Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yabancıların Adli Yardımdan Yararlanması ve Adil Yargılanma Hakkı

Nihan ESENDAL

ÖZET:

Temel bir insan hakkı olarak kabul gören adli yardım, uluslararası ve ulusal boyutu ile evrensel bildiriler, sözleşmeler ve iç hukuk kuralları ile düzenlenmiş bulunmaktadır. Adli yardım, adil yargılanma hakkını gerçekleştirmeye yöneliktir ve hak arama özgürlüğünün kullanımını güçleştiren ekonomik ve sosyal engellerin kaldırılarak güvence altına alınmasını sağlar. Bu nedenle adli yardım, hem Anayasamızda hem iç hukukumuzda hem de uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınmıştır. Bu çalışmamızda öncelikle adli yardım kavramı ve Türk Hukukundaki uygulaması üzerinde durulacaktır. Ardından, uluslararası sözleşmelerde ve bildirilerde düzenlenen adli yardım kuralları “adil yargılanma hakkı” dikkate alınarak açıklanmaya çalışılacaktır. Böylece, ülkemizde bulunan yabancıların adli yardımdan yararlanmaları konusuna da açıklık getirilecektir. Adli yardım konusu, Türkiye’de iç hukukta Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir. Ancak önümüzdeki günlerde değişmesi gündemde olan, bu Kanun yerine yasalaşması beklenen Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı da çalışmamızda inceleme konusu yapılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Yabancıların Adli Yardımdan Yararlanması, Adli Yardım, Adli Müzaheret, Uluslararası Sözleşmeler, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı.

Türkiye’de Adli Yardım

Adli yardım ; yoksul kimselerin davalarda, icra ve iflas takiplerinde, koruyucu önlemlerde gerekli olan giderlerden geçici olarak sorumlu tutulmamasıdır. Adli yardıma ilişkin Türk Hukukundaki düzenlemelerin bir kısmı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda, bir kısmı ise Avukatlık Kanunu’nda yer almaktadır.

Bir davanın gerektirdiği harçların ve giderlerin toplamı oldukça yüksektir. Fakir bir kimsenin, gerekli harçları ve giderleri sağlayamaması nedeniyle aslında haklı olduğu bir davayı açamaması ya da özellikle kendisine bir avukat tutamadığı için açmış olduğu davayı kaybetmesi mümkündür. Aynı şekilde, kendisine karşı dava açılan fakir bir kimsenin, davanın gerektirdiği giderleri sağlayamaması ve özellikle kendisine bir avukat tutamaması nedeniyle, davayı gereği gibi takip edememesi ve sonuç olarak, aslında haklı olduğu bir davayı kaybetmesi de mümkündür. Haklı olan bir kimse, ekonomik gücü olmaması nedeniyle bir davanın gerektirdiği mali yükten geçici olarak muaf tutulur ki, buna adli yardım (adli müzaheret) denir.1