Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Hukuku’nda Terörle Mücadelenin Hukuki Boyutu

Hakan HAKERİ

Ülkemiz uzun süredir terör sorunu olan ülkelerden biridir. Bu sorun ile önceki yıllarda öncelikle özel mahkemeler kurulmak suretiyle mücadele edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kurulduğunu görmekteyiz. Devlet Güvenlik Mahkemelerinden sonra da bu alanda özel mahkemeler kurulmuştur ve halihazırda da özel mahkeme olmasa da, özel yetkili mahkemeler bir müddet ülkemizde görev yapmıştır. Bilahare sıkıyönetimi takiben olağan üstü hal uygulamaları çerçevesinde getirilen özel düzenlemelerle terör suçlarına ilişkin ayrık hükümler getirilmiştir. Bu çerçevede atılan en önemli adım Terörle Mücadele Kanunu’nun çıkarılmasıdır. 1992 yılından beri devam eden ceza hukukunun insan hakları ile uyumlulaştırılması çabalarında da daima gündemde olan husus terör alanında hangi istisnaların tanınacağı olmuştur. Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan değişikliklerle bu istisnalar önce o ana kadar hukukumuzdaki en asgari düzeye indirilmiş ve sonradan da kaldırılmıştır. Bu çerçevede yeni bir gelişme olarak Terörizmin Finansmanına ilişkin bir kanunun çıkarıldığına dikkat çekmek isterim. Bugün yabancı ülke hukuklarıyla ülkemiz terörle mücadele hukuku karşılaştırıldığında, ülkemiz hukukunun, terörle bizzat mücadelenin devam etmesine rağmen, bir çok AB üyesi ülkeden dahi liberal olduğu tespitini yapmak mümkündür.

GİRİŞ

Terör suçları, hazırlanışı, işlenişi ve etkisi bakımından özel suçlardır. Teröristler de aldıkları yoğun eğitim nedeniyle adi suçlulardan farklıdır. Dolayısıyla, bu suçlarla mücadele için, suç öncesinde, soruşturma, kovuşturma ve infaz aşamasında özel kurallara ihtiyaç duyulabilmektedir. Bu nedenle de, özellikle ceza muhakemesi hukuku alanında düzenlemeler yapılması gerekebilmektedir1.

Soğuk savaş sırasında, devletin güvenliği ön plandaydı ve bunun için bireysel hak ve özgürlükler kolayca feda edilebiliyordu. Ancak soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte insan odaklı, sivil toplum ve medya denetimine açık, demokratik kurumları önemseyen bir güvenlik anlayışı ön plana çıkmıştır2. Bu anlayışta, güvenlik sektörü de sivil katılım ve denetime açık, şeffaf ve hesap verebilir, hukukun ve sivil otoritenin üstünlüğünü tartışmasız kabul eden bir biçime bürünmüştür3.

KURUMSAL YAPI

Anayasamızın devletin temel amaç ve görevleri başlıklı 5. maddesine göre, ülkenin dış ve iç güvenliğinin sağlanması devletin en temel fonksiyonlarındandır. Anayasa’nın 117. maddesine göre, milli güvenliğin sağlanması ve silahlı kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanması Bakanlar Kurulu’nun sorumluluğundadır.