Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ceza Muhakemesi Hukukunda İddianamenin İadesi Kurumu

Return of Indictment in Criminal Procedural Law

Esra ALAN AKCAN

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunuyla (“CMK”) Türk hukukunda yer bulan İddianamenin İadesi, delillerin toplanmasında bir disiplin getirmesi ve bu sayede işlerin daha hızlı yürümesini sağlamak amacıyla tesis edilmiştir. Mukayeseli Hukukta bakımından İddianamenin İadesi, gerek Anglosakson gerekse de kara Avrupası hukukunda farklı adlarla ceza muhakemesi hukuku içerisinde kendisine yer bulmuştur. Ülkemizde 5271 sayılı CMK m. 170’te belirtilen unsurları taşımayan iddianamelerin düzenlenmesi, mahkemelerin iddianamenin iadesi kurumana sıkça başvurmalarına sebep olmuştur. Sonrasında da kanun yararına bozma ya da bir şeklide itirazlarla konu Yargıtay’ın gündemine gelmektedir. Bu durum Yargıtay içtihatlarında kendini göstermektedir.

İddianame, İddianamenin İadesi, Ceza Muhakemesi Kanunu, Cumhuriyet Savcısı, Delillerin Toplanması.

The return of indictment, which is introduced to Turkish laws by the Criminal Procedure Law numbered 5271 (“CMK”), is established to bring discipline to the collection of evidence and thus to help acceleration of the procedures. With regard to the comparative law, the return of indictment has found a place both in Anglo-Saxon common law and continental civil law under different names. Preparing indictments which do not meet the conditions set out under article 170 of the CMK caused the courts to apply frequently to the return of indictment procedure in our country. Afterwards it comes to the agenda of the Supreme Court by the way of appeal for the sake of law or any other challenge. This can be seen in the jurisprudence of the Supreme Court.

Indictment, Return of the Indictment, Criminal Procedure Code, Public Prosecutor, Collection of the Evidence.

İddianamenin iadesi, delillerin toplanmasına bir disiplin getirmesi ve bu sayede işlerin daha hızlı yürümesini sağlaması amacıyla düşünülmüş bir kurumdur. 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni ceza mevzuatıyla sistemini benimsediğimiz Kıta Avrupası hukuk sistemi içerisinde ceza muhakemesi alanında yapılması gereken hangi önemli zorunlu değişiklik varsa bunların hepsinin yapıldığı ve uygulamaya geçirildiğini söylememiz mümkündür ancak yasal mevzuatın hayata geçirilmesi noktasında yaşadığımız sıkıntıların olduğu da bir gerçektir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunuyla Türk hukukunda yer bulmuş ve soruşturma aşamasının1 etkili ve amaca uygun bir biçimde yapılarak kovuşturma aşamasında hakimi delil toplama yükümlülüğünden kurtaran ve bu şekilde tek celsede davanın bitirilmesine yardımcı olması hedeflenen kurumlardan biri de iddianamenin iadesi kurumudur. Soruşturma evresi dediğimiz, suç haberinin alınmasıyla başlayan, delillerin toplanması, değerlendirilmesi ve suç şüphesi altında bulunan kişinin mahkûm olma ihtimali beraat etme ihtimalinden daha fazla ise hazırlanan iddianamenin mahkemece kabulüyle sona eren bu evrede, delillerin toplanması, değerlendirilmesi ve iddianamenin düzenlenmesi noktasında 1412 sayılı CMUK döneminden kalma eski alışkanlıklardan kurtulmak çok da kolay olmamaktadır. Bu evrede Cumhuriyet savcılarımızla birlikte çalışan adli kolluk görevlilerinin de yeteri kadar konuyu bilmemelerinden kaynaklanan sebeplerle maalesef savcılıkta sağlanması gereken filtreleme yeteri ölçüde sağlanamamaktadır.

İddianamenin iadesi kurumunu, kişilerin lekelenmeme hakkı ve eksiksiz soruşturma sonucu tek celsede duruşmanın bitirilmesi ilkesini hayata geçirecek şekilde yorumlamak ve uygulanmasını sağlamak en başta yargı mercilerinin görevidir.

Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresinin sonunda suçun işlendiği yönünde yeterli delile ulaşıldığı kanaatinde ise iddianame düzenleyerek2 bu evreyi tamamlamaktadır. Aksi durumda, suçun işlendiğine dair yeterli delile ulaşılamadığında veya kovuşturma olanağı bulunmadığında ise kovuşturmaya yer olmadığı (kovuşturmama/takipsizlik) kararı vererek, soruşturma evresini sona erdirmektedir3.