Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim Şirkette İmtiyazlı Paylar

Preferred Shares in Incorporated Companies According to New Turkish Commercial Code

Hasan Pulaşlı

GİRİŞ

I. İMTİYAZ KAVRAMI VE TANINMA KOŞULLARI

*Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Öğretim Üyesiİmtiyaz kelimesi Arapça kökenli olup, Türk Dil Kurumunun Lügat’inde “başkalarına tanınmayan özel, kişisel hak veya şart, ayrıcalık”1şeklinde ifade edilmektedir. Bütün hukuk sistemlerinde imtiyazlar, sermaye katılım oranına göre diğer paylara nazaran farklı üstün haklar ve ayrıcalıklar tanınması biçiminde ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla imtiyaz, paya tanınan üstün bir haktır. Üstün sözcüğü, hiyerarşik anlamı değil, adî paya nazaran daha çok haklardan yararlanmayı ifade eder2. Aynı şekilde 6762 sayılı Yasa döneminde bazı yazarlarca savunulan “kanuna nazaran üstünlük3 de değildir. Kaynak İsviçre BK m. 656/1 hükmünde de, “imtiyazlı paylar, adî paylara nazaran haklardan daha fazla yararlanırlar” denilmek suretiyle, üstünlüğün, “adî paya” (Stammaktien) nazaran olduğu açıkça belirtilmiştir. Nitekim TTK m. 478/2 hükmündeki, “imtiyaz …paya tanınan üstün bir hak” ifadesi de benzerlik göstermektedir4. Ancak yeni Kanunda, YK’da temsil edilmeyle ilgili olarak imtiyazın payın yanı sıra özellik ve nitelikleriyle belirli grup oluşturan pay sahiplerine veya azılığa da tanınabilmesi benimsenmiştir (TTK m. 360/1).

Anonim şirketler hukukunda haklardan yararlanma, genel olarak “oransallık ilkesi” (soviel Kapital soviel Rechte) ilkesi benimsendiğinden,5 imtiyaz da, oransallık ilkesinin sonucu olan “paylar arasında eşitlik” ilkesinin bir istisnasını teşkil eder. Diğer bir ifade ile imtiyaz sahibinin lehine oransallık ilkesinden sapılmaktadır6. Nitekim TTK m. 479/1 hükmünde, oyda imtiyazın, eşit itibarî değerdekipaylara farklısayıda oy hakkı verilerek tanınabileceği öngörülmektedir. Bu bağlamda hemen belirtelim, yeni Ticaret Kanununun sistemine göre, payın çoğunluğuna sahip olmak ipso iure oyların da çoğunluğu da sahip olunması sonucunu doğurmayabilir. Çünkü m. 434/2 hükmü uyarınca, “birden fazla paya sahip olanlara tanınacak oy sayısı esas sözleşmeyle sınırlandırılabilmesi”mümkündür. Bu durumda, oy hakkının tanınmasında, esas sözleşmede hüküm olması kaydıyla, oransallık ilkesinden sapılabilmesine yasa izin vermektedir.

İmtiyaz, mutlaka esas sözleşme ile tanınır (m. 478/1). Bu durumda, imtiyaz tanınan pay veya paylar ile diğer paylar kendiliğinden ve zorunlu olarak iki farklı grup oluştururlar.7 Ancak, mevcut payların aralarında bir üstünlük olmaksızın, esas sözleşmede sadece (A), (B) ve (C) gibi farklı gruplara ayrılması, bir imtiyazın tanındığı anlamını doğurmaz. Aynı şekilde, imtiyazın belirlenmesindeki kriter, “üstün bir hakkın tanınması” olduğundan, bu bağlamda payın nakit veya ayın karşılığı, nama veya hamiline yazılı olması, kâr payının ya da tasfiye bakiyesinin ödenmiş sermayeye göre değil, itibarî değere göre belirleneceğinin esas sözleşmede öngörülmüş olması da tek başına imtiyaz olarak değerlendirilemez8. Ancak yeni Kanunda, kuruluşta ve sermaye artırımında, nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en yüzde yirmibeşi (%25) tescilden önce, geri kalan ¾ de tescili izleyen en geç 24 ay içinde ödenmesi zorunlu olduğundan, bu kuralın uygulanması istisna teşkil eder.