Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Analık Halinin Türk Sosyal Güvenlik Hukuku Bakımından Sonuçları

The Consequences of Maternity Status in Turkish Social Security Law

Ş. Esra BAŞKAN

Gebelik, doğum ve lohusalık dönemlerini kapsayan analık hali, kadın işçilerin belli sürelerle çalışma hayatından yoksun kalmasına yol açmakta, bu itibarla bir taraftan gelirlerinde azalmaya, diğer taraftan uzun vadeli sigorta kollarının koşullarının oluşturulmasında olumsuzluklara neden olmaktadır. Ayrıca, gebelik ve doğum nedeniyle artan sağlık harcamaları, gerek analık halindeki sigortalı kadın gerekse sigortalı olmayan kadının sigortalı eşi bakımından sosyal bir risk oluşturmaktadır. Bu nedenle analık halindeki kadın işçinin sosyal güvenlik hukuku bakımından özel olarak korunması gerekmektedir. Hukukumuzda da, analık durumu bir sosyal sigorta riski olarak kabul edilmiş ve buna bağlı olarak analık sigortası adı altında bir takım gelir yardımları öngörülmüş, ayrıca genel sağlık sigortası kapsamında bazı sağlık yardımları düzenlenmiştir. Diğer taraftan analık hali nedeniyle çalışma hayatından uzak kalan ve bu dönem içerisinde adına prim ödemesi yapılmayan sigortalı kadına, söz konusu dönemlerin primini sonradan ödemesi koşuluyla doğum borçlanması yapma hakkı tanınmıştır. Bunlara ek olarak, 2016 yılında getirilen yeni bir yasal düzenlemeyle, kadın işçilere belli bir süre yarı zamanlı çalışma hakkı tanınmış ve bu süre içerisinde işsizlik sigortası fonundan yarı çalışma ödeneği ödeneceği hükme bağlanmıştır. Çalışmamızda sosyal güvenlik hukukumuzda analık haline bağlanmış olan anılan sonuçların incelenmesi amaçlanmıştır.

Sosyal Güvenlik, Annelik Durumu, Hamilelik Dönemi.

The state of maternity which includes periods of pregnancy, birth-giving and puerperality keeps female workers away form work within certain limits of time; and in this respect, decreases their income on one hand while causing negativity in meeting the conditions of long term insurance branches on the other. Furthermore, medical charges raising due to pregnancy and birth-giving pose a risk both for the insured woman who is in state of maternity and for the husband of the uninsured woman. Thus, the female worker in state of maternity needs special protection by means of social security law. Likewise in our law, the state of maternity is accepted as a social security risk and by extension, some income supports are provided under the name of maternity insurance; and also a number of medical benefits are regulated under the health insurance coverage. Besides, the insured woman who is obliged to stay away from work on the occasion of the state of maternity and whose insurance premium had not been paid accordingly, is given the right to make a debt for birth-giving providing that the premium owing to the related period will be paid afterwards. Additively, under the new legislation in 2016, female workers are now allowed to part time employment for a limit of time throughout which they will be paid half their wages from the unemployment insurance fund. Consequences originated from the state of maternity in our social security law are aimed to be analysed in our study.

Social Security, Maternity, Period of Pregnancy.

Kadın işçilerin çalışma hayatlarını etkileyen en önemli durumlardan biri de analık halidir. Kısaca gebelik, doğum ve lohusalık sürecini kapsayan dönem olarak adlandırılabilen analık hali1, kadın işçilerin çalışma koşulları bakımından özel olarak korunması gereken bir dönemdir. Nitekim analık durumu kadın işçinin belli bir süre çalışma yaşamından uzak kalmasına neden olduğundan çalışma hayatını olumsuz etkilemektedir ve bu nedenle özel koruyucu düzenlemeler yapılmasına yol açmıştır2.

Belirtmek gerekir ki, analık halindeki kadının korunmasına yönelik düzenlemeler sadece kadın işçiyi değil, çocuğun ve dolayısıyla ailenin korunmasına hizmet etmektedir. Bu nedenle analık halindeki kadın işçilerin korunmasına ilişkin gerek ulusal gerek uluslararası düzenlemelerde pek çok hüküm yer almaktadır3. Nitekim Birleşmiş Milletler Evrensel Beyannamesinin 25. maddesine göre, “Anaların ve çocukların özel bakım ve yardım görme hakları vardır. Bütün çocuklar, evlilik içi veya evlilik dışı doğmuş olsunlar, aynı sosyal güvenceden yararlanırlar”. Diğer taraftan Anayasanın 41. maddesine göre, “Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar”. Yine Anayasa’nın 50. maddesine göre de, “Küçükler ve kadınlar ile bedenî ve ruhî yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar”. Anayasada yer alan bu düzenlemelere ek olarak analık halindeki kadın işçilerin korunmasına ilişkin kanunlarımızda da özel düzenlemeler yer almaktadır. Söz konusu düzenlemelerin bir kısmı kadın işçiyi bireysel iş ilişkisi bakımından korumakta olup, bireysel iş hukuku kapsamında değerlendirilmektedir. Anılan düzenlemeler doğum ve süt izinleri, ayrımcı işlemlere ve feshe karşı koruma4, hafif işlerde çalıştırmaya ilişkin düzenlemeler ve gece çalıştırmaya ilişkin yasaklar şeklinde karşımıza çıkmaktadır5. Bireysel iş hukukundaki düzenlemelerin yanı sıra analık halindeki kadın işçinin sosyal güvenlik hukukunda da korunması gerekir. Zira analık hali, kadın işçinin buna bağlı olarak belli sürelerle çalışmasına engel oluşturmaktadır6. Diğer taraftan kadın işçilerin bazıları çocuklarını yetiştirmek amacıyla, genellikle çocuk belli bir yaşa gelene kadar işten ayrılmakta ve çalışma yaşamından uzak kalmaktadır. Bu itibarla analık halindeki işçinin geliri azalmakta, ayrıca bazı sağlık harcamaları artmaktadır. Diğer taraftan doğum izinlerinde geçen süreler işçinin sosyal güvenlik primlerinin de izin süresince yatırılmamasına neden olduğu için uzun vadeli sigorta kollarını da etkilemektedir. Sosyal güvenlik hukuku analık nedeniyle çalışamayan işçinin gelir kayıplarının telafi edilmesi ve artan sağlık harcamalarının karşılamasını hedefler. Bu nedenle analık halindeki kadınların durumuna ilişkin sosyal güvenlik mevzuatımızda da çeşitli düzenlemelere yer verilmiştir ve söz konusu düzenlemelerin incelenmesi gerekir.

Kadın işçilerin analık halinin sosyal güvenlik hukukunda ortaya çıkardığı sonuçlar, sosyal sigorta ilişkisinin kesintiye uğraması, analık sigortasından yararlanma ve doğum borçlanması olarak özetlenebilir. Ayrıca 10 Şubat 2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6663 sayılı Kanunla getirilen yarı zamanlı çalışma hakkı kapsamında ödenen yarı çalışma ödeneği de analık halinin sosyal güvenlik hukukunda sonuç bağlandığı uygulamalardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.