Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Eserleri Koruyan Teknolojik Önlemleri Himaye Eden Hukuki Düzenlemelerin Değerlendirilmesi

The Assessment of Legal Regulations Guarding Technological Measures Which Protect Creations

Sefer OĞUZ

Teknolojik koruma, teknik olarak dijital taşıyıcı araçlara tespit edilebilen eserler için geçerlidir. Teknolojik koruma önlemi, WIPO Telif Hakları Andlaşması (m. 11-12), WIPO Fonogramlar ve İcralar Andlaşması (m. 18-19) maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre akit taraf ülkeler eser sahipleri tarafından kullanılan eserlerin etkili teknolojik korunması konusunda, uygun yasal koruma ve etkin müeyyideler düzenlemek yükümlülüğü altına girmiştir. Bu nedenle, teknolojik koruma 5846 sayılı FSEK’nun ek madde 4 ve m.71 ve 72 düzenlenmiştir. Ancak, bu düzenlemeler, Andlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüğümüzü yerine getirmekten uzaktır.

Dijital Teknoloji, Teknolojik Koruma Önlemleri, Etkili Teknolojik Koruma, Şifreleme, Etkisizleştirme.

Technological protection is available for works which can be fixed to digital storage devices. Technological protection measure is legalized on WIPO Copyright Treaty and Articles (m. 11-12) and WIPO Performances and Phonograms Treaty (m. 18-19). According to this, it is under obligation that Parties shall provide adequate legal remedies against the circumvention of effective technological measures that are used by the authors. Thus, technological protection measure is legalized in supplement Article 4, 71 and 72 in Turkish Copyright Act numbered 5846 (FSEK). However, these regulations are far away providing obligations stem from both WIPO Copyright Treaty and WIPO Performances and Phonograms Treaty.

Digital Technology, Technological Protection Measures, Effective Protection Measures, Encryption Technology, Anticircumvention.

Fikri mülkiyet hukuku, esas itibariyle fikri hakların doğumu, sınırları, kullanılması, korunması ile sona ermesine ilişkin kuralları kendisine konu alır. Bir fikir ürününün, eser olarak kabul edilmesi ve korunması, toplumun sosyal, iktisadi ve teknolojik gelişmesiyle yakından ilişkilidir. Bu nedenle, bir fikir ürününün eser olarak kabulündeki orijinallik düzeyi ve eser türleri zamana ve ülkeye göre değişiklik gösterebilir.

Matbaanın icadına kadar, özellikle yazılı eser üzerindeki hakların hukuken korunduğuna dair bir kayda rastlanmadığı ifade edilmektedir1. Zira, bu tarihten önce eserlerin hukuken korunmasına üç nedenle ihtiyaç hissedilmemiş olabilir. Bunlardan ilki, kişilerin bilgiye erişim imkanlarının çok sınırlı olmasıydı. Diğeri ise, eserler kil ve papirüs gibi taşıyıcı materyaller üzerine yazıldığından dikkatli bir şekilde saklanması gerekiyordu2. Kil ve papirüs gibi taşıyıcı materyallere tespit edilen eserlerin çoğaltılması (kopyalanması) ve dağıtılması zahmetliydi3.

Matbaanın icadından sonra, eserlerin önceye nazaran nispeten daha zahmetsizce çoğaltılması imkanı ortaya çıktı. O dönemde matbaacılar, mesleki faaliyette bulundukları idari otoriteye başvurarak bir eserin sadece kendisi tarafından basılması konusunda münhasır imtiyaz almaya başladılar4. Bu imtiyaz hakkı, matbaacıların münhasır haklarını korurken, eseri yaratan kişilerin haklarını yeterince tanımıyordu5. Böylece, matbaacılar eserlerin çoğaltılması konusunda tekel hakkına sahip olmuşlar ve bu şekilde çoğaltma ve yayma haklarını güvence altına almış oluyorlardı. Ancak, bu süreçte eser sahipleri yarattıkları fikri ürünlerden yeterli gelir elde edemediklerinden dolayı ekonomik sıkıntı içinde yaşıyorlardı6. Yayıncılar, XVII yüzyıldan sonra yüksek değerden alıcı bulunan eserleri basmak eser sahiplerine telif ücreti ödeyemeye başladılar7. XVII ile XVIII yüzyılların ilk başlarında birçok ülkede fikir ve sanat ürünleri üzerinde sadece çoğaltma ve temsil hakları (FSEK m.24) tanınmıştı8. Sonraki dönemde, toplumun iktisadi, sosyal ve teknolojik gelişmesine bağlı olarak eser üzerinde tanınan hakların sayısı artmıştır. Bu haklar, maddi ve manevi olmak üzere iki grupta tasnif edilmiştir9. Çoğaltmada kullanılan araçların, eser sahiplerinin haklarını devrettikleri sadece yayıncılar tarafından kullanıldığı bu dönemde, şahsi kullanım amacıyla analog kopyalama istisnası kabul görmüştür (FSEK m.38/III). Zira, bu dönemde şahsi kullanımları için kişilerin eserleri çoğaltma imkanları ulaşılabilir teknolojik seviye nedeniyle çok kısıtlı idi.