Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kamu Denetçiliği Kurumu’nun İki Tavsiye Kararı Üzerinden Eğitim Hizmetlerinde İdarenin Farklı Muamele Yükümlülüğünü Düşünmek

Considering the Necessity of Different Treatment in Education Through Two Ombudsman Decisions

Çiğdem SEVER

İdare hukukunda eşitlik ilkesi, bir yandan aynı durumdakilere aynı muamele edilmesini, diğer yandan da farklı durumdakilere farklı muamele edilmesini gerektirir. Eşitlik ilkesi daha çok aynı durumdakilere farklı muamelenin haksız olduğu ve ayrımcılık oluşturduğu durumları akla getirmekle birlikte farklı durumdakilere aynı muamele edilmesi de eşitlik ilkesine aykırı olacaktır. Yazıda Kamu Denetçiliği Kurumu’nun (KDK) eğitim hakkından eşit yararlanma taleplerine ilişkin iki tavsiye kararı incelenmiştir. Bu kararlar idarenin farklılıkları gözeterek farklı muamele etme yükümlülüğü ve bunun kapsamına ilişkindir. Kararlardan birinde gayrimüslim öğrencilere farklı muamele edilme biçiminin ayrımcılığa yol açıp açmadığı sayısal veriler doğrultusunda incelenmiş; otistik öğrencinin girdiği sınavda diğer öğrencilerle aynı muameleye tabi tutulmasında ise engelinin dikkate alınması gerektiği yorumuyla nitel bir değerlendirme yapılmıştır.

Eşitlik İlkesi, Ayrımcılık Yasağı, Kamu Denetçiliği Kurumu, Eğitim Hakkı, Gayrimüslim, Engelli Ayrımcılığı.

The principle of equality in administrative law involves both the obligation of equal treatment and different treatment depending on the particularity of an individual or a group. Therefore, equal treatment to different people might be contrary to the equal treatment obligation. In this Article, two recommendations of Turkish Ombudsman Institution concerning the demand of equal access to right to education will be examined. These decisions are related to the administrative obligation of consideration of the differences and the scope of it. In one decision, the Ombudsman has evaluated the scope of the different treatment to non-Muslim students in the Transition from Primary to Secondary Education (TEOG) exam with quantitative data. In the second decision, Ombudsman made a qualitative assessment while recommending that the same treatment to the autistic student in the exam without consideration of his disability means discrimination.

Equality and Non-Discrimination, Ombudsman, Right to Education, Non-Muslim Students, Discrimination Based on Disability.

Giriş

Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı pek çok hukuk dalında olduğu gibi idare hukukunda da önemli bir uygulama alanına sahiptir. Konuyla ilgili en önemli düzenleme olan Anayasa’nın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10’uncu maddesine göre; “(1) Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (2) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. (3) Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. (4) Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. (5) Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”

Birinci fıkrada yer alan ve ayrım gözetilmemesine yönelik ibare, ayrımcılık yasağının bir ifadesiyken dördüncü fıkradaki imtiyaz yasağı da ayrımcılık yasağının bir görünümüdür. 2004 yılında maddeye eklenen, kadınların ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğuna ilişkin hüküm ile 2010 yılında eklenen, üçüncü fıkradaki düzenlemede kastedilen ise şekli eşitliğin ötesinde maddi eşitliğin sağlanmasıdır. Bu bakımdan, Anayasa’daki ifadeyle, kanun önünde eşitlik ya da yaygın ifadeyle, hukuki eşitlik, farklı anlamları barındıran eşitlikleri içeren bir kapsama sahiptir.

Bu hüküm doğrultusunda kimlerin aynı durumda kabul edilerek aynı muameleye tabi tutulması gerektiği, kimlerin farklı durumunun dikkate alınarak farklı bir uygulama yapılacağı konusunda, hem düzenleyici hem birel işlemlerde idareye takdir yetkisi tanınmaktadır. Bu bakımdan, eşitlik ilkesi, bir yandan idarenin işlemlerinde takdir yetkisinin sınırı olarak işlemekte; diğer yandan da idare eşit ya da farklı muamele edileceği konusunda eşitlik ilkesinin doğrudan uygulayıcısı haline gelmektedir. Üstelik, idare hukukunun temel konusu olan kamu hizmetleri, yurttaşlarla devlet arasında yoğun bir ilişkiyi beraberinde getirdiğinden eşitliğe ilişkin taleplerin önemli bir kısmı idare hukuku alanında gerçekleşmektedir.