Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Vergi Yaptırım Hukukunda Non Bis İn İdem İlkesi

The Principle of Non Bis in Idem in Tax Sanction Law

Tuğçe KARAÇOBAN GÜNEŞ

Non Bis İn İdem ilkesi, usulden hareket eden klasik anlamıyla sadece ceza muhakemesine konu yaptırımlara uygulandığında, vergi yaptırım hukuku bakımından de lege ferenda anlam ve olması gereken kapsamından uzaklaşmaktadır. Bu nedenle, Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenen vergi yaptırımları özelinde, ilkeden ne anlaşılması gerektiği önem arz etmektedir. AİHM, Glantz v. Finlandiya kararı da dahil olmak üzere tüm kararlarında tutarlı biçimde, ilkeyi suç ve suç karşılığında verilen cezalar bakımından uygulamaya, belli kriterler uygulayarak test ettiği ve sonucunda “suç niteliğinde” kabul etmediği vergi kabahatlerini, ilkenin kapsamı dışında tutmaya devam etmektedir. Bu makale, AİHM kararlarındaki kriterleri de ortaya koyarak, idari yaptırım kavramını, ilkenin -anlamı ve kapsamı çerçevesinde- vergi yaptırım hukukuna uygulanabilirliğini değerlendirmektedir.

Non Bis İn İdem İlkesi, Vergi Yaptırım Hukuku, Glantz v. Finlandiya Kararı, Engel Kriterleri, Vergi Kabahatleri.

While the principle of non bis in idem, with its conventional conception arising from the procedure, apply only for sanctions with regard to criminal procedure, it becomes distant from its de lege feranda meaning and its scope from the point of tax sanction law. Therefore, it is important to present the particular meaning of the principle with regard to tax sanctions. ECHR, in all its judgments, including Glantz v. Finland decision, consistently applies this principle only for crimes and their punishments and the Court does not apply the principle for taxational misdemeanors which does not constitute a crime according to the criteria set forth by the Court, This article reviews the concept of administrative sanction, the meaning and scope of the principle of non bis in idem and its applicability to tax sanctions.

Principle of Non Bis in idem, Tax Sanction Law, Glantz v. Finland Decision, Engel’s Criteria, Taxational Misdemeanors.

Non Bis İn İdem ilkesi, usulden hareket eden klasik anlamıyla sadece ceza muhakemesine konu yaptırımlara uygulandığında, vergi yaptırım hukuku bakımından de lege ferenda anlam ve olması gereken kapsamından uzaklaşmaktadır. Bu nedenle, Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenen vergi yaptırımları özelinde, ilkeden ne anlaşılması gerektiği önem arz etmektedir. AİHM, Glantz v. Finlandiya kararı1 da dahil olmak tüm kararlarında tutarlı biçimde, ilkeyi suç ve suç karşılığında verilen cezalar bakımından uygulamaya, belli kriterler uygulayarak test ettiği ve sonucunda “suç niteliğinde” kabul etmediği vergi kabahatlerini, ilkenin kapsamı dışında tutmaya devam etmektedir. Bu makale, AİHM kararlarındaki kriterleri de ortaya koyarak, idari yaptırım kavramı, ilkenin -anlamı ve kapsamı çerçevesinde- vergi yaptırım hukukuna uygulanabilirliğini değerlendirmektedir.

Non Bis İn İdem, aynı kişinin aynı fiil nedeniyle ikinci kez yargılanamayacağı ve cezalandırılamayacağı anlamına gelen, muhakeme hukukuna ilişkin bir ilkedir2. İlkenin anlamını ve kapsamını, ulusal ve uluslararası düzenlemelerdeki tanımından hareketle ortaya koymak gerekmektedir.

İlke, AİHS Ek 7 no.lu Protokol’ün “Aynı Suçtan İki Kez Yargılanmama ve Cezalandırılmama Hakkı” kenar başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasında “Hiç kimse bir devletin ceza muhakemesi usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkum edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargı yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkum edilemez” ifadeleriyle düzenlenmiştir3.