Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yeniden Şekillenen Toplu İş Sözleşmesi Yetkisi - Türk Toplu İş İlişkilerine Çifte Barajın Yerleşmesi -

Remodelled Authorization for Collective Bargaining- Positioning of Double Criteria into Turkish Collective Labor Relationships -

Tankut CENTEL

18.10.2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, toplu iş sözleşmesi yetkisinde daha önce aranan işkolu barajını %10'dan önce %3'e ve sonra da %1'e indirmiştir. Ayrıca, işyerinde çalışan işçilerin en az yarıdan fazlasını ve işletmelerde de çalışanların %40'ını temsil edecek işçi sendikasının toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olması esası kabul edilmiştir. Buna ilişkin düzenlemeler, açılan iptal davaları sonucunda Anayasa Mahkemesi'nin önüne gelmiştir. Bu konuda, Anayasa Mahkemesi, esas olarak, toplu iş sözleşmesi yetkisi için baraj öngörülebileceğini ama bu barajların ölçülü olması gerektiğini kabul etmektedir.

Diğer yandan, Anayasa Mahkemesi; Ekonomik ve Sosyal Konsey'de temsil edilen konfederasyonlara üye bulunmayan, yani bağımsız sendikaların çerçeve sözleşmeye taraf olamayacağına ilişkin düzenlemeyi ise, Anayasa hükümlerine aykırı bulmamaktadır.

Toplu İş Sözleşmesi Yetkisi, İşkolu İle İşyeri ve İşletme Barajları, Ekonomik ve Sosyal Konsey'de Temsil Edilme, Yüksek Temsil Gücüne Sahip Sendika.

Act of Labor Unions and Collective Labor Agreement, numbered 6356, dated 18 October 2012, reduced the threshold of branch of activity required for authorization of collective bargaining from 10% to 3% at first and later to 1%. Besides, it is accepted that labor union is authorized to enter into a collective bargaining, by representing at least more than half of the employees who work in the establishment and 40% of the employees who work in the enterprise. Regulations regarding this issue went before the Constitutional Court as a result of the nullity suit brought. In this regard, Constitutional Court accepts that essentially, a threshold can be set for the authorization for collective bargaining, but these thresholds must be proportionate.

On the other hand, Constitutional Court did not find the regulation about the inability of labor unions which are not a member of the confederations represented in the Economic and Social Council (in other words, the independent labor unions), to be a party to the framework contracts, incompatible with the provisions of the Constitution.

Authorization for Collective Bargaining, Thresholds of Branch of Activity and Establishment or Enterprise, Representation in Economic and Social Council, High Representative Labor Union.

Yaklaşık bir yılı aşkın bir süre önce verilmesine karşın, ancak geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin yeni bir kararı1, Türk toplu iş ilişkilerinin bazı yönlerden yeniden şekillenmesine yol açmıştır. Söz konusu karar; TBMM üyesi 118 milletvekilinin, 18.10.2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun [aşağıda, “STİSK” olarak kısaltılacaktır] 21 maddesinin bazı bent ve fıkralarının iptali isteğiyle 2013 yılında açtıkları iptal davasını sonuçlandırmaktadır. Bu konuda, adı geçen yasanın bir fıkrasının tümü ile dört fıkrasındaki bazı anlatımların (ibarelerin) iptaline karar verilmiş; diğerleri hakkında ise, ya bunlar hakkında bu arada yasal değişikliğe gidildiğinden karar verilmesine yer olmadığı, ya da Anayasa hükümlerine aykırılığa rastlanmadığı gerekçesiyle iptal isteğinin reddedildiği belirtilmiştir.

Aşağıda, söz konusu kararın, sadece toplu iş sözleşmesi yetkisinin tespitine ilişkin düzenlemeler hakkındaki bölümü irdelenecek ve anılan kararın diğer konulara ilişkin bölümlerine girilmeyecektir. Ancak, birkaç tümceyle genel olarak değerlendirilecek olduğunda, belirgin iki noktanın altının çizilmesinde yarar görülmektedir. Bunlardan ilki, söz konusu kararın, doğal olarak birçok konuda, ancak oyçokluğuyla verilebilmiş olmasıdır. Bu anlamda, anılan karara ekli altı üye tarafından verilmiş beş karşı oy gerekçesi, görmezlikten gelinemez. Üstelik, bunlardan birinin başında, 26’ncı Uluslararası Çalışma Konferansı’nda kabul edilen 10 Mayıs 1944 tarihli ünlü Filadelfiya Bildirgesi’nden alıntılanan “emek bir meta değildir” anlatımına yer verilmekte ve karşı oy gerekçesi metninde, alışılmadık biçimde, öğretiye yollamada bulunan bilimsel dipnotları yer almaktadır.

Bunların dışında, dikkate değer diğer bir nokta; söz konusu Anayasa Mahkemesi kararının, daha sonra karar verilmekle birlikte daha önce yayınlanan bir diğer Anayasa Mahkemesi kararından2 soyutlanamayacağı gerçeğidir. Gerçekten, Anayasa Mahkemesi'nin yasal değişikliğe gidilmesi yüzünden açıklama fırsatını bulamadığı görüşlerini yakalama olanağı, bu ikinci kararla ortaya çıkmaktadır.