Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Alman Ceza Hukukunda 
Suça Azmettirme (ALM. CK m. 26)

Incitement (Solicitation) in Turkish Criminal Law (Art. 26 GCC)

H. Sefa ERYILDIZ

Azmettirme (=die Anstiftung), suça iştirakte ikilik sistemini benimseyen Alman Ceza Kanununda, şerikliğin bir türü olarak düzenlenmiştir ve tanımı, içeriği ve hukuki sonuçları bakımından Türk ceza hukukunda mevcut ‘suça azmettirme’ müessesesi ile önemli benzerlikler göstermektedir. 2004 tarihli Türk Ceza Kanununda yer verilen suça iştirak hükümlerinin tesisi sürecinde, büyük ölçüde Alman ceza hukukunun örnek alınması söz konusu benzerliklerin temel sebebini oluşturmaktadır. Bu makalede Alman ceza hukukunda azmettirmenin tanımı, koşulları ve tartışmalı noktaları öğretideki farklı görüşler ve mahkeme kararları ışığında ele alınmaktadır.

Azmettirme, Suça İştirak, Şeriklik, Sonuçsuz Kalan Azmettirme, Ajan Provokatör.

Incitement (solicitation) formed as a type of complicity in German Criminal Code (GCC) which adopts a dualistic approach in participation in crime. The definition, content and consequences of the incitement in German Criminal Law shows important similarities with the ‘Incitement’ present in the Turkish Criminal Law. Such similarity essentially originates from the reception of certain provisions of German Criminal Law, during the establishment of the codes of participation in crime within the Turkish Criminal Code in 2004. In this article, the definition, conditions and controversial points of incitement in German Criminal Law are discussed in consideration of different views in the doctrine as well as diverse court decisions.

Incitement (Solicitation), Participation in Crime, Complicity, Failed Instigation (Abortive Abetment), Agent Provocateur.

I. Giriş

Alman ceza hukukunda suça azmettirme; tanımı, yapısı ve hukuki sonuçları bakımından Türk Ceza Kanununun 38’inci maddesinde bir şeriklik türü olarak öngörülen suça azmettirme müessesesiyle birçok ortak noktaya sahiptir. Bu benzerlik 2004 tarihli Türk Ceza Kanununun oluşum aşamasında, özellikle faillik ve suça iştirak kurumlarının düzenlenmesinde Alman ceza hukukunun önemli bir kaynak olarak göz önünde bulundurulmasından ileri gelmektedir. Dolayısıyla Türk Ceza Kanununun 38’inci maddesinde düzenlenen suça azmettirmenin, teoride ve uygulamada daha iyi anlaşılabilmesi ve tatbiki için, bu müessesenin Alman öğretisinde ve mahkeme uygulamalarında ne şekilde ele alındığının ortaya konulması faydalı olacaktır.

II. Alman Ceza Kanununun Öngördüğü Suça İştirak Sistemi

Suça iştirak alanında Türk Ceza Kanunu gibi ikili katılım sistemini1 (=das dualistische Beteiligungssystem) benimseyen Alman Ceza Kanununa göre, suçun işlenişine yapılan her illi etki fail olarak sorumluluğa yol açmamaktadır.2 Aksine faillik kavramı Kanunun özel kısmında, her bir suç tipinde tarif edilen yapılması yasaklanan veya emredilen hareketin varlığına bağımlıdır.3 Kanuni suç tipinde geçen ‘her kim’ ifadesi, faili tarif etmektedir.4 Kısaca ‘fail’, suç tipinde yer verilen bütün objektif ve sübjektif unsurları kendi şahsında gerçekleştiren kişidir.5 Fakat bu dar fail tanımı, yasakoyucu tarafından Kanun’da dolaylı ve birlikte faillik müesseselerine ilişkin hükümler sevk etmek suretiyle genişletilmiştir.6 Bu hükümler vasıtasıyla, bir başkası tarafından icra edilen tipik suç hareketleri nedeniyle, dolaylı ve birlikte failin de ceza sorumluluğuna gidilebilmektedir.7

Alman ceza hukukunda ‘şerik’ olarak sorumluluk ise; fail tarafından gerçekleştirilen bir suça, Alman Ceza Kanununun 26’ncı ve 27’nci maddelerinde tarif edilen şekillerde (azmettirme ve yardım etme) birlikte etkide bulunmak suretiyle doğmaktadır. Failin aksine şerikler, suçun tipik haksızlık unsurlarını gerçekleştirmez. Suç tiplerinde yer verilen ‘her kim’ ifadesinin muhatabı şerikler değildir ve dolayısıyla Kanunun özel kısmında yer verilen suçların kapsamı dışında kalmaktadırlar. Bu nedenledir ki, Alman Ceza Kanununda düzenlenen şerik sorumluluğuna ilişkin hükümler, cezalandırma alanını genişletici etkiye sahiptir. Bu hükümler sayesinde, cezalandırılabilir hareketlerin sınırı, kanuni suç tiplerinde gösterilen fiillerden de öteye taşınmaktadır.8