Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Çocuğa İsim Verme ve İsim Değişikliği Durumunda Hâkimin Çocuğa İsim Verme Yetkisi

Judge’s Authorization of Right to Name to Child in the Event of Naming Child and Changing Child’s Name

Bedia GÜLEŞ

İsim kişinin toplum içerisindeki resmi ve sosyal kimliğidir. Kişinin ismi için kural, onun değişmezliğidir. Fakat bazı durumlara mahsus olmak üzere mahkemeden değiştirilmesi talep edilebilir.

Çocuğun ismini verme yetkisi Türk Medeni Kanunu m.339’a göre ana – babasına aittir ve bir görüşe göre onun değiştirilmesini isteme yetkisi de yine onlara aittir. Bu arada ana – babanın birlikte sahip oldukları bu yetkinin velayete mi yoksa soy bağına mı dayandığı hususu da tartışmalıdır. Dayanağı her ne olursa olsun, acaba ana – babanın çocuğa isim verme konusunda anlaşmazlığa düştüğü durumlarda hâkim onların anlaşmasını beklemek zorunda mıdır? Yoksa kendisi çocuğun isimsiz kalmaması adına bir isim tayin edebilecek midir? Çalışmamızda hâkimin böyle bir yetkiye sahip olup olmadığı konu edinilmektedir.

Çocuğun İsmi, Ana-Baba, Hâkim, Şahsa Bağlı Hak, Dava.

Name is person’s formal and social identity in the society. Rule is name’s uniformity for it. But for some situations it can be requested from the court.

Child’s parent has the naming authority according to Turkish Civil Code ‘s 339/5 th clause and according to an opinion they has requesting authority its changing so. In the meantime this authoriy’s which parent has it together consideration which is based on custody or paternity is controversial. Whatever its consideration, we wonder does judge have to wait their agrement in the situations which parent’s disagrement about giving name the child. Or can he give a name to child for be child’s unnamed. In our work judge’s this authority if he has or hasn’t is taken as a subject.

Child’s Name, Parent, Judge, The Presence of Person Right, Case.

GİRİŞ

Çocuk üzerinde en fazla yetkiye sahip olan kimseler, onun en yakınları olarak ana – babasıdır. Bu aslında onların doğal ve olması gereken bir hakkıdır. Zira çocuğun doğumundan itibaren hayatının neredeyse her aşamasında ona her türlü özveriyi göstermekten imtina etmeyen kimseler onun ana – babasıdır. Dolayısıyla çocuk hukuki alanda tam ehliyetini kazanana kadar ana – babanın çocuk üzerinde söz söyleme hakkı oldukça geniştir. Çocuk üzerinde sahip olunan bu geniş yetkiyi kanun koyucu aslında velayeti düzenlediği bölümde şu başlığı ile belirlemiş bulunmaktadır: “Velayetin Kapsamı”. Buna göre velayet, çocuğun yerleşim yerinin belirlenmesinden eğitimine kadar çocukla ilgili her türlü konuyu ihtiva eder. Bu muhtevanın bir konusu da çocuğun isminin konulmasıdır.

Türk Medeni Kanunu (TMK) m.339/V gereğince çocuğun adını ana – babası koyar. Fakat ismi ilk olarak belirleme yetkisi her ne kadar ana – babaya ait olsa da, çocuğun isminin sonradan değişmesi durumu ortaya çıkabilir. İsim değişikliğini haklı bir sebebe dayanarak isteme yetkisi, isim üzerindeki hak şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan, olağan durumlarda kişinin bizzat kendisine aittir1. Ancak isim sahibi kimse bir çocuk ve çocuğun da sınırlı ehliyetsiz olduğu hallerde, doktrinde, kuralın bu kadar açık olmayıp tartışmalı olduğu ifade edilmektedir2. Bir görüşe çocuk isminin değişmesi konusunda tek başına dava açabilir3. Aksi yöndeki görüşe göre ise ana – baba buna izin veya icazet vermelidir4. Şunu hemen ifade etmek gerekir ki aslında çocuğun sınırlı ehliyetsiz bir kişi olup olmadığı da isim değişikliğinin kendisi açısından belirlenmesi gereken bir durumdur. Çünkü sınırlı ehliyetsiz kimseler, ayırt etme gücünü haiz küçükler ve kısıtlılardır5. Ayırt etme gücü ise TMK m.13’e göre “akla uygun davranma yeteneği”dir ve bu göreceli bir kavramdır; olaylara ve kişilere göre değişebilir6. O halde çocuğun tek başına isim değişikliği talebinde bulanabileceği kabul edilse bile hâkim çocuğun, bu durum hakkında gerçek bir bilgiye sahip olup olmadığı ya da kendisi için doğuracağı sonuçları kavrayıp kavrayamadığı konusunda bir ehliyet belirlemesi yaparak değerlendirmelidir. Bize göre çocuğun tek başına isim değişikliği talebinde bulunabileceği kabul edilse bile, öncelikle çocuğun bu talebini ve sonuçlarını gerçekten idrak edip edemediği araştırılmalı, sonra da en azından yine ana – babası hâkim tarafından dinlemeli, fikirleri alınmalıdır. Zira olağan durumlar için genel kabul, ana – babanın çocuğa nazaran daha öngörülü düşünebilmesidir. Fakat aksi durumların da ortaya çıkabileceği kabul edilerek çocuğa ismi hakkında böyle bir talepte buluma hakkı tanınmalıdır.

Hal böyle olunca, ister isim verme konusunda olsun ister isim değişikliği konusunda olsun ana – babanın çocuğun ismi üzerinde mutabık olamamaları mümkündür. Çocuğun isimsiz kalması da düşünülemeyeceğine göre hâkimin bu konudaki yetkisinin sınırı ne olmalıdır? Bir başka ifadeyle, hâkim ana – babanın anlaşmasını beklemeli midir yoksa çocuğa bir isim tayin edebilir mi? Bu noktada elbette isim, ismin mahiyeti, isim verme hakkının özelliği gibi konular belirleyicidir.