Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kefalet ve Garanti Sözleşmesinin Ayrımında Başvurulacak Yorum Kuralları

Interpretation Rules taken to be Consideration in Making Difference between Caution and Guaranty

Arzu ŞEN KALYON

Bu çalışma, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu ışığında garanti ve kefalet sözleşmesinin ayrımını incelemektedir çünkü uygulamada bir teminat sözleşmesinin tarafları tarafından iradelerinin aksi yönünde, sözleşmelerini adlandırdıklarını sıklıkla görmekteyiz. Taraflar kimi zaman teminat sözleşmesi akdetmek isterken garanti terimini kullanmakta kimi zamanda tam tersi bir durum söz konusu olmaktadır. Garanti sözleşmesi, teminat veren açısından kefalet sözleşmesine göre daha ağır şartlara tabi olduğu için tarafların iradeleri doğrultusunda sözleşme doğru olarak adlandırılmalıdır. Çalışmanın ilk bölümünde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ışığında öncelikle bu ayrımın yapılmasının amacı, daha sonra bu ayrımda kullanılacak sözleşmenin lafzına ve de lafzı dışındaki yorum kaynaklarına yer verilmiştir. Son olarak ise, tarafların iradeleri doğrultusunda sözleşmenin tanımı kesin olarak yapılamadığı takdirde, kefalet karinesinin söz konusu olacağı belirtilmiştir.

Kefalet, Garanti, Teminat Sözleşmesi, Yorum Kuralları, Kefil.

Since, the parties of the contract of the guaranty entitle their contract incorrectly, in this article, the difference between caution and guaranty agreement has been examined under the Turkish Code of Obligation numbered 6098, has entered into force on July 1, 2012. The parties entitle their contract as a caution while their interntion is to conclude guaranty agreement or the parties entitle their contract as a guaranty agreement while their intention is to conclude caution agreement. Since, the conditions of the guaranty agreement is severe than the caution, it is important to distinguish the agrements. In the first part of the article, it is discussed the importance of the distinction and the methods for making difference bewteen two contract under the Turkish Code of Obligation numbered 6098. Lastly, it is discussed the presumption of caution in case the distinction between two agrements is not possible.

Caution, Guaranty, Guaranty Agreements, Interpretative Provisions, Guarantor.

I. GİRİŞ

Taraflar, aralarında akdettikleri sözleşmeye belirli bir isim vererek sözleşmenin niteliğini belirleme yoluna gidebilirler. Türk hukukunda, taraflarca kullanılan terimler, eğer tarafların gerçek ve ortak iradelerini yansıtıyor ise, sözleşmenin yorumunda kullandıkları ifadeler dikkate alınmaktadır(6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu1 (“TBK”) m. 19.f.1)2. Öncelikle tarafların gerçek iradelerine başvurmak ve de kullanılan kelimelerin lafzına sıkı sıkı bağlı olmamak gerekir çünkü kişisel bir teminat verilmesine ilişkin sözleşmelerde tarafların aralarındaki ilişkiyi yanlış olarak ifade etmeleri mümkündür. Tarafların “garanti” kelimesini kullandıkları sözleşmelerinde kefalete yönelik bir irade veya “kefalet” terimini kullandıkları yerde bir garanti sözleşmesi yapılmasına yönelik irade taşıdıklarına rastlanabilir3. Buna göre, tarafların kullandıkları kelimeler, gerçek iradelerini yansıtmadıkları zaman, yorum kurallarının yardımı ile gerçek iradeleri açığa çıkarılmalıdır4.

Öncelikle lafzi yorum ile, tarafların ortak iradelerinin tespitinde sözleşmenin lafzinden yola çıkılacak, tarafların kullandıkları kelimelerin anlamına bakılacaktır5. Ancak sözleşmenin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalmak yerine tarafların gerçek iradelerine de bakmak ve bunları bize gösteren emareleri dikkat almak gerekmektedir6. Örneğin, bankalar tarafından hazırlanan sözleşmelerde kullanılan “kefalet” terimi, sözleşmenin kefalet sözleşmesi olduğuna yönelik önemli bir belirti oluşturur ancak aynı şekilde “garanti” teriminin kullanılması durumunda sözleşmenin nitelik itibariyle kefalet sözleşmesi olduğu durumlara da rastlanmaktadır7. Garanti ve kefalet sözleşmesini birbirinden ayıran en önemli kıstasın aslilik – fer’ilik unsuru olduğu ve tarafların sözleşmede kullandıkları deyimlerin bir teminat sözleşmesinin asli veya fer’i nev’ininin tayininde rol oynadığı öğretide kabul edilmektedir8. Kefalette kefilin borcunun fer'i nitelikte bulunmasına karşı garanti veren kimsenin borcu fer'i olmayıp sözleşmenin aslından bağımsızdır9. Sözleşme ile ilgili bütün maddi olguların değerlendirip eğer teminat verenin fer’i bir sorumluluk altına girme iradesi mevcut ise kefalet sözleşmesinin bulunduğu söylenebilecektir. Buna karşılık, teminat verenin bağımsız bir sorumluluk altına girmeyi amaçladığı anlaşılıyor ise garanti sözleşmenin varlığı kabul edilecektir10. Sözleşmenin kurulması sırasında kullanılan tabirler, sorumluluğun bağımsız mı fer’i mi olduğunun nev’ini tayininde rol oynar. Ancak, Yargıtay’ın son tarihli içtihatlarına göre sadece taraflarca kullanılan deyimlere bakılarak teminat sözleşmesinin nev’ine karar verilmemesi, tarafların gerçek ortak ve maksatlarını da aramak gerekir11. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2008/19-729, K. 2008/718, T. 3.12.2008 kararında “Sözleşmenin "GarantiSözleşmesi” başlığını taşıması ve içeriğinde kullanılan ifadeler, feri kıstaslardan olan "sözleşmede kullanılan deyimler" kıstasına göre ilk bakışta birgarantiakdinin oluştuğu intibaı bırakıyor ise de, sadece bu deyim ve sözcüklere dayanılarak sözleşmenin niteliğinin belirlenmesi doğru olmayacağı gibi, mümkün de değildir. Nitekim, yukarıda değinilen 11.6.1969 gün ve 4/6 sayılı İBK.da da, banka teminat mektuplarında kullanılankefaletsözcüğü vurgulamasına rağmen, bu ilişkinin birkefaletdeğil,garantisözleşmesi niteliğinde olduğu açık bir şekilde kabul edilmiştir.”şeklinde karar verilmiştir. Buna göre, taraflarca kefalet veya garanti olarak adlandırılan sözleşmenin, sadece bu adlandırmalara dayanılarak niteliğinin belirlenmemesi gerekmektedir.

II. AYRIMIN ÖNEMİ

Kefalet ve garanti sözleşmesi farklı geçerlilik şartlarına tabi ve her iki sözleşmeye de uygulanacak hükümler arasında derin farklar olduğundan bu iki sözleşmenin ayırt edilmesi önemlidir12. Eğer üçüncü kişinin yani teminat verenin attığı imzayı, garanti sözleşmesi anlamına geldiğini kabul edecek olursak, teminat verenin sorumluluğu daha ağır ve geniş olacaktır. Buna karşılık, teminat verenin attığı imza kefalet sözleşmesi olarak kabul edilecek olursa, teminat veren borçluya ait defileri ileri sürebileceği ve de kefaletin geçerliliği sıkı şekil şartlarına bağlı olduğu için, sorumluluğu garanti verene göre daha hafif olacaktır13. Bundan dolayı da teminat verenin taahhüdünün kefalet mi garanti mi hangi hükümlere tabi olacağının belirlenmesi önemlidir. Örneğin; teminat verenin kefalet sözleşmesi hükümlerine tabi olduğunu kabul edecek olursak, teminat veren kefil gibi asıl borçlunun borcunu ödememesi halinde bu borçtan şahsen sorumlu olmayı taahhüt etmektedir14. Garanti sözleşmesi, kefalet sözleşmesinden farklıdır. Garanti sözleşmesi, fer’i nitelikte olmayan bir sözleşme olup, garanti veren işin tehlikesini (riskini) fer’i olmayan bağımsız bir taahhütle kısmen veya tamamen üzerine almaktadır15. Kefalet sözleşmesinde, asıl borçlu sözleşmede taraf değildir16. Ancak, kefalet de, kefil asıl borçluya ait bütün deflileri alacaklıya karşı dermeyan etmek hakkını haizdir. (BK.mad.497) Kefalet borcu asıl borcun akıbetini takip eder17 ve kefalet asıl borca bağlı bir borç olduğu için asıl borcun sona ermesiyle kefalet de sona erer18. Kefilin borcu, asıl borcun geçerliliğine bağlıdır19. Hâlbuki kefalette kefilin borcunun fer'i nitelikte bulunmasına karşı garanti veren kimsenin borcu fer'i olmayıp sözleşmenin aslından bağımsızdır20, asıl borç geçersiz olsa bile garanti verenin sorumluluğu ortadan kalkmaz21.