi kararları ne yöndedir? Bu sorulara yönelik tespitler hangi şekilde yapılırsa yapılsın, ceza hukukunun aşırı genişlemesinin önüne geçmek ve sınırlandırılmasının yollarını bulmak gerekir. Son çare ilkesi sadece maddi ceza hukuku ile ilgili değil, aynı zamanda ceza muhakemesi hukuku, infaz hukuku ve uluslararası ceza hukukuyla da ilgilidir. Ancak bu çalışma, maddi ceza hukukunda son çare ilkesiyle sınırlandırılmıştır.

Son Çare, İlk Çare, Cezanın Amacı, Cezada Liyakat, Cezaya İhtiyaç.

Last resort (ultima ratio), principle or meta-principle which is one of the concepts of criminal law, guides to restrict the State’s authority to punish the crime. Different than the principle of legality, ultima ratio principle aims to ensure the individual rights and freedoms by restricting legislator. Therefore ultima ratio principle is also related to goals of punishment. It is generally accepted that forms of punishment of the criminal law are indispensable. It is necessary to interfere in the individual rights and freedoms at the very least to protect those rights and freedoms of all the other people and to keep the society in peace. All forms of punishment more or less effects the rights. Conversely intervention of the criminal law is getting wider. In that case don’t the arguments about ultima ratio principle have a place in legalization of the criminal law? The answers of the questions are only about the field of criminal policy? In which way are the decisions of the constitutional court? Whatever the answers of these questions are, the ways to restrict the criminal law have to be found. Ultima ratio principle is not only about criminal law but also about criminal procedure law, execution law and international criminal law. This article has been limited only about ultima ratio principle in criminal law.

Last Resort, First Resort, Purpose of the Punishment, Blameworthiness (Penal Value), Need Punishment.

GİRİŞ

Günümüzde herhangi bir ülkede değil sıradan insanların, ceza hukukçularının dahi, ceza mevzuatını takip etmeleri olanaksızdır. Buna rağmen bir kısım ceza hukukçusunun yürüttüğü, ceza hukukunun aşırı genişlemesinin yol açtığı veya açabileceği sorunlar konusunda akademik tartışmalar haricinde, siyasal bir tartışma da yoktur. Anayasal boyutları olan ve Aydınlanma dönemiyle1 ceza hukuku ilkesi veya anayasal ceza hukuku ilkelerini gerçekleştirmek bakımından “araç ilke” haline gelmiş olan son çare (ultima ratio/extrama ratio) kuşkusuz devletin cezalandırma iktidarının sınırlandırılması gereğine işaret eder.2 Hemen herkes bu konuda hemfikirdir. Ancak ilkeye yönelik güçlük, kapsamının ne şekilde belirleneceğine ve nasıl uygulanacağına yöneliktir.3 Aydınlanma döneminin başlangıcından itibaren4, ceza hukukunun aşırı ve keyfi kullanılmasının önüne geçilmek istenmiş5 ve bu amaçla, devletin elinde sosyal kontrol ve suça karşı tepki aracı olan ceza hukukunun, son çare olması gerektiği ifade edilmiştir.6 Son çare ilkesi; esasını Aydınlanma dönemi ve felsefesinde bulur, ceza hukukunun liberal yorumlanmasında mihenklerden biridir.7Montesquieu’ya göre, cezalar arasında bir uyum olmalı ve suçların ağırlığı ile cezalar arasında bir orantı olmalıdır.8Cesare Beccaria, 1764 yılında yazdığı Suçlar ve Cezalar Hakkında adlı kitabında, Montesquieu’nun izinden giderek9 şunu söyler: “Büyük düşünür Montesquieu, kesin zorunluluktan kaynaklanmayan her cezanın zorbalık olduğunu söylemektedir. Bu deyiş şu biçimde söylendiği takdirde daha genel, daha kapsayıcı olacaktır: Bir insan üzerindeki bir başka insanın otoritesi, eğer kesin zorunluluktan kaynaklanmıyorsa, bu bir zorbalıktır.”10

Beccaria’ya göre ceza hukuku, kanunilik, kesinlik ve tekelcilik gibi ilkelerden hareket etmek zorundadır. Bununla birlikte, cezalar aynı zamanda adil, doğru ve tutarlı olmalıdırlar. “Gerçekten, eğer toplum düzenini sarsmayan/ihlal etmeyen iki suça aynı ceza verilirse insanlar en ağır suçu işlemekte sakınca görmez.”11 Beccaria, suçlar nasıl önlenir sorusuna cevap ararken şu tespiti yapmıştır: “Suç oluşturmayan, kimi zararsız ve önemsiz pek çok eylemin yasaklanması, suçları engellemek şöyle dursun, yeni suçların doğmalarına, sonsuza dek değişmez diye açık alana gelen erdem ve kusur anlayışının keyfe göre tanımlanmalarına yol açmıştır, açmaktadır. İnsanlar için suç diye tanımlanabilen her şeyi yasaklamak zorunda kalırsak, acaba halimiz nice olur, neye indirgenmiş olurduk?”12 Cezaların belirgin ve kesin olmaları yeterli değildir. Toplumsal hayatın devamını olanaksız hale getirir şekilde ceza kanunlaştırmasından uzak kalmak gerekir. Bu anlamda ceza kanunu güvence sağlar. Ceza hukukunun kanunilik ve kesinlik gibi bireye güvence sağlayan ilkeleriyle son çare ilkesi aynı nedene dayanır. Maddi veya öze ilişkin kanunilik ilkesinin doğal sonucu, cezai müdahalenin en az düzeyde olmasıdır. Kesinlik ilkesine göreyse, kanun koyucunun normu olabildiğince tartışmaya ve yoruma kapalı şekilde formüle etmesi gerekir. Kesinlik ilkesiyle amaçlanan, yargı organının keyfiyetini mümkün mertebe sınırlamaktır. Böylece kuvvetler ayrılığı ilkesi uygulama düzeyinde karşılık bulmuş olacaktır.13

Son çare ilkesi sadece maddi ceza hukuku ile ilgili değil aynı zamanda ceza muhakemesi hukukuyla da ilgilidir. Örneğin telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesine ancak başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması halinde başvurulabileceği (CMK m. 135/1), aynı şekilde gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ancak başka suretle delil elde edilememesi halinde başvurulacağı (139/1) düzenlemeleri son çare ilkesinin ceza muhakemesi hukukunda karşılık bulması olarak değerlendirilebilir. Çocuk Koruma Kanunu m. 4’te ise tutuklamanın son çare olması gerektiği açıkça ifade edilmiştir. Kolluk kuvvetlerince de, hukuka uygunluk nedeni olarak kullandıkları gücün somut olayda zorunlu (son çare) ve orantılı olması gerekir. Son çare ilkesinin, ceza hukukunun uluslararasılaşmasında önemli bir etkisi olduğu savunulmaktadır.14 Bu kısa hatırlatmayla birlikte bu çalışmada sadece maddi ceza hukuku kapsamında son çare ilkesi üzerinde durulacaktır.